22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1) Câmiu Kerâmât-il Evliyâ; c.2, s.133<br />

2) Tabakât-ül Havâs; s.77<br />

ABDÜLVEHHÂB-I MISRÎ;<br />

Mısır evliyâsından. İsmi, Abdülvehhâb, babasının ismi Ahmed'dir. Lakabı Tâcüddîn, künyesi<br />

Ebû Nasr'dır. İbn-i Arabşah ismiyle meşhur oldu. 1410 (H.813) senesinde Türkistân'da<br />

bulunan Hâc-ı Tarhân'da doğdu. 1516 (H.922) senesinde Mısır'da vefât etti. Bâb-ı Züveyle<br />

dışında, kendi dergâhı bahçesine defnedildi.<br />

Abdülvehhâb-ı Mısrî, küçük yaşta babasıyla birlikte Tokat'a, sonra Haleb ve Şam'a gitti.<br />

Kur'ân-ı kerîmi okudu ve diğer ilimleri tahsil etti. Arabî ilimleri, fıkıh ilmini ve başka ilimleri<br />

babasından okudu. Babasının, Kâdı Şihâbüddîn bin Habâl'dan okuduğu esnâda, Sahîh-i<br />

Müslim'i dinledi. İbn-i Hacer el-Askalânî'den hadîs-i şerîf dinledi. Alâeddîn es-Sayrafî,<br />

el-Mahyavî gibi zâtlar ondan ilim öğrendiler. 1446 senesinde, babasının sağlığında hac<br />

ibâdetini yerine getirdi. Ferâiz ilmini Şam'da Şihâbüddîn Ahmed el-Hımşî'den öğrendi ve bu<br />

ilimde özel ihtisâs sâhibi oldu. Şerîf bin Emîr'den güzel yazı yazmayı öğrendi. Sofiyye'den<br />

Şeyh Nûreddîn bin Halîl ile karşılaşıp, ona talebe oldu, ondan feyz alıp yükseldi. Bu arada<br />

Şeyh Takıyyüddîn Abdürrahîm el-Evkâcî'nin de sohbetlerine devâm edip, ondan; Sahîh-i<br />

Buhârî, Şifâ, Avârif-ül-Meârif adlı eserleri okuyup, mânevî feyz aldı.<br />

Dımeşk'da ve Kâhire'de bir müddet kâdı vekilliği yaptıktan sonra (Şam'a) kâdı tâyin edildi.<br />

Kendisini çekemeyenlerin birçok şikâyetlerinden dolayı, buradan ayrılarak Kâhire'ye geldi.<br />

Sargatmışiyye Medresesi müderrisi Selâhaddîn et-Trablûsî'den boşalan fıkıh müderrisliğine<br />

tâyin edildi ve oraya yerleşti. Yaşadığı beldenin insanları kendisine çok ikrâm ve lütufta<br />

bulundular. Zamanla cemâati çoğaldı. Sohbet meclisi insanlarla dolup taşardı. Vefâtına kadar<br />

Sargatmışiyye müderrisliğine ve orada bulunanlara vâz ve nasîhatlarıyla insanları hak yola<br />

dâvet etmeye devâm etti.<br />

Abdülvehhâb-ı Mısrî; âlim, fâzıl, vekar sâhibi, kâdılık görevinde çok dikkatli, âbid, çok<br />

ibâdet eden bir zât idi. Dâimâ abdestli bulunurdu. Yüzü, kalbinden taşıp gelen nûrlarla<br />

parlardı. Kendisini ahlâkî güzelliklerle bezemişti. Allahü teâlânın sevgili bir kuluydu.<br />

Yürüyenlerin ayak sesi duyulmasın diye, dergâhını siyah keçe ile döşemişti. Bu husûsu<br />

merak edip sormak isteyenlere şöyle derdi: "Dervişlerin yeri Hakk'ın huzûrudur. Orada ne<br />

yüksek bir ses duyulmalı, ne de yüksek sesli bir hareket olmalıdır."<br />

Çok talebe yetiştirdi. Talebeleri son derece olgun ve nûr yüzlüydüler. Halkın ve memleketin<br />

ileri gelenleri arasında onun üstünlüğünü kabûl etmeyen yok gibiydi. Sultanlar ve vâliler her<br />

ne arzusu olursa olsun, mutlaka yerine getirip saygıda kusur etmezlerdi.<br />

Abdülvehhâb-ı Mısrî, kırk yıl yatsı abdesti ile sabah namazını kıldı. Yirmi beş sene yanı ve<br />

sırtı üzerine yatağa yatıp uyumadı. Hasır üzerinde, diz üstü oturup uyurdu.<br />

Kansu Gavri, Osmanlı Sultânı Yavuz Sultan Selim'le harb etmek üzere hazırlandığı zaman,<br />

Şeyh Abdülvehhâb-ı Mısrî ve o beldenin ileri gelen âlimlerinin kendisiyle berâber<br />

gelmelerini istedi. Kabûl etmediler. Kansu Gavri, onları kendisiyle birlikte Yavuz Sultan<br />

Selim'e karşı harbe gitme husûsunda tehdid etti. Şeyh Abdülvehhâb-ı Mısrî; "Seninle berâber<br />

olamayız. Bizi öldürecek olsan dahi Yavuz'a karşı harbe gitmeyiz. Yavuz'un zaferi<br />

muhakkaktır." dedi ve buyurduğu gibi oldu.<br />

Abdülvehhâb-ı Mısrî buyurdu ki:<br />

"Kanâat, bir dervişin az katık ve az ekmek bulup yemesi değildir. Asıl kanâat üç günde ancak<br />

birkaç lokma yemesidir. O da, canlılığını devâm ettirebilmesi içindir. Daha iyisini yapmak<br />

isteyen, beş günde birkaç lokma ile yetinmeli."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!