22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

abası Şeyh Hayâlî Efendi onun için; "Oğlum Ali Safvetî vefât edeceği zaman cezbeye<br />

uğrasa gerektir. O zaman yâ Latîf ism-i şerîfini söylemekle meşgûl olunuz." diye işâret<br />

etmişti. Bu sebeple hocalarının vefâtının yakın olduğunu anlayan talebeler, ağlayıp inlemeye<br />

başladılar.<br />

Edirneli Kerîm Efendizâde Mehmed Çelebi şöyle anlatmıştır: "Bana rüyâmda; "Şeyh<br />

Safvetî'nin vefâtı yaklaştı, duâsını al!" dediler. Mısır'a gittim. Vardığımda hasta olduğunu<br />

öğrendim. Ramazân-ı şerîf ayının ilk haftasında vefât etti."<br />

Vefât edeceği günlerde ilâhî aşkın deryâsına dalmış bambaşka bir hâle girmişti. Bir Cumâ<br />

günü sevenlerini yanına çağırmıştı. Hiç konuşmuyor, devamlı zikirle meşgûl oluyordu. Hû<br />

dedikçe ağzından nûrlar saçılıyordu. Bu hâli gören talebeleri ve halk, onun ayrılığı acısıyla<br />

feryâda başladılar. Mısır beyleri ve şehrin kâdısı, Şerîf Mehmed Paşa onun ayrılığı acısıyla<br />

hep ağladılar. Babasının türbesinde medfûndur. Dört halîfesi olup, bunlar Hasan Âmidî,<br />

Mecnûn Halîfe, Yûsuf Müzehheb ve Hasan Efendidir.<br />

DERVİŞLER, YÜRÜYELİM<br />

Hâfız Paşa Mısır hâkimiyken, Nil Nehrinin suyu azalmıştı. Mısır'a kâfi gelmiyordu. Kıtlık<br />

başladı. Defâlarca yağmur duâsına çıkıldı. Vezirler ve paşalar da bu duâda bulundular. Fakat<br />

bir türlü yağmur yağmadı, halk pek ziyâde üzüldü. Bu sırada Hâfız Paşa, Şeyh Safvetî<br />

hazretlerini hatırladı. Onu dâvet etti. Dâveti kabûl edip gelince, Hâfız Paşa; "Efendim, Mısır<br />

halkı perişan bir haldedir. Yağmur yağması için bir duâ etseniz. Büyük küçük herkesin gönlü<br />

kırık. Zât-ı âlinizin duâsını beklemektedirler. Umulur ki duânız kabûl olunur, insanlar<br />

mahzûn halden kurtulur." dedi. Bu teklif üzerine; "O hizmeti yapacak olanlar duâ erbâbıdır.<br />

Bizim hizmetimiz talebe yetiştirmektir. Bizi mâzur görünüz. O işle memur değiliz." dedi.<br />

Hâfız Paşa; "Hey Sultanım! Lutfedip bizi ümitsiz bırakmayın. Ümitle duânızı<br />

beklemekteyiz." diye çok ısrar etti. Bunun üzerine; "İnşâallahü teâlâ hayırlısı olur." buyurup<br />

oradan ayrıldı. Dergâhına talebelerinin yanına dönerken atı üzerinde yanındaki talebelerine;<br />

"Dervişler! Artık yürüyelim. Sarıklarımız, hırkalarımız, şallarımız ıslanmasın." dedi. Evinin<br />

kapısına vardığı sırada yağmur yağmaya başladı. Öyle çok yağdı ki, Nil Nehri dolup taştı.<br />

Her taraf suya kandı. Bolluk başladı. Halk uzun zaman çektiği kıtlıktan kurtulup rahata<br />

kavuştu.<br />

1) Lemezât; Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4546 s.294<br />

ŞEYH SEYDÂ;<br />

Son asır Anadolu velîlerinden. İsmi Muhammed Saîd olup Şeyh Seydâ diye meşhûr olmuştur.<br />

Babası Şeyh Ömer Zengânî, annesi Halîme Hâtundur. 1889 (H. 1309) senesinde Cizre'de<br />

doğdu. 1968 (H. 1387) senesinde Cizre'de vefât etti. Kabri oradadır.<br />

Muhammed Saîd henüz bir yaşındayken, babası Ömer ez-Zengânî hac yolculuğu sırasında<br />

1890 senesinde Cidde'de vefât etti. Küçük yaşta yetim kalan Muhammed Saîd, yedi yaşına<br />

kadar konuşmadı ve yürümedi. Yedi yaşından sonra yavaş yavaş konuşan MuhammedSaîd<br />

Efendi ilim öğrenmeye başladı. Ağabeyi Şeyh Sirâceddîn Efendiden ilim tahsil etti. İlim<br />

tahsil ettiği müddetçe hiç evine gitmez, medresede kalırdı. Medresede kaldığı zaman geceleri<br />

bir hasırın içine sarınarak uyurdu. Annesi Halîme Hâtun oğlunu çok özler, hasretliğine<br />

dayanamayarak ağlardı. Muhammed Saîd Efendi annesinin isteği sebebiyle bâzan eve<br />

giderek ziyâret ederdi. 17 yaşına geldiği zaman ilim tahsilini tamamlayarak ağabeyi Şeyh<br />

Sirâcüddîn Efendiden icâzet aldı. Genç yaşta müderrisliğe başlayıp talebe okuttu. 23 yaşına

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!