22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mustafa Efendinin birkaç evi vardı. Bunları sâlih kimselere ücretsiz oturmaları için verirdi.<br />

Bir evini fakir bir âileye oturması için vermişti. Bu âile uzun süre oturduktan sonra, kendisine<br />

bir ev yaptırıp çıkmak istedi. Bunu bildirmek için Mustafa Efendinin huzûruna gitti.<br />

Taşınmak istediğini bildirdikten sonra, evin yanına yaptırdığı odadan da bahsetti. Mustafa<br />

Efendi; "Öyleyse o odayı satın alayım. Bir bilirkişi ile gidip fiyatını takdir edin." buyurdu. O<br />

şahıs denileni yaptı. Mustafa Efendi takdir edilen fiyata odayı satın aldı.<br />

Şeyh Muhammed Ali şöyle anlatır: Bir gece rüyâmda şöyle gördüm. Günâhlarımdan dolayı<br />

muhâkeme için huzûr-ı ilâhîde durmuştum. Etrâfıma bakındığımda Peygamber efendimiz, Îsâ<br />

ve Yûnus aleyhimüsselâmı gördüm. Onlarla berâber muhâkeme meclisinde Şeyh Mustafa<br />

Efendi de vardı. Hakkımda Cehennemlik diye hükmolundu. Bu esnâda peygamberlerden biri<br />

bana; "Bu zât Şeyh Mustafa'dır. Iraklıdır. Ondan ricâ et, Allahü teâlâdan senin affını,<br />

bağışlanmanı istesin." dedi. Ricâm üzerine Mustafa Efendi, beni affetmesi için Allahü teâlâya<br />

yalvardı. Allahü teâlâ günahlarımı affedince, Mustafa Efendiden beni talebeliğe kabûl<br />

etmesini ricâ ettim. O da kabûl etti. Uyandığımda terden sırılsıklam olmuştum. Sabah olunca,<br />

hemen Şeyh Mustafa Efendinin huzûruna koştum. Bana büyük bir yakınlık göstererek,<br />

talebeliğe kabûl etti. Hacı Hasan Hızır şöyle anlattı:"Mustafa Sâig adında Musullu bir imâm<br />

vardı. Şeyh Mustafa Efendiye karşıydı. Bir gün cemâate akşam namazını kıldırıyordu. İkinci<br />

rekatta Fâtihayı okumaya başlayınca, sesi titremeye başladı. Namazdan sonra ona niçin öyle<br />

olduğunu sordum. Şöyle cevap verdi:"Namazdayken; "Şeyh Mustafa, Resûlullah efendimizin<br />

vârisi olan âlimlerdendir." diye heybetli bir ses işittim. Korkumdan titremeye başladım."<br />

dedi. Sonra yaptıklarına tövbe ederek, birlikte Şeyh Mustafa'nın ziyâretine gittik."<br />

Şeyh Mustafa Efendinin sözleri kalplere huşû ve Peygamber efendimizin sevgisini hâsıl eder,<br />

îmânı kuvvetlendirirdi. Talebelerine şöyle nasîhat ederdi:"İyi bir müslüman, kitaba (Kur'ân-ı<br />

kerîme) ve sünnete yapışmalı; görünen ve görünmeyen günahlardan sakınmalı; nefsi kibir,<br />

gösteriş, kendini ve yaptıklarını beğenmek, kin, kıskançlık gibi mânevî kirlerden temizlemeli;<br />

güzel ahlâk sâhibi olmalı, Allahü teâlâyı yalvararak ve gizli olarak zikretmeli; dünyâ ve<br />

âhiret işlerinde ihlâslı olmalı; ne yaparsa Allahü teâlâ için yapmalı, Allahü teâlâyı ve<br />

Resûlullah efendimizi sevmeli, insanlara iyi muâmele etmeli, ibâdetlerini sâdece Allah rızâsı<br />

için yapmalı, O'ndan yardım istemeli ve rahmetinden ümit etmelidir."<br />

1) En-Nem-uz-Zâhir eş-Şeyh el-İmâm-ı Mustafa Nakşibendî<br />

ŞEYH NÛREDDÎN;<br />

Hindistan evliyâsının tanınmışlarından. İsmi, Şeyh Nûreddîn olup, Nûr Kutb-i Âlem diye<br />

meşhûrdur. Alâül-hak'ın oğlu, mürîdi ve halîfesi Şeyh Hüsâmeddîn Mankpûrî'nin hocasıdır.<br />

Doğum târihi bilinmemektedir. 1410 (H.813) senesinde vefât etti. Kabri, Hindistan'da<br />

bulunan Pendûh şehrindedir.<br />

Babasının hânegâhında, babasının husûsî hizmetlerinde bulunur, diğer talebelerin<br />

ihtiyaçlarının karşılanmasında onlara çok yardımcı olurdu. Çamaşırları yıkardı. O evin ilk<br />

hizmeti ona verilmişti. Sekiz sene müddetle o hânegâha odun taşıdı. Bir gün ağabeyi olan<br />

vezîr A'zam Hân onu odun taşırken görüp, hâline gıbta etti ve; "Kâdı Nûr! Bu nîmetleri<br />

yağmaladın, yâni hep sen aldın. Sana nasîb oldu." dedi.<br />

Kutb-i âlem Şeyh Nûreddîn, babasının huzûrunda kemâle geldikten sonra, ondan hilâfet aldı.<br />

Zevk, şevk, aşk, muhabbet, tasavvuf ve kerâmet sâhibi, olgun ve yüksek bir velî idi.<br />

Babasından sonra talebeleri yetiştirmek, onları mânevî yönden terbiye etmek vazifesini<br />

üzerine aldı. Çok kerâmetleri görüldü.<br />

Bir defâsında talebelerinden biri hacca gitmişti. Dönüşünde hocasının yanına gelip; "Efendim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!