22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

müşkil bir mesele olunca kendilerine arzederdi. Peygamber efendimiz de o meseleyi ona îzâh<br />

ederlerdi.<br />

İbnü'l-Hatîb hazretleri Aden'e geldiğinde, ihtiyar, yaşlı ve zayıf bir kimse ile karşılaştı. Bu<br />

ihtiyar, günâhkâr birisi iken, ömrünün sonunda tövbe edip sâlih ameller işlemeye başlamıştı.<br />

İbnü'l-Hatîb hazretleri bu kimse ile anlaştı. İbnü'l-Hatîb, o zâtın ihtiyaçlarını yerine getiriyor,<br />

ona yumuşaklık ile muâmele ediyordu. Bir gece rüyâsında; "İhtiyara yumuşaklıkla yaptığın<br />

muâmele sebebiyle Allahü teâlâdan ne dileğin varsa iste. Kabûl edilecek." buyruldu. Bunun<br />

üzerine; "Ben Allahü teâlânın atiyyesini, ihsânını arzularım." dedi. Bundan sonra kendisine,<br />

Allahü teâlânın onu, dedelerinden Saîd isimli zâta kadar, bütün zürriyetine şefâatçi eylediği<br />

bildirildi.<br />

İbnü'l-Hatîb'in talebelerinden Muhammed bin Saîd en-Neccâr şöyle anlattı: "Zebîd şehrinde<br />

idim. Bir gün yolda yürürken, birden bir evin kapısında bir kadın gördüm. Şeytan beni<br />

aldattı. O kadının yanına girdim. Bu sırada hocam İbnü'l-Hatîb, Aden'de bulunuyordu. Tam o<br />

ânda, hocamın sesini duydum. Bana; "Ey filân! Böyle mi yapıyorsun?" dedi.Şeytan benden<br />

uzaklaştı. Ben de korktum, kaçıp oradan ayrıldım. Allahü teâlâ, hocamın bereketi ile beni<br />

muhâfaza etmişti. Hocamın bulunduğu Aden ile benim bulunduğum Zebîd beldesi arasında<br />

on konaklık mesâfe vardı. Bundan sonra ben de Aden'e, hocamın yanına yerleştim."<br />

İbnü'l-Hatîb hazretleri, vefâtı yaklaştığında bir Cumartesi günü talebelerine; "Salı günü<br />

büyük bir gürültü olacak. O ne büyük bir gürültüdür." dedi. Dinleyenler bu sözden pek bir<br />

şey anlayamadılar. 1298 (H.697) senesinde, söylediğinden üç gün sonra Salı günü<br />

İbnü'l-Hatîb hazretleri Mevzî' şehrinde vefât etti. Talebeleri hocalarının üç gün önce vefâtını<br />

haber verdiğini gördüler. Böylece son kerâmetine de şâhid oldular. Vefât etmiş olduğu<br />

Mevzî' şehrinde defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir. Onun neslinden<br />

ilim ehli ve güzel ahlâk sâhibi kimseler yetişip İslâmiyete ve müslümanlara hizmet<br />

etmişlerdir.<br />

BENİ AFFEDİNİZ<br />

İbnü'l-Hatîb hazretlerinin talebelerine ders verdiği mescidin yakınında bulunan birkaç evde, uygunsuz<br />

işler yapılıyor, fakîh hazretleri, talebeleri ve diğer insanlar da bunlardan fevkalâde rahatsız<br />

oluyorlardı. Nihâyet bir gün talebelerinden bâzıları ile o evlere gidip, yapılan uygunsuz işlere mâni<br />

oldular. Böylece kendileri ve diğer insanlar rahata kavuştu. Bu evlerde bulunanların borçları vardı ve<br />

borçlarını, yaptıkları uygunsuz işlerden elde ettikleri paralarla ödüyorlardı. Fakîh hazretleri onların bu<br />

işlerine mâni olup son verince, bunlar vâliye gidip şikâyet ettiler. Vâli, Muhammed bin Mikâil<br />

isminde, kendini beğenmiş, dikkafalı, genç bir kimse olup, sultânın yakınlarından idi. Hemen<br />

hizmetçilerinden birkaçını fakîh İbnü'l-Hatîb hazretlerine gönderip, kötülük yapmak istedi. O gece<br />

öyle bir sırt ağrılarına yakalandı ki ağrının şiddetinden ölecek hâle geldi. Ayrıca karnı da şişti. Vâli<br />

rahat yatamayıp, birçok defâ kalktı. Her defâsında ölümü yaklaşmış, ölecek gibi oluyordu.<br />

Arkadaşları kendisine; "Bu hâl, fakîh hazretlerine kötülük düşünmen sebebiyledir. Hâlini düzelt,<br />

yoksa helâk olursun." dediler. Hatâsını anladı. Kendisini fakîh İbnü'l-Hatîb hazretlerinin yanına<br />

götürmelerini istedi. Sonunda fakîhin mescidinin kapısına güçlükle vardı. İbnü'l-Hatîb dışarı çıkıp;<br />

"Ey genç! Seni bu hâle getiren nedir?" diye sordu. Vâli; "Ey efendim! Ben Allahü teâlâya tövbe ve<br />

istigfâr ediyorum. Allahü teâlâ size rahmet eylesin! Bana acıyınız! Beni affediniz!" diye yalvardı.<br />

Fakîh onu tuttu. Onun için Allahü teâlâya duâ etti. Hemen orada, vâlinin bütün rahatsızlıkları yok<br />

oldu. Sıhhat ve âfiyet içerisinde evine döndü. O gün de vâlinin babası, Yemen'de Tâiz beldesinde<br />

sultanın yanında bulunuyordu. Aden'e geldiğinde olanları öğrendi. Oğluna kızdı ve; "Sâlihlere karşı<br />

niçin edebli davranmıyorsun?" diyerek azarladı. Sonra İbnü'l-Hatîb hazretlerinin yanına gelerek,<br />

oğlunun yaptıklarından dolayı kendisinden özür diledi ve onun gönlünü hoş etmek, rızâsını almak için<br />

çok iltifâtlarda bulunup, çok hediye verdi. Böyle şeylerde gönlü olmayan fakîh hazretleri, buradan<br />

ayrılıp Mevzi şehrine yerleşti. Oranın ahâlisi kendisini çok sevdi. Çok ikrâm ve iltifâtta bulundular.<br />

Kendisine çok hürmet ettiler. Şânı yüce oldu. İsmi her yere yayıldı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!