22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hüseyin'e teslim etsin." dedi. Anladım ki teslim etmek üzere vereceğim kişi sizsiniz." dedi.<br />

Bunun üzerine emâneti alıp Basret köyüne getirdi. Çantayı açtılar. İçinden Mevlânâ Hâlid-i<br />

Bağdâdî hazretlerinin cübbesi, Yesir ağacından yapılmış ve ortasında dördü kırmızı<br />

mercandan olan tesbihi, takkesi, seccadesi vardı. Bunları aynen Şeyh Hüseyin hazretlerine<br />

teslim etti. Bu emânetler daha sonra oğlu Şeyh İbrâhim Hakkı'ya intikal etti. Kardeşi Şeyh<br />

Muhammed Şefîk bunları, İbrâhim Hakkı da defâlarca görmekle şereflendiğini bildirmiştir.<br />

Şeyh Hüseyin Basretî hazretleri bu icâzetten sonra insanları irşâd edip talebe yetiştirdi. Halk<br />

ve meşhur kimseler arasında tanındı. Bu hizmeti Mustafa Paşanın ona düşmanlık yapıp,<br />

zulme başvurmasına kadar devâm etti. Zulme mâruz kalması sebebiyle âilesini de alıp, 1901<br />

(H.1317) senesinde Diyarbakır'a gitti. Bir müddet sonra oradan Haleb yoluyla Şam'a ulaştı. O<br />

göçüp gittikten altı ay sonra kendisine zulmeden ve memleketini terke mecbur bırakan<br />

Mustafa Paşa, aşîretler arasında çıkan bir kavga sırasında öldü.<br />

Şeyh Hüseyin Basretî hazretleri dokuz sene memleketinden ayrı kaldı. Aslî vatanı Buhtan'a<br />

dönmeyi çok arzu etti. O civardaki insanları irşâd etmek istiyordu. 1913 (H.1329) senesinde<br />

memleketine dönüp, Basret köyüne gitti. O havâlide insanlara Allahü teâlânın emir ve<br />

yasaklarını anlatıp, emr-i mâruf yapmak için Basret köyünden diğer köylere de gitti. Bu<br />

seferlerinden birinde yolda Allahü teâlâyı zikirle meşgul bir halde giderken yol kenarında<br />

büyük bir kayaya nazar etti. Kaya yerinden oynayıp parçalandı. Yanında bulunan talebeleri<br />

bu hâli görünce, hayrette kaldılar. Oradan gelip geçtikçe bir bakışı ile parçalanan kayayı<br />

görüp kerâmetini hatırladılar.Daha pekçok kerâmetleri görülmüştür.<br />

Yüksek derecede âlim, her ilimde mâhir olup, sünnet-i seniyyeye tam uyardı. Güzel yüzlü<br />

tatlı sözlüydü. Son derece yumuşak huylu, din ve dünyâ işlerinde yüksek derecede basîret<br />

sâhibi idi. İnsanlara dâimâ yumuşak olmalarını İslâmiyete uymalarını tavsiye ederdi.<br />

Dünyâya hiç meyletmez, hep hüzünlü bir hâlde olurdu. Vefâtı sırasında devamlı; "Sübhâneke<br />

innî küntü minezzâlimîn." derdi. Hastalığı şiddetlenince, gözlerinden yaş geldi. Lâ ilâhe<br />

illallah, Muhammedün Resûlullah, deyip dudaklarını kapatarak vefât etti. Vefâtı bölge<br />

ahâlisini çok üzdü. Hâlidiyye köyünde defnedildi. Edep ve ilim ehli olan temiz nesli devâm<br />

etmektedir.<br />

1) Kitâbü Ahvâl-üd-Dürriyye fî Silsilet-iz-Zibâriyye<br />

ŞEYH İBNİ HATÎB;<br />

On üçüncü yüzyılda Yemen taraflarında yaşamış büyük velîlerden ve fıkıh âlimi. İsmi,<br />

Abdullah bin Muhammed, künyesi Ebû Muhammed'dir. Babasının hatîb olması sebebiyle<br />

İbnü'l-Hatîb diye meşhûr oldu. Aslen Ebîn Vâdisinde bulunan Turbe köyündendir. Doğum<br />

târihi bilinmemektedir. 1298 (H.697) senesinde vefât etti.<br />

Turbe köyünde dünyâya gelen İbnü'l-Hatîb aynı köyde yetişti. Babası bu köyün hatîbi<br />

olduğundan ondan ilk öğrenimini gördü. Şeyh İsmâil Hadrâmî'den ilim tahsîl etti. Böylece<br />

zâhirî ve mânevî ilimleri ondan öğrendi. Kendini ibâdet ve tâata verip Allahü teâlânın<br />

rızâsına kavuşturan tasavvuf yolunda ilerledi. Büyük bir velî olup, kerâmetleri görüldü.<br />

İbnü'l-Hatîb, gençliğinde bir ara Medîne-i münevverede ikâmet etti. Bir ihtiyâcı olduğunda,<br />

çarşıda bulunan bir kimseden ihtiyâcı kadar borç alırdı. Eline para geçtiğinde, borcunu<br />

ödemek üzere o kimsenin yanına varınca, o kimse kendisine; "Borcun olan dirhemleri bir<br />

kimse ile göndermişsin. O kimse bana gelip borcunu ödedi." derdi. Hâlbuki bu zât, hiç<br />

kimseyi göndermiyordu. Borç alma ve borcunun ödenmesi işi uzun bir müddet bu hâl üzere<br />

böyle devâm etti. Allahü teâlâ, kullarından dilediği kimselerin ihtiyaçlarını bu zât vâsıtasıyla<br />

gönderdi. Kerâmet sâhibi, çok bereketli bir zât idi. Çok defâ Resûlullah efendimizi görür,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!