22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hasan Efendinin kaldığı zâviyenin çevresinde oturanlardan biri şöyle anlatmıştır: "Bir gece<br />

evde otururken pekçok kimsenin câminin üzerinden inip Hasan Efendinin odasına girdiğini<br />

gördüm. Gidip kapısını çaldım. Böyle böyle kimseler gelip odanıza girdiler, dedim." "Onlar<br />

cinnîlerdir. Dînî suâller sormaya geldiler. Merak edilecek bir şey yok korkma!" dedi."<br />

Talebelerinden biri şöyle anlatmıştır: "İlk zamanlarımda uygun olmayan bir düşünce ile<br />

uyumuştum. Rüyâmda hocam gelip bir tokat vurup gitti. Ertesi gün huzûruna vardığımda,<br />

şeyhler, talebeleri ileri gittiklerinde, uygunsuz hallerinde îkâz ederler. Bâzan döverler, bâzan<br />

okşarlar. Bunlar gam değildir." buyurdu.<br />

Bir genç onların bulunduğu yerde yoldan gelip geçenleri rahatsız ederdi. Bir günHasan<br />

Efendinin yolu oraya düştü. Genç atını Hasan Efendinin üzerine sürüp; "Bana şarap parası<br />

ver." dedi. Parası olmadığını söylediği halde ısrar etti. Hakâret dolu sözler söyleyip uzaklaştı.<br />

Biraz sonra bir kağnı arabasına çarpıp öldü.<br />

Birisi Hasan Efendiyi hased eder ve kahvehânelerde devamlı aleyhinde konuşurdu. Bu<br />

uygunsuz davranışı üzerine Hasan Efendi onu zaman zaman îkâz ederdi. Ancak bir türlü bu<br />

huyundan vaz geçmedi. Bir gün yine aleyhinde uygunsuz sözler söyledi. Sevenlerinden biri<br />

Hasan Efendiye gidip durumu anlatınca, Hasan Efendi çok yüksek sesle ve sesi kesilinceye<br />

kadar; "Bizden vaz geçmezler mi?" diye bağırdı. O gece kendisine dil uzatıp, aleyhinde<br />

konuşan kimsenin boğazında bir yara çıktı. Günlerce konuşamadı, sonra öldü.<br />

Hasan Efendinin sevenlerinden Ferruh Kethüdâzâde'nin evinde yangın çıkmıştı. Yangını<br />

söndürmek için telaşla koştururken; "Hey Hasan Efendi! Hey gözümün nûru!" diye seslenip<br />

ondan mânen yardım istedi. Bu sırada hizmetçilerden biri efendim işteHasan Efendi<br />

meydanda duruyor ve korkmayınız diyor, dedi. Sonra hizmetçi, Hasan Efendinin yanan eve<br />

girdiğini, içeri girince yangının birden söndüğünü gördü. Ferruh Kethüdâzâde bu hâli görüp<br />

Hasan Efendinin kerâmeti karşısında çok duygulandı. Ertesi gün huzûruna varınca, hâdiseyi<br />

gizlemesine işâret ederek; "Allah adamlarına o kadar şeyler kolaydır." buyurdu.<br />

Sevenlerinden bir zât şöyle anlatır: Borçluydum ve bir türlü ödeyemiyordum. Alacaklılar ise<br />

devamlı sıkıştırıp para istiyorlardı. Bir Cumâ günü Hasan Efendinin vâzını dinledim. Bir<br />

taraftan da içimden borcumu ödeyebilmem için duâ ettim. Vâzdan sonra Hasan Efendinin<br />

elini öpmek için huzûruna vardım. Bana; "Beşiktaş'ta falan yere var. Orada senin işini<br />

görürler. Durma, hemen git!" buyurdu. Beşiktaş'a gittim. Gemi kaptanı kıyâfetinde birisi beni<br />

görüp, ismimi de söyledi; "Sen falan değil misin?" dedi. Evet deyince, beni yanına alıp evine<br />

götürdü. Önüme içi para dolu bir kese koydu. İçinde borcumu ödeyecek kadar para vardı.<br />

"Efendinin emri bu kadardır." dedi. Bunun üzerine; "Sana bu haberi kim verdi." diye ısrarla<br />

sordum. "Bize bir kimse gelip söylemedi. Gelmesine de lüzum yok. Bizim birimizin kalb<br />

aynasında olan düşünce diğerimizin kalb aynasında akseder, mâlum olur." dedi."<br />

Mustafa Dede adında bir yakını şöyle anlatmıştır:<br />

Hasan Efendi mübârek gecelerde bin rekat namaz kılardı. Bir defâsında berât gecesine iki<br />

gün kala yâni Şâbân ayının on üçünden on beşine kadar üç gün üç gece yemek yemedi,<br />

uyumadı. İlk gece sabaha kadar namaz kıldı. Ertesi gün öğleye kadar dervişlere sohbetiyle<br />

nasîhatler yaptı. Öğleden akşama kadar böyle geçti. Akşam namazından sonra tesbih namazı<br />

kıldı. Yatsı vakti girince, yatsı namazını kıldı. Sonra sabah namazı vaktine kadar ibâdet ve<br />

tâatle meşgûl oldu. Sabah namazını kıldıktan sonra âdeti üzerine okuyacağı şeyleri okudu ve<br />

zikirle meşgûl oldu. Tam üç gün bu şekilde devâm etti."<br />

Hasan Efendi enbiyâ ve evliyâ kabirlerini çok ziyâret ederdi. Bu sebeple evliyâ türbelerinin<br />

çok bulunduğu bir yer olan Bağdat'a iki defâ gitti. Bir defâsında şöyle demiştir: "Allahü teâlâ<br />

Cennet'te bâzı kullarına lutfedip; "Ey kullarım! Siz dünyâda iken enbiyâ kabirlerini ve<br />

evliyâyı ziyâret etmekten hoşlanırdınız. Şimdi size izin veriyorum Cennet'teki enbiyâ ve<br />

evliyâ makamlarını dolaşın." buyurur. Ümîd ediyoruz ki, dünyâda ziyâret ettiğimiz gibi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!