22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Küçük yaştan îtibâren ilim tahsîl edenŞeyh Ahmed Şemseddîn; âlim, fazîlet sâhibi, zâhid,<br />

dünyâya önem vermeyen, çok ibâdet eden ve fakîh bir zât oldu. Zalm Suyunun yakınında<br />

bulunan Ahmedova köyünde yerleşti. Babası ona insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını<br />

anlatmak husûsunda icâzet verdi. Pekçok güzel halleri ve kerâmetleri görüldü. Gecelerini<br />

teheccüd namazı kılarak, gündüzlerini oruç tutarak geçirdi. İlim ve mârifette yüksek bir velî<br />

oldu. Bir ara İstanbul'a gelerek Sultan Abdülmecîd Hanı ziyâret etti. Pâdişâhın ihsân ve<br />

iltifâtına kavuştu.Sultan Abdülmecîd Han bu zâta Peygamber efendimizin mübârek<br />

saçlarından birkaç tel hediye etti. SonraHicaz'a giderek hac ibâdetini yerine getirdi. Mübârek<br />

makamları ve sevgili Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem kabr-i şerîfini ziyâret etti.<br />

Memleketine dönünce İslâmiyeti anlatmaya devâm etti. Kendisi yüksek bir velî ve yol<br />

gösterici olmasına rağmen büyük kardeşi Ömer Ziyâeddîn hazretlerine hürmeten ve ona olan<br />

edebinden dolayı irşâd kürsüsüne fazla oturmadı. Bu yüzden talebelerinin sayısı azdır.<br />

Birçok kerâmetleri görüldü. Talebelerinden Hacı Mehmed Emin Efendi onun şu kerâmetini<br />

anlattı: Deniz yolu ile hacca gidiyorduk. Bindiğimiz gemi bir ara şiddetli bir fırtınaya tutuldu.<br />

Gemi batacak duruma geldi. Kaptan, yolcuları boşaltmak niyetiyle can kurtaran sandallarına<br />

yolcuların binmesini istedi. Yolcular sandallara binmek üzereyken Şeyh Ahmed Şemseddîn<br />

hazretleri kaptana seslenerek; "Korkma, bu gemiye hiçbir zarar gelmeyecektir!" buyurdu.<br />

Allahü teâlânın kudretiyle biraz sonra hava yumuşayarak fırtına dindi, ortalık durgunlaştı.<br />

Yolcular da kendilerine geldiler. Gemi ise yoluna emniyetle devâm etti. Kaptan, denizcilerle<br />

birlikte Şeyh Ahmed Şemseddîn hazretlerinin yanına gelip, ellerinden, ayaklarından öpmeye<br />

başladı. Ona talebe olup Nakşibendiyye yoluna girdiler. Bu hâdiseden sonra gemi kaptanı bu<br />

yüksek yolun has ve vefâlı yolcularından oldu.<br />

Şeyh Ahmed Şemseddîn hazretleri 1890 senesinde ortaya çıkan salgın vebâ hastalığına<br />

tutuldu. Hastalığı sırasında büyük kardeşi Şeyh Ömer Ziyâeddîn Efendi yanına geldi. Şeyh<br />

Ahmed içi yandığından ağabeyinden bir parça kar istedi. Ömer Ziyâeddîn Efendi, mevsim<br />

yaz olduğundan, ancak yüksek dağların doruklarında bulunan kardan getirtmek için adam<br />

gönderdi. Fakat giden şahıs geri dönmeden Şeyh Ahmed Şemseddîn vefât etti. Ömer<br />

Ziyâeddîn Efendi, gelen kardan bir avuç alarak rûhunu teslim etmiş olan Şeyh Ahmed'in<br />

avucuna koydu. Bu sırada Şeyh Ahmed karı öyle sıktı ki, kar eridi. Orada bulunan Molla<br />

Şeyh Abdülkâdir, Ömer Ziyâeddîn Efendiye dönerek; "Şeyh Ahmed kalbiyle Allahü teâlâyı<br />

anıyor. O henüz ölmemiştir." dedi. Ömer Ziyâeddîn Efendi de Şeyh MollaAbdülkâdir'e;<br />

"Şeyh Ahmed'in ölümü böyledir." buyurdu.<br />

Şeyh Ahmed Şemseddîn'in cenâze namazı kılındıktan sonra Tavila'daki babasının kabri<br />

yakınında defnedildi.<br />

Şeyh Ahmed Şemseddîn hazretlerinin; Şeyh Hidâyet, Şeyh Abdullah, Şeyh Hasan isminde<br />

ilim ve fazîlet sâhibi oğulları vardı. Nesli devâm etmektedir.<br />

1) Sirâcü'l-Kulûb; s.79<br />

ŞEYH ALÂEDDÎN RÛŞENÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Alâeddîn'dir. Ömer Rûşenî hazretlerinin büyük kardeşidir.<br />

Tire yakınında Güzelhisar köylerinden Rûşenî köyünde doğdu. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1462 (H.867) senesinde Karaman'da vefât etti. Kendilerine âit dergâhın<br />

bahçesine defnedildi.<br />

Şeyh Alâeddîn, doğduğu köyde büyüdü. Karamanoğlu karışıklığında Şirvan'a gidip, orada<br />

Seyyid Yahyâ hazretlerine talebe olmakla şereflendi. Kısa zamanda velîlik makamlarına<br />

yükseldi. Hocasının emriyle Anadolu'ya döndü. Oradan Rumeli'ye geçti. Edirne'de Sultan<br />

Fâtih Muhammed Han ile görüştü. Sultan Fâtih ve vezirleri ona talebe oldular. Daha sonra

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!