22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

nerededir?" diye sordum.<br />

"O delinin biridir, koyunlarımızı güder." dediler.<br />

"Onu görmek istiyorum." deyince de; "Falan yerde bir han var. O hanın yanında bulursun."<br />

dediler.<br />

Târif edilen hanın yanına varınca onun, namaz kıldığını gördüm. Yanında bir asa ve üzerinde<br />

yünden bir cübbe vardı. Baktım ki koyunları otluyor ve hayvanların yanında da birkaç kurt<br />

dolaşıyor. Beni fark ettiğinde namazını bitirip, bana dönerek; "Ey İbn-ü Zeyd, sen buradan<br />

git, burası senin yerin değildir. Biz seninle burada değil sonra birleşeceğiz." dedi. Bunun<br />

üzerine ben ona; "Allahü teâlâ sana rahmet etsin. Sen benim İbn-ü Zeyd olduğumu nereden<br />

bilirsin?" dedim. "Daha rûhlarımız dünyâya gelmeden ben senin İbn-ü Zeyd olduğunu<br />

bilirdim." dedi. "Biraz nasîhat eder misin?" deyince; "Bir kimse sana bir şey verdiği zaman<br />

ona nasıl teşekkür edersin. Halbuki Allahü teâlânın verdiği bu kadar nîmete karşılık neden<br />

şükredilmiyor. Sana iyilik edene o iyiliği veren ve yaratan yine Allahü teâlâdır. Ona göre<br />

bütün hamd ve şükürleri Allahü teâlâya yapmak lâzımdır." dedi. Sonra; "Koyunların arasında<br />

dolaşan kurtlar, nasıl olur da zarar vermeden gezerler?" diye sordum.<br />

"Ben Allahü teâlâya öyle ibâdet ederim ki, benimle onun arasında hiçbir duvar kalmamıştır.<br />

Bunun için kurtlarla koyunların arasındaki düşmanlık kalkmış ve dostluk başlamıştır." diye<br />

cevap verdi.<br />

Abdülvâhid bin Zeyd'in en büyük özelliği; Allahü teâlâya karşı olan kusurlarından dolayı çok<br />

üzülmesiydi. "Bütün insanlığın yaptığı ibâdet kadar ibadet yapsak Allahü teâlânın bize<br />

verdiği nîmetlere karşı gene şükrü yerine getiremeyiz." derdi.<br />

Muhammed bin Abdullah buyurdu ki:<br />

Ben bir defâsında, Abdülvâhid bin Zeyd hazretlerinin; "Kim mîdesini haramlardan<br />

koruyabiliyorsa, o kimse dînini ve güzel ahlâkını muhâfaza edebilir. Kim de karnını<br />

haramlardan koruyamıyorsa, o kişi ne dînini ne de güzel ahlâkını muhâfaza eder." dediğini<br />

işittim.<br />

"Muhakkak ki her şeyin bir kestirme (yakın) yolu vardır. Cennet'in kestirme yolu da cihâd<br />

yapmaktır."<br />

"Kul için ancak bilerek ve huzur içinde kıldığı namazın sevâbını alacağında, İslâm âlimleri<br />

ittifak etti."<br />

"Eğer nefsinizde Allahü teâlâya karşı yaptığınız ibâdetlerde bir isteksizlik ve tembellik<br />

hissederseniz, bir süre kuvvetli ve iyi yemekleri yemeyi bırakınız. Gıdânız tuz ve ekmek<br />

olsun. Oruç tutunuz. Bu şekilde yapmanız vücudunuzdaki bazı yağları ve fazlalıkları erittiği<br />

gibi Allahü teâlâyı hatırlamanızı arttırır."<br />

"Dîni bütün ve vakar sâhibi olan kimselerle olunuz. Çünkü onların meclislerinde,<br />

toplantılarında kötü, çirkin, ahlâka ve vakara sığmayan şeylerden bahsedilmez."<br />

"Kulun Allahü teâlâya karşı takınacağı en güzel edep hali, O'nun emirlerine tereddütsüz<br />

boyun eğip itâat göstermesidir. Allahü teâlâ onu bu haliyle dünyâda bırakırsa, bunu en hayırlı<br />

ve sevimli şey kabul etsin. Şayet rûhunu alıp, âhirete götürürse (rûhunu alırsa), bunun da<br />

Allahü teâlânın emri olduğunu bilsin ve bu da kendisine hoş gelsin."<br />

O BENİ ZÂYİ ETMEZ!..<br />

Abdülvâhid bin Zeyd şöyle anlatır:<br />

Bir defâsında deniz yolculuğuna çıkmıştık. Bindiğimiz gemi fırtınaya tutuldu. Sonunda

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!