22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şems-i Tebrîzî hazretleri bir gün kalb gözüyle gayb âlemini seyrederken, kırk bin talebesi<br />

olan evliyânın büyüklerinden birini gördü. Ellerini açmış, büyük bir gönül kırıklığı içerisinde<br />

cenâb-ı Hakk'a; "Yâ Rabbî! Yâ Rabbî!" diye duâ ediyordu. Öyle bir yalvarışı vardı ki, bütün<br />

rûhlar, onunla birlik olmuşlar, "Yâ Rabbî! Yâ Rabbî!" diyorlardı. Şems-i Tebrîzî de o anda<br />

cenâb-ı Hakk'a münâcaat edip, yalvardı. Bu sırada yalvarışlarına cevap olarak; "İste ey<br />

Şems!Bütün dileklerin yerine getirilecek." diyen bir ses işitti. Bunun üzerine Şems-iTebrîzî;<br />

"Yâ Rabbî! Sana bütün rûhlarla birlikte"Yâ Rabbî! Yâ Rabbî!" diye yalvaran bu velî kuluna<br />

ihsân eyle." dedi. Şems-i Tebrîzî hazretlerinin bu şefâatiyle, o velî, derhal isteğine kavuştu.<br />

Mevlânâ Celâleddîn ileŞems-i Tebrîzî hazretlerinin zâhiri ve bâtınî çalışmaları devam<br />

ederken, onların bu sohbetlerini hazmedemeyen ve Mevlânâ'nın kendi aralarına<br />

katılmamasına üzülen bâzı kimseler, Şems-i Tebrîzî hakkında uygun olmayan sözler<br />

söylemeye başladılar. Bu söylentiler, Mevlânâ'nın kulağına kadar geldi. Diyorlardı ki: "Bu<br />

kimse Konya'ya geleli, Mevlânâ bizi terk etti. Gece gündüz hep birbirleriyle sohbet ediyorlar<br />

da, bizlere hiç iltifât göstermiyorlar. Yanlarına kimseyi de koymuyorlar. Mevlânâ,<br />

Sultân-ül-ulemâ'nın oğlu olsun da, Tebrîz'den gelen ve ne olduğu belli olmayan bu kimseye<br />

gönül bağlasın. Onun için bize sırt çevirsin. Hiç Horasan toprağı ile (Mevlânâ hazretlerinin<br />

memleketi) Tebrîz toprağı bir olur mu? Elbette Horasan toprağı daha kıymetlidir." Bu<br />

söylentilere Mevlânâ; "Hiç toprağa îtibâr olunur mu? Bir İstanbullu, bir Mekkeliye gâlip<br />

gelirse, Mekkelinin İstanbulluya tâbi olması hiç ayıp sayılır mı?" diyerek cevap verdi. Fakat<br />

söylentiler durmadı. Şems-i Tebrîzî hazretleri artık Konya'da kalamıyacağını anladı. O çok<br />

kıymetli dostunu, o mübârek ahbâbını bırakarak Şam'a gitti.<br />

Şems-i Tebrîzî hazretlerinin gitmesi Mevlânâ'yı çok üzdü. Günler geçtikçe ayrılık acısına<br />

sabredemiyor, kendisinde tahammül edecek bir hâl bırakmıyordu. Şems'in ayrılık hasreti ve<br />

muhabbeti ile yanıyordu. "Şems! Şems!" diyerek ciğeri yakan kasîdeler söylüyor, göz<br />

yaşlarıyla dolu yazdığı mektupları Şam'a, Şems-i Tebrîzî hazretlerine gönderiyordu. Eğer bir<br />

kimse; "Şems-i Gördüm." diye yalan söylese, ona müjdelik olarak üzerindeki elbisesini<br />

verirdi. Bir defâsında birisi; "Şems-i Tebrîzî'yi Şam'da gördüm. Sıhhati yerindeydi." dedi.<br />

Mevlânâ, ona elinde bulunan ne varsa hepsini verdi. Orada bulunanlardan biri; "O, Şems-i<br />

Tebrîzî'yi görmedi. Yalan söylüyor" deyince, Mevlânâ da; "Ona verdiğim bu elbiseler,<br />

sevdiğimin yalan haberinin müjdesidir. Onun hakîkî haberini getirene canımı veririm." diye<br />

cevap verdi. Böylece aylar geçti. Mevlanâ artık dayanamayacağını anlayınca, oğlu<br />

SultanVeled'i Şam'a göndermeye karar verdi. Oğlunu çağırıp; "SüratleŞam'a varıp, filanca<br />

hana gidersin. Şems-i Tebrîzî hazretlerinin o handa bir genç ile sohbet ettiğini görürsün. O<br />

genci küçümseme sakın. O, Allahü teâlânın sevdiği evliyânın kutuplarından biridir. Selâmımı<br />

ve duâ isteğimi kendilerine bildir. İçinde bulunduğum şu vaziyetimi, hasretimi dile getir.<br />

Buraya acele teşriflerini tarafımdan istirhâm et." dedi. Sultan Veled, hemen hazırlıklarını<br />

tamamlayıp yola çıktı. Şam'da, babasının târif ettiği handa, Şems-i Tebrîzî'yi bir gençle<br />

konuşuyor buldu. Durumu dilinin döndüğü kadar anlattı.Konya'da bu hâdiseye sebeb<br />

olanların tövbe ettiğini ve Mevlânâ'dan çok özürler dilediklerini de sözüne ekledi. Bunun<br />

üzerine Şems-i Tebrîzî, Konya'ya tekrar gitmeye karar verdi. Hemen yola çıktılar. Sultan<br />

Veled, Şems hazretlerini ata bindirdi, kendisi de arkasında yaya olarak yürüyordu. Şems-i<br />

Tebrîzî, Sultan Veled'in ata binmesi için ne kadar ısrâr ettiyse, o; "Sultânın yanında<br />

hizmetçinin ata binmesi bizce yakışık almaz." diyerek ata binmedi. Sultan Veled, Konya'ya<br />

yaklaştıklarında Mevlânâ'ya haberci gönderip, Konya'ya girmek üzere olduklarını bildirdi.<br />

Mevlânâ hazretleri müjdeyi getirene o kadar çok hediye verdi ki, o kimse zengin oldu.<br />

Konya'da tellâllar bağırtılarak, Şems'in Konya'yı teşrif etmek üzere olduğu bildirildi.<br />

Konya'da başta pâdişâh olmak üzere, ileri gelen vezîrler, hâkimler, zenginler ve bütün halk<br />

yollara döküldü. Büyük bir bayram havası içinde Şemseddîn Tebrîzî ile Sultan Veled<br />

göründüler. Sultan Veled, atın yularından tutmuş, Şems de atın üzerinde, başı önünde ağır<br />

ağır ilerliyorlardı. Bu muhteşem manzarayı seyredenler, büyük bir heyecana kapıldılar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!