22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

3) El-A’lâm; c.1, s.118<br />

4) Îzâh-ul-Meknûn; c.1, s.390<br />

5) Brockelmann Gal-II; s.283<br />

6) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.16, s.280<br />

ŞEBRÎSÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Abdürrahmân'dır. Doğum, vefât târihleri ve yerleri<br />

bilinmemektedir. Çok kerâmetleri görüldü. On beşinci asırda yaşamıştır. Hayâtı hakkında<br />

fazla bilgi yoktur. Âlim, sâlih, verâ sâhibi bir zât idi.<br />

Şöyle anlatılır: Ebü'l-Feth Şemsüddîn Muhammed Müzzî İskenderî anne karnında iken,<br />

babası Bedrüddîn Avfî, Allahü teâlânın sevgili kulu Abdürrahmân Şebrîsî'ye gelip, onun için<br />

duâ istedi. O da; "Merak etmeyin, hanımınız iki çocuk dünyâya getirecek, birisi yedi gün<br />

kadar yaşayıp vefât edecek. Onun için sabrediniz. Diğeri ise uzun seneler yaşayacak. İsmini<br />

Ebü'l-Feth koyunuz. Allahü teâlâ ona çok hayır kapıları açacak" buyurdu. Abdürrahmân<br />

Şebrîsî'nin dedikleri aynen çıktı. Çocuğun babası kırk gün sonra bir ziyafet hazırladı.<br />

Abdürrahmân Şebrîsî ve talebelerini dâvet etti. Yemeğe başka sâlih kimseleri de çağırdı.<br />

Sofrayı hazırlayıp önlerine getirdi.Abdürrahmân Şebrîsî sofradan bir hurma tânesi alıp onu<br />

ezdi. Biraz bal ile karıştırıp duâ etti. Talebeleri de duâ ettiler. Bu yiyecekten çocuğa yedirdi.<br />

Yedi defâ Fâtiha'yı okudu. Çocuğu babasına verip buyurdu ki: "Bu yiyeceğin kalanını<br />

çocuğun annesine ver. Bundan yesin. Vefât eden yavrunuzun rûhunun da Arş tarafında<br />

döndüğünü görüyorum. Onun için de üzülmeyiniz" buyurdu.<br />

Abdürrahmân Şebrîsî, bir gün Ebü'l-Feth'e; "Yatsı namazında benim yanıma gel" buyurdu. O<br />

da gelip berâberce yatsı namazını kıldılar. Sonra da Kasyun Dağı eteğine gelip dağa<br />

tırmandılar. Tepesine çıktılar. O zaman Abdürrahmân Şebrîsî, Ebü'l-Feth'e dönüp buyurdu ki:<br />

"Aşağıda yanan meş'alelere bak, onları iyice say, unutma!" Daha sonra da Berze köyüne<br />

geldiler. Orada Abdürrahmân Şebrîsî Ebü'l-Feth'e; "Dağda kaç meş'ale saydın?" diye sordu.<br />

O da; "Sekiz yüz." deyince; "Bu yerler, oralarda medfun olan enbiyâ makamlarıdır."<br />

buyurdu.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.62<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.13, s.72<br />

ŞEKMETİ MEHMED EFENDİ<br />

On sekizinci yüzyılda yetişmiş Edirne velîlerinden. Murâdiye Câmii hatibiydi. Doğum tarihi<br />

bilinmiyor. 1767 yılında vefât etmiş olup, türbesi Ortaçukur mahallesi Kız Türbesi sokakta<br />

ken di yaptırdığı Hatip Câmii bahçesindedir. Câmisi günümüze ulaşmamış olup türbesi de<br />

Kız Türbesi diye bilinir.<br />

ŞEMS-İ TEBRÎZÎ;<br />

Konya'ya gelen büyük velîlerden. İsmi Muhammed bin Ali'dir. Tebriz'de doğdu. Doğum<br />

târihi bilinmemektedir. Şems-i Tebrîzî lakabıyla meşhûr oldu. 1247 (H.645) târihinde<br />

Konya'da şehîd edildi. Mevlânâ'nın medresesinde defnedildi.<br />

Şemseddîn-i Tebrîzî hazretleri, Tebriz'de ilim öğrendi ve edeb üzere yetişti. Daha küçük<br />

yaştayken mânevî hallere, üstün derecelere kavuştu. Kendisi şöyle anlatır:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!