22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

18) Ravdü'l-Fâik; s.164<br />

ŞÂH ABDÜRRAHİM DEHLEVÎ;<br />

Hindistan velîlerinden. 1719 (H.1131) senesinde vefât etmiştir. Meşhûr hadîs âlimi Şâh<br />

Veliyyullah Dehlevî hazretlerinin babasıdır.<br />

Şöyle anlatmıştır: “Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî hazretlerinin kabrini ziyârete giderdim. Bir gün<br />

ziyâretim sırasında acabâ benim ziyâretim ona mâlum olur mu diye düşündüm. O sırada<br />

kabirden bir ses işittim. Şu mânâda bir şiir okuyordu: “Beni de kendin gibi diri bil. Sen<br />

bedeninle, ben de rûhumla geldim.”<br />

Oğlu Şâh Veliyyullah Dehlevî’ye şöyle anlatmıştır: “Peygamber efendimizin; “Ben daha<br />

melihim. Kardeşim Yûsuf (aleyhisselâm) daha sabihdir.” buyurduğunu işittim. Bunu<br />

duyunca, hayret ettim. Çünkü melâhet daha çok âşıkları mest eder. Yûsuf aleyhisselâmı<br />

gören kadınlar parmaklarını kestiler. Resûlullah’ı görenlerde böyle bir hal görülmedi, diye<br />

düşündüm. Peygamber efendimizi rüyâda gördüm. Bu husûsu sordum. Buyurdu ki: “Benim<br />

güzelliğim insanların gözlerine örtülüdür. Eğer açık olsaydı, insanlar Yûsuf’u (aleyhisselâm)<br />

görünce yaptıklarından daha çoğunu yaparlardı.”<br />

Yine şöyle anlatmıştır: “Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî hazretlerinin kabrini ziyârete gitmiştim.<br />

Kabrine giderken ayakkabılarım çamura batıp kirlenmişti. Bu sebeple biraz uzakta durdum.<br />

Rûhâniyeti görünüp; “Biraz daha yakın gel!” buyurdu. Birkaç adım yaklaştım. O sırada, dört<br />

meleğin semâdan bir tahtı, kabrin yanına indirdiklerini gördüm. Tahtın üzerinde Hâce<br />

Nakşibend hazretleri vardı. Aralarında bir şeyler konuştular. Sonra melekler o tahtı semâya<br />

kaldırıp götürdüler...”<br />

1) El-Besâir (1991-İstanbul Baskısı); s.16, 121, 161<br />

2) El-Kavl-il-Celî; s.6<br />

3) Enfâs-ı Erbea; s.43<br />

ŞÂH EBÜ’L-MEÂLÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. Seyyid olup Kâdiriyye yolunda kemâle ermiştir. 1514 (H.920)<br />

senesinde doğdu. 1615 (H.1024) senesinde vefât etti. Kabri, Hindistan’da Lahor şehrindedir.<br />

Tasavvufta Şeyh Dâvûd-i Cühenî’nin sohbetlerinde kemâle erdi.<br />

Sevenlerinden biri şöyle anlatmıştır: Bir gün Şâh Ebü’l-Meâlî hazretlerinin huzûrunda oturup<br />

sohbetini dinliyorduk. O sırada birisi ona bir tesbih hediye etti. İçimden; “Eğer kerâmet ehli<br />

bir zât ise bu tesbihi bana verir diye düşündüm." Huzûrundan gitmek üzere izin isteyip<br />

çıkacağımız sırada tesbihi bana verdi ve; “Her ne zaman tesbihi eline alırsan yüz defâ salevât<br />

oku.” buyurdu.<br />

Ahmed Nîmetullah şöyle anlatmıştır: “Bir gün hatırımdan şöyle geçti. Ben Abdülkâdir<br />

Geylânî hazretlerine tam bir îtimâdla bağlıyım. Acabâ o hazret benden haberdâr mı, diye<br />

düşündüm. O gece rüyâmda bir işimde âciz kalmıştım. Başım da açıktı. O sırada Abdülkâdir<br />

Geylânî hazretleri gözüküp; “Molla Nîmetullah! Biz böyle yerlerde sizden haberdârız!”<br />

buyurdu ve bana beyaz bir sarık verdi. Sabahleyin Şâh Ebü’l-Meâlî beni huzûruna çağırttı.<br />

Varınca bana beyaz bir sarık verdi ve; “Bu o sarıktır.” buyurdu.”<br />

El-Tuhfet-ül-Kâdiriyye adlı eseri, Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kerâmetlerini ve<br />

hallerini anlatır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!