22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İKİ REKAT NAMAZ<br />

Ahmed bin Hâmid Sincârî anlatır:<br />

Süveyd Sincârî hazretleriyle bir yıl hacca gittik. Çölde giderken su bulamadık. Çok şiddetli<br />

susuzlukla karşı karşıya kaldık. Ölmeye az bir şey kalmıştı. Süveyd hazretleri yanımızdan<br />

biraz ayrılıp az ileride iki rekat namaz kıldı. Ben de onun gibi yaptım. Namazdan sonra<br />

ellerini açıp duâ etti. Sonra yanında bulunan sert bir kaya parçasına ellerini dokundurdu.<br />

Hemen ondan bir su fışkırdı. Çok lezzetliydi. Mübârek elleriyle bana su verdi. İçtim,<br />

susuzluğum tamâmen geçti. Süveyd hazretleri de içti. Sonra elleriyle yine o taşa mesh edip<br />

dokundular. Hemen önceki hâle döndü. Ondan sonra tam yedi gün hiçbir şey yemedik. Aslâ<br />

açlık hissi duymadık.<br />

1) Menâkıbü’l-Ârifîn Kerâmât-il-Kâmilîn, Üniversite Kütüphânesi, No: 558, v.189<br />

2) Kalâid-ül-Cevâhir; s.114<br />

3) Tabakât-ül-Kübrâ<br />

4) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ<br />

Ş<br />

ŞA'BÂN DEDE<br />

Anadolu'nun fethinde bulunan Selçuklu gâzi dervişlerinden. 1097'de Bizans şehirlerinden<br />

olan Lodikya'nın alınması sırasında yapılan savaşlarda şehîd olmuştur. Denizli Merkez<br />

Irlağanlı Kasabası Tekke Mevkiindeki mezarlıkta bulunan türbesi, yöre halkı tarafından<br />

ziyâret edilmektedir.<br />

ŞA’BÂN-I VELÎ;<br />

On altıncı yüzyıl Osmanlı velîlerinden. Kastamonu vilâyetinin Taşköprü kazâsında doğdu.<br />

Doğum tarihi kesin olarak belli değildir. Küçük yaşlarda İstanbul’a giderek; tefsîr, hadîs ,<br />

fıkıh ilimlerini öğrendi. Zâhirî ilimlerde yetişmiş bir âlim olarak Kastamonu’ya dönerken,<br />

Bolu’da Hayreddîn-i Tokâdî hazretlerine uğradı. Tasavvufta üstâd olan Hayreddîn-i Tokâdî,<br />

Halvetî yolunun büyüklerindendi. Hayreddîn-i Tokâdî, kendisini ziyâret eden bu kâbiliyetli<br />

talebeyi bir müddet memleketine göndermeyip yanında bıraktı. Şa'bân-ı Velî senelerce<br />

Hayreddîn-i Tokâdî’ye hizmet etmekle şereflenip, teveccühlerine kavuştu. Hocasının<br />

himmeti bereketiyle kısa zamanda yetişerek, tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuştu.<br />

Hocasının 1535 (H.941) de vefâtından sonra halîfesi oldu. Şa’bân-ı Velî, Kastamonu’ya<br />

giderek, halkı irşâda, yetiştirmeye başladı. 1568 (H.976) da vefât edince, Kastamonu’nun<br />

Hisâraltı civârındaki türbesine defnedildi.<br />

Şa'bân-ı Velî, dünyâya hiç meyletmezdi. Takvâ ve verâ ehli idi. Haramlardan şiddetle kaçar,<br />

hattâ şüpheli korkusu ile mübahların bile fazlasını terkederdi. Zamanlarının bir dakika boşa<br />

geçmemesi için uğraşır, vaktini ibâdet ve insanlara faydalı olmakla geçirirdi. Kendisine<br />

sığınanları boş çevirmezdi. Dîn-i İslâmı yaymak, Ehl-i sünnet îtikâdını herkese anlatmakla<br />

vaktini değerlendirirdi. Dînin emirlerini yapmayan ve yasaklarından kaçınmayanlara<br />

ziyâdesiyle nasîhat eder, onların Cehennem'de yanmaması için elinden gelen gayreti<br />

gösterirdi. Getirilen hediyeleri, kendisi zâhiren çok fakîr olduğu halde, hepsini muhtaçlara,<br />

yetimlere dağıtırdı. Halkın arasında Hakk'ı anardı. Görünüşte insanlar arasında bulunurdu,<br />

fakat kalbi ile hep Allahü teâlâyı hatırlar, hakîkî sâhibinden bir ân dahî gâfil olmazdı. yaptığı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!