22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kıymetli kardeşimin mektûbu geldi. Kalbin selâmeti için yazdıklarınız anlaşıldı. Evet, kalbin<br />

selâmeti, onun mâsivâyı unutmasına bağlıdır. Öyle ki, zorla hatırlatmak isteseler<br />

hatırlayamamalıdır. Allahü teâlâdan başka her şeye, yâni mahlûkların hepsine "Mâsivâ"<br />

denir. Bu hâle "Fenâ-i kalb" denir. Bu yolun birinci basamağı, bu fenâya kavuşmaktır. Bu<br />

fenâ, vilâyet derecelerine kavuşulacağının müjdecisidir. Talebeler, yaradılışlarındaki<br />

uygunluklara göre, çeşitli derecelere yükselirler. Çok yükselmek istemeli, bunun için çok<br />

çalışmalıdır. Çocuklar gibi, yolda önüne çıkan kozalaklara, cam parçalarına bağlanıp<br />

kalmamalıdır. Hadîs-i şerîfte; "Allahü teâlâ, yüksek şeylere kavuşmak isteyenleri sever."<br />

buyruldu. Dünyâ işleri ile çok uğraşmakta, dünyâ işlerine gönül bağlamak korkusu vardır.<br />

Kalbin selâmete kavuşmasına da sakın aldanmayınız! Yine geri dönebilir.<br />

Dünyâ işleri ile elden geldiği kadar az uğraşınız ki, dünyâya gönül bağlamak tehlikesine<br />

düşmeyesiniz! Dünyâya düşkün olmak felâketinden Allahü teâlâya sığınırız. Dünyâya gönül<br />

bağlamayan fakir bir çöpçü, gönlünü dünyâya kaptıran koltukdaki zenginden kat kat daha<br />

kıymetlidir. Birkaç günlük hayatta dünyâya gönül vermemek, hiçbir şeye düşkün olmamak<br />

için çok uğraşınız! Dünyâya düşkün olmaktan ve dünyâya düşkün olanlardan, aslandan<br />

kaçmaktan daha çok kaçmalıdır. (1. cild, 116. mektup)<br />

ONDAN ÖZÜR DİLE!..<br />

Abdülvâhid-i Lâhorî ibâdet zevki ile ilgili bir hâtırasını şöyle anlatır:<br />

Ticâret için Buhârâ'ya gitmiştim. Oranın câmilerinden birinde yatsı namazından sonra nâfile<br />

namazla meşgûl oldum. Câmi hizmetlilerinden birisi bana; "Kendi evine git, nâfile namazları<br />

evinde kıl. Kapıyı kapayacağım." dedi. Fakat söylerken sertçe söylemişti. Bu hizmetçi o gece<br />

evliyânın şâhı Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâeddîn-i Buhârî hazretlerini rüyâda görmüş.<br />

Benim için; "O derviş, bizim Hindistan'ın beldelerinden bir beldedendir. Onun kıymetini bil,<br />

ondan özür dile." buyurmuş. Bunun üzerine geldi, özürler dileyip affedilmesi için ricâ etti.<br />

1) Berekât-ı Ahmedî; s.388<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.15, s.149<br />

ABDÜLVÂHİD BİN MUHAMMED;<br />

Kerâmetler sâhibi hikmetli sözler söyleyen, güzel ve tesirli vâz ve nasîhatlarıyla meşhûr<br />

evliyâ bir zât. Ayrıca Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerinden olup, tefsîr, hadîs ve usûl-i fıkıh<br />

ilimlerinde meşhûr âlimdir. İsmi, Abdülvâhid bin Muhammed bin Ali bin Ahmed eş-Şîrâzî<br />

el-Makdisî ed-Dımeşkî el-Ensârî es-Sa'dî el-Abbâdî el-Hazrecî'dir. Künyesi ise<br />

Ebü'l-Ferec'dir. Irâkî ve Makdisî lakablarıyla tanınır. Harran'da doğmuş olup, doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1093 (H.486) senesinde Şam'da vefât etti. Bâb-üs-Sagîr mezarlığına<br />

defnedildi. Kabri meşhûr olup, ziyâret edilmektedir.<br />

İlim öğrenmek için çok gayret gösterdi. Tahsil maksadıyla uzun seyahatler yaptı. Bağdat'ta<br />

zamanının en büyük âlimlerinden Kâdı Ebû Ya'lâ'dan, Hanbelî fıkhının ince bilgilerini<br />

öğrenmiş ve büyük fıkıh âlimi olmuştur. Ebû Ya'lâ'nın derslerinde, fıkıh ilmi ile ilgili<br />

devamlı notlar alıp, kitap hâline getirmiş ve onun yazmış olduğu kitapları genişletmiştir.<br />

Bağdat'tan Şam'a gitti, orada Ebü'l-Hasan Simsar'dan Ebû Osman Sâbûnî'den hadîs-i şerîf<br />

dinledi, hadîs ilmini öğrendi. Diğer âlimlerden de ilim öğrendi. Kudüs'te bir müddet ikâmet<br />

etti. Ehl-i sünnet îtikâdını ve Peygamber efendimizden nakledilen din bilgilerini bildiren dört<br />

hak mezhebden biri olan Hanbelî mezhebini yaydı. Sonra Şam'a geldi. Kendine muhalif ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!