22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu dünyâya neler geldi, ben diyenler göçüp gitti,<br />

Bilmeli, bu fâni mülkü, yarattı Hak zevâl üzre.<br />

Kaçarsan arkandan gelir, kovalarsan yetişemezsin,<br />

Ki, dünyâ gölgeye benzer, denildi bu misâl üzre.<br />

Akıllı olan bir kişi, gönül vermez bu dünyâya,<br />

Düşkün olmaz ondan yana, bilir onu kemâl üzre.<br />

Bir kalb dünyâya bağlansa, ibâdet zevkini duymaz,<br />

Onunçün Zâtî bu şi'ri getirdi hasbihâl üzre.<br />

Zamânın kıymetini bilmek husûsunda buyurdu ki:<br />

Geçirme ömrünü mümin, sakın ki, kîl ü kâl üzre!<br />

Sözün mânâsını anla, ne yürürsün hayâl üzre?<br />

Keşan'da bulunduğu sırada vefât etti. Orada defnedildi.<br />

Şeyh Süleymân Zâtî'nin yazmış olduğu şiirleri, tasavvufî olup, çok güzeldir. İsmâil Hakkı<br />

hazretlerinin mübârek rûhâniyetlerinden istifâde ettiği, şiirlerinde açıkça görülür. Süleymân<br />

Zâtî'nin bir Dîvân'ı ile Sevânih-un-Nevâdir fî Mârifeti Anâsır isimli bir eseri vardır.<br />

Ayrıca hocası İsmâil Hakkı hazretlerinin;<br />

Bir elif bul mekteb-i irfânda o bâ'yı sor<br />

Kad hamîde eyleyip yâ gibi ondan bâ'yı sor<br />

matlalı kasîdesini de mufassal bir sûrette şerh etmiştir. Şâhidî'nin Gülşen-i Vahdet adlı<br />

manzûmesini şerhe başladıysa da tamamlamaya ömrü vefâ etmedi.<br />

1) Sefînet-ül-Evliyâ; c.3, s.59<br />

2) Kâmûs-ul-A'lâm; c.3, s.2224<br />

3) Sicilli Osmânî; c.2, s.342<br />

4) OsmanlıMüellifleri; c.1, s.72<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.17, s.234<br />

SÜMBÜL BABA<br />

Selçuklu veziri Muinüddîn Pervâne'nin kızı Safiyeddin'e bağışlanmış bir köle olduğu rivâyet<br />

edilir. 13. yüzyılda Tokat'ta yaşamış olup, Hacı Bektâş-ı Velî hazretlerinin halîfesi olduğu<br />

bilinmektedir. Tokat'ta bulunan zâviyesini 1292 yılında kendisi yaptırmış olup, kabri de<br />

zaviyesinin içindedir.<br />

SÜNBÜL SİNÂN EFENDİ;<br />

İstanbul’un büyük velîlerinden. İsmi Yûsuf bin Ali’dir. Dedesine Kaya Bey derlerdi. Lakabı<br />

Sinânüddîn ve Zeynüddîn’dir. Sünbül Sinân diye şöhret buldu. Zamânının büyüklerinden<br />

oldu.<br />

Merzifon’da 1452 (H.856) yılında doğan Sünbül Sinân, bülûğ çağına kadar Isparta’nın Borlu<br />

kasabasında ilim tahsîl etti. Oradan İstanbul’a geldi. Fâtih Sultan Mehmed Hân ve Sultan<br />

İkinci Bâyezîd Hân devrinin meşhûr âlim ve velîlerinden olan Efdalzâde Hamîdüddîn<br />

Efendiden ders aldı. Ayrıca Çelebi Halîfe ismi ile şöhret bulan Muhammed Cemâleddîn<br />

Efendinin de derslerine katılmak istedi. Sultan İkinci Bâyezîd Hânın da hocası olan Çelebi<br />

Halîfe, o sırada Vezîr-i âzam Koca Mustafa Paşa’nın Yedikule’de yaptırdığı dergâhın<br />

hocalığını yapıyordu. Sünbül Sinân, Çelebi Halîfe’nin huzûruna gelip talebesi olmak<br />

istediğini bildirdi. Çelebi Halîfe kabûl buyurunca, ondan ilim öğrenmeye feyz ve<br />

teveccühlerine kavuşarak kemâle gelip olgunlaşmaya başladı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!