22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Lâhorî nisbet edildi. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Evliyânın gözbebeği İmâm-ı<br />

Rabbânî hazretlerinin talebelerinin önde gelenlerindendir.<br />

Abdülvâhid-i Lâhorî önceleri İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hocası Muhammed Bâkî-billah<br />

hazretlerinin talebesi idi. Bâkî-billah hazretleri onun terbiye ve yetişmesini İmâm-ı Rabbânî<br />

hazretlerine havâle ettiler. Abdülvâhid Lâhorî bundan sonra İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin<br />

sohbetlerinde yetişip olgunlaştı.<br />

Çok ibâdet ederdi. Bir gün, ibâdetten aldığı zevk ve neşe sebebiyle ders arkadaşı Muhammed<br />

Hâşim-i Kişmî'ye; "Cennet'te namaz var mıdır?" diye sordu. "Yoktur. Çünkü orası, dünyâda<br />

yapılan amellerin karşılıklarının verildiği yer olup, amel yeri değildir." cevâbını alınca bir âh<br />

çekti, ağladı ve; "Yazıklar olsun namaz kılmayana. Allahü teâlâya kul olup da namaz<br />

kılmadan nasıl yaşanır?.." dedi.<br />

Abdülvâhid-i Lâhorî bir gün hocası İmâm-ı Rabbânî hazretlerine bir mektup gönderdi.<br />

Mektubunda; "Arasıra secdede öyle hâller oluyor ki, başımı secdeden kaldırmak<br />

istemiyorum." diye yazmıştı.<br />

Abdülvâhid-i Lâhorî hocası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hikmetli söz ve hâllerini<br />

öğrenmeye can atar, öğrendiklerini naklederdi. Kendisi anlatır:<br />

Hocam İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, Lahor'a teşrif ettiği günler idi. Huzurlarına sebze<br />

satıcılığı yapan yaşlı bir kimse gelip, ziyaret etti. Hocam o ihtiyâra, çok iltifâtta bulunup<br />

yakınlık gösterdi. Bunu gören bizler hayretler içinde kaldık. Hocamın sevdiklerinden biri,<br />

yalnız oldukları bir gün; "Efendim! Hâli belli olmayan o ihtiyâra bu kadar tevâzu<br />

göstermenizin hikmeti neydi?" diye sormuş. Hocam da; "O kimse ebdâl ismi verilen<br />

evliyâdandı." buyurmuşlar.<br />

Abdülvâhid-i Lâhorî, hocası İmâm-ı Rabbânî hazretleriyle zaman zaman mektuplaşırlardı.<br />

Hocasının kendisine yazdığı mektuplardaki nasîhatlerinden bâzıları şöyledir:<br />

"Allahü teâlâya hamd olsun!O'nun sevgili Peygamberine bizden duâlar ve selâmlar olsun. Bir<br />

kul, ibâdet ederken, bu ibâdette bulunan her güzelliği ve iyiliği Allahü teâlâdan bilmelidir!<br />

Çünkü, O'nun güzel terbiye etmesinden ve ihsânındandır. İbâdette kusur ve aşağılık<br />

bulunursa, bunların hepsi kuldan gelmektedir. Kulun özünde bulunan kötülükten hâsıl<br />

olmaktadır. Hiçbir kusuru, aşağılığı Hak teâlâdan bilmemelidir. O makamda, yalnız iyilik,<br />

güzellik ve kemâl vardır. Bunun gibi bu âlemde bulunan her güzellik ve üstünlük Allahü<br />

teâlâdandır. Her kötülük ve aşağılık da, mahlûklardandır. Çünkü, mahlûkların aslı, özü<br />

ademdir. Adem de, her kötülüğün ve aşağılığın başlangıcıdır. (Adem yokluk demektir.)<br />

"Sübhânallahi ve bi-hamdihi" güzel kelimesi, bu iki şeyi açıkça bildirmektedir. Hak teâlânın<br />

tenzîhini ve takdîsini, yâni O'na yakışmayan aşağılıklardan ve kötülüklerden uzak olduğunu<br />

çok güzel bildirmektedir.<br />

Bu güzel kelime, şükür yapmayı, hamd etmekle bildirmektedir. Çünkü hamd, her şükrün<br />

başıdır. Hak teâlânın güzel sıfatlarına, işleri ile bütün nîmetlerine ve büyük ihsânlarına hamd<br />

kelimesi ile şükretmektedir. Bunun içindir ki, hadîs-i şerîfte; "Bir kimse, bu güzel kelimeyi<br />

gündüz veya gece, yüz kerre söylerse, o gün veya o gece, hiç kimse onun kadar sevâb<br />

kazanamaz. Ancak onun gibi söyleyen kazanır." buyruldu. Başkalarının ibâdeti, onunla nasıl<br />

bir olabilir ki, o kimse, bu güzel kelimenin son parçası ile, bütün iyiliklerin ve ibâdetlerin<br />

şükrünü yapmış olmaktadır. Bu güzel kelimenin baş tarafı ise, ayrıca Hak teâlâyı<br />

kötülüklerden ve aşağılıklardan tenzîh ve takdîs etmektedir. O hâlde, bu güzel kelimeyi her<br />

gün ve her gece yüz kerre okumalıyız! İnsanları iyi işleri yapmaya ancak Allahü teâlâ<br />

kavuşturur. (1. cild, 307. mektup)<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Abdülvâhid-i Lâhorî'ye yazdığı başka bir mektuptaki<br />

nasîhatleri de şöyledir:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!