22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ben daha henüz birşey söylemeden; "Ben gaybi bilmem. Ben gaybi bilmem. Ama bana<br />

ihtiyâcını söyleyebilirsin." dedi. Ben, onun benim hâlimi kerâmet olarak anlayıp, böyle<br />

söylediğini anladım. İhtiyâcımı bildirdim. O ihtiyâcım, onun vesîlesiyle halloldu."<br />

Ebû Müslim Sumâdî'nin büyüklüğünü tanıyan ve onu seven Muhammed bin Arab isminde bir<br />

zât, doğu beldelerinden koyun almak üzere yanında birkaç çoban ile gidiyordu. Çeşitli<br />

yerlerden koyunlar alıp yolda giderken, bir yerde gecelediler. Şiddetli fırtınanın estiği çok<br />

yağmurlu bir gece idi. Geceleyin koyunlar ürküp dağıldılar. İbn-i Arab ve yanında bulunan<br />

çobanlar, koyunları toparlamaktan âciz kaldılar. O esnâda İbn-i Arab, Ebû Müslim<br />

Muhammed Sumâdî hazretlerinden imdâd isteyip; "Ey Ebû Müslim! Yardımına muhtâcım!"<br />

diye yalvardı. O sırada, civardaki nâhiyelere kadar dağılmış olan koyunları toparlayan bir ses<br />

duyuldu. O ses, koyunların hepsinin bir araya tam olarak toplanmasına kadar devâm etti.<br />

Allahü teâlânın izni ile ve Muhammed Sumâdî'nin kerâmeti bereketi ile koyunlarını<br />

toparlamaya muvaffak olan İbn-i Arab, Allahü teâlâya çok şükretti. Sumâdî'ye olan<br />

muhabbeti de böylece daha da artmış oldu.<br />

İbn-i Arab'ın hanımı da, Muhammed Sumâdî'nin büyüklüğüne inanan veliyye ve sâliha bir<br />

hanım idi. Âile olarak da tanışırlar, birbirlerine gelip giderlerdi. İbn-i Arab'ın yolculukta<br />

koyunlarını toparlamaktan âciz kaldığı şiddetli yağmur ve fırtınalı geceden sonraki akşam, o<br />

da Sumâdî'nin evine gitmişti. Sumâdî o hanıma kapı aralığından; "Sana birşey söyleyeceğim.<br />

Ama ben ölmedikçe hiç kimseye anlatmıyacaksın" dedi. O da kabûl edince, şöyle anlattı:<br />

"Senin zevcen (İbn-i Arab) dün gece şiddetli bir gece geçirdi. Bir ara topladığı koyunlar<br />

ürküp, her tarafa dağıldılar. Zevcin ve yanında bulunan çobanlar, koyunları bir araya<br />

getirmekten âciz kaldılar. Bu esnâda zevcin, bana nidâ ederek yardım istedi. Ben de ufak bir<br />

çakıl taşı alıp, o tarafa doğru attım. Bundan sonra koyunların hepsi bir araya toplandı. Bir<br />

zarar görmemiş olarak yakında sâlimen sana gelecek, hiç merak etme."<br />

Dervişlerden bir zât anlatır: "Bir zaman iş içinŞam'danKâhire'ye gidecektim. Yola çıkacağım<br />

zaman, Muhammed Sumâdî, Muhammed Bekrî'ye vermem için bana bir mektup verdi.<br />

Kâhire'ye ulaştığımda, Muhammed Bekrî'nin yanına vardım. Huzûruna girip, Muhammed<br />

Sumâdî'nin yanından geldiğimi söyledim. Onun ismini duyunca, derhâl ayağa kalkıp, büyük<br />

bir hürmetle MuhammedSumâdî'ye olan muhabbetini, edebini bildirdi.Mektubu verdiğimde,<br />

yine edeb ve hürmet ile alıp, mektubu öpüp, yüzüne gözüne sürdü. Muhammed Sumâdî'yi<br />

çok övdü ve ondan; "Kardeşimiz, efendimiz" diye bahsetti. Muhammed Bekrî'nin bu<br />

davranışından, Muhammed Sumâdî'nin büyüklüğünü daha iyi anlamaya başladım."<br />

Muhammed Sumâdî Anadolu'ya geldiğinde, zamânın sultânı olan Kânûnî SultanSüleymân<br />

Hân ile görüştü. Kânûnî, onun ilim ve evliyâlık yolundaki derecesini, yüksekliğini pek iyi<br />

anlayıp, Şam'a bağlı köylerden birinin gelirini ona ihsân etti. Ayrıca her sene ona seksen<br />

çuval buğday verilmesini, kırk çuvalının; zâviyede bulunan fakirler ve ziyâretçiler için, kalan<br />

kırk çuvalın da Muhammed Sumâdî'nin çocuklarına ve neslinden gelenlere verilmesini,<br />

onların ihtiyaçları için kullanılmasını istedi.<br />

Muhammed Sumâdî'nin çok kerâmetleri görülmüştür. Kur'ân-ı kerîmden şifâ âyetlerini<br />

yazarak, rahatsızlığı olanlara verirdi. İnsanlar onunla bereketlenmek, mübârek eliyle yazdığı<br />

şifâ âyetlerinden biiznillah şifâ bulmak için, yazdığı âyet-i kerîmeleri yanlarında taşırlar ve<br />

hastalıklarından şifâ bulurlardı.<br />

Muhammed Sumâdî 1586 (H.984) senesinde, bir Cumâ gecesi Şam'da vefât etti. Meşhûr<br />

EmeviyyeCâmiinde cenâze namazı kılınıp, zâviyesinin avlusuna defnolundu.Cenâze<br />

namazında; âlimlerden, devlet erkânından ve diğer insanlardan çok kalabalık bir cemâat hazır<br />

bulundu. İnsanlar onun vefâtına çok üzüldüler. Vefâtına; "Şan, şeref, yükseklik, asâlet sâhibi<br />

ve bu yüksek vasıflarıyla, çok övülmüş olan, kendisinden ümîdli olduğumuz, şefâatine<br />

kavuşmayı arzuladığımız kutup, büyük âlim vefât etti." mânâsına gelen!

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!