22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Keykûbâd ziyâretine gelip; "Efendim! İnşâallah tez zamanda sıhhate kavuşur da devletimizin<br />

başına geçip tahta oturursunuz. O zaman zât-ı âlinizin hizmetiyle şereflenip, her ne murâd<br />

ederseniz, bütün gücümüzle size yardımcı olmaya çalışırız. Böylece Rabbimizin ihsân<br />

edeceği nice ikrâmlara ve gizli sırların keşfine nâil oluruz inşâallah." deyince,<br />

Sultân-ül-ulemâ; "Biz artık bu hastalık sebebiyle bu fânî dünyâdan hakîkî âleme göç ederiz.<br />

Fakat arkamızdan kısa zaman sonra, siz de bize kavuşursunuz. İşte orada sizinle berâber<br />

oluruz." dedi. Bundan sonra helâlleştiler. Bundan üç gün sonra bir Cuma günü, öğleye doğru<br />

Kelime-i şehâdet getirerek çok sevdiği hakîkî âleme kavuştu.<br />

Muhammed Behâeddîn Veled hazretlerinin vefâtından sonra, Alâeddîn-i Keykûbâd günlerce<br />

ata binmedi, sarayında tahtına oturmadı. Kuru hasır üzerine oturarak tâziye için gelenleri<br />

karşıladı. Câmilerde pekçok Kur'ân-ı kerîm hatimleri yaptırıp, öksüz ve fakirleri doyurdu,<br />

üstlerini giydirdi. Hepsinden meydana gelen sevâbı, hocası Sultân-ül-ulemâ hazretlerine<br />

gönderdi.<br />

Sultân-ül-ulemâ'nın ileri gelen talebelerinden Seyyid Burhâneddîn anlatır: "Rüyâmda hocam<br />

Sultân-ül-ulemâ'nın türbesinden yeşil bir nur yükselmeye başladı. Genişledi, genişledi,<br />

bulunduğum yere kadar geldi. O nûrun önüne bir engel çıkmadan bütün Konya'yı kuşattı. Bu<br />

hâdise karşısında bayılıp düştüm. Sabahleyin rüyâyı tâbir ettirdim. Sultân-ül-ulemâ'nın<br />

neslinden çok muhterem kimselerin meydana geleceğini müjdelediler."<br />

Behâeddîn Veled'in çok sevdiği talebelerinden biri anlattı: Rüyâmda, Sultân-ül-ulemâ'nın<br />

mübârek başını, Arş'a kadar yükselmiş gördüm. Ona; "Efendim! Hâliniz nasıldır?" dedim;<br />

"Oğlum Celâleddîn-i Rûmî'nin ilim ve amel nûruyla bu derece yükseklere ulaştım. Oğlumun<br />

mertebesine, bütün velîler ve melekler gıbta ediyorlar. Ondan çok memnunum." dedi.<br />

KİMİNLE EVLENMESİ MÜNÂSİPTİR<br />

Behâeddîn Veled'in annesi ile babasının evlenmeleri şöyle olmuştur: SultanAlâeddîn bir gün vezîrine,<br />

kızının evlenme çağına geldiğini, bu sebeble kiminle evlenmesinin münâsib olduğunu sordu. Vezîr de<br />

tereddüd etmeden; "Sultânım! Kerîmenizi, ilim ve irfan sâhibi bir kimseye vermelisiniz." deyince,<br />

sultan tekrâr; "Bu kimse sizce kimdir?" diye sordu. Vezîr; "Âlimler arasında kızınıza en lâyık olan<br />

Hüseyin Hatîbî'dir." dedi. Sultânın gönlünden geçen kimse de bu olduğu için, vezîrinin bu cevâbına<br />

memnun oldu. O gece rüyâsında Peygamber efendimizi gördü. Ona Peygamberimiz buyurdular ki;<br />

"Ey Alâeddîn! Kerîmenizi Hüseyin Hatîbî'ye nikâh ediniz. Onu kendinize dâmâd ediniz." Bu rüyâ<br />

üzerine, kızı Emetullah Hâtunu, Hüseyin Hatîbî ile evlendirdi. Bu evlilikten, Muhammed Behâeddîn<br />

isminde bir evlâtları oldu.<br />

HEPSİ DOĞRUDUR<br />

Alâeddîn Keykûbâd, bir gün Sultân-ül-ulemâ Muhammed Behâeddîn Veled hazretlerinin bütün halka<br />

vâz ve nasîhat vermesini ricâ etti.Kaniî denilen yerde bir kürsî kuruldu. Bu yerin etrâfında mezarlık<br />

bulunmaktaydı. İnsanlar kürsînin etrâfında toplandılar. Kârîler (Kur'ân-ı kerîmi ezberliyenler) Yâsîn-i<br />

şerîfi okuduktan sonra, Sultân-ül-ulemâ hazretleri bu sûreyi tefsîr etmeye başladı. Kıyâmetin<br />

kopmasını, kabirden kalkmayı, mahşer meydanına toplanmayı, güneşin bir mızrak boyu yaklaşmasını,<br />

insanların grup grup ayrılmasını, defterlerin uçarak ele gelmesini, mîzân terâzisini, sırat köprüsünü,<br />

cezâ ve mükafâtı uzun uzun anlattı. Bunları inkâr edenlerin Cehennem'e, kabûl edip de, Ehl-i sünnet<br />

îtikâdına uygun inanıp amel edenlerin, Cennet'e gideceğini bildirdi. Öyle anlattı ki, orada bulunanlar<br />

içinde ağlamadık kimse kalmadı. O kabristanda yatan bâzı kimseler, Allahü teâlânın emriyle kefenleri<br />

boynunda olduğu hâlde kabirlerinden çıktılar ve; "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne<br />

Muhammeden abdühû ve resûlühü" dedikten sonra; "Ey Allahın velî kulu! Senin bu anlattıklarının<br />

hepsi doğrudur. Biz bu hâlleri burada yaşıyoruz, hepimiz şâhidiz." dediler ve tekrar mezarlarına<br />

girdiler. Duâ edilirken de, her kabirden iki el çıkmış olduğu hâlde âmîn sesleri duyuldu. Bu olanları,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!