22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dedi: "Ben 83 sene yaşarım. Çünkü bu şiir, Kusayr bin Azze'nindir. Onunla benim aramda<br />

aynı asırda yaşama bakımından ortak bir yönümüz yoktur. Ben Ehl-i sünnet ve cemâat îtikâdı<br />

üzereyim, o ise bozuk îtikâddadır. Ben şâir değilim, o şâirdir. Kabîlelerimiz de farklıdır.<br />

Ancak tek bir ortak yönümüz var. O da, ömürlerimizin aynı olmasıdır". Netice İbn-i<br />

Abdüsselâm'ın dediği gibi oldu ve 83 yaşında vefât etti.<br />

Sultan Eşref'in çevresinde Kur'ân-ı kerîmin mahlûk olduğunu söyleyen îtikâdları bozuk<br />

kimseler vardı. Sultan, küçüklüğünden beri böyle kimselerin arasında yetişmişti. Bozuk<br />

îtikâdlı bu kimseler, ona da dil uzatırlardı. Bunlar, SultanEşref'in zihninde, kendilerinin<br />

Selef-i sâlihînin yolunda bulunduklarını, îtikâdlarının Ahmed bin Hanbel'in ve Eshâb-ı<br />

kirâmın îtikâdının aynısı olduğu fikrini yerleştirmişlerdi. Bunlar, Sultan Eşref'in İzzeddîn bin<br />

Abdüsselâm'a meylettiğini görünce, onlar da ona meyleder görünüp şöyle demeye başladılar:<br />

"İzzeddîn bin Abdüsselâm, Eş'arî îtikâdındandır. Fakat bu îtikâda aykırı işler yapar." Bunları<br />

duyan Sultan Eşref, onlara; "İzzeddîn bin Abdüsselâm'ın böyle işler yapmayacağını,<br />

kendilerinin onun hakkında teassub sâhibi olduklarını söyledi.Bunun üzerine onlar, kelâm ile<br />

alâkalı bâzı suâlleri yazıp, İzzeddîn bin Abdüsselâm'a gönderdiler ve cevaplarını istediler.<br />

Bununla niyetleri, İzzeddîn bin Abdüsselâm'ın gerçek akîdesinin ne olduğunu Sultan Eşref'e<br />

tanıtmak, böylece, îtikâdının kendi dedikleri gibi olduğunu ortaya koymak sûretiyle sultânın<br />

gözünden düşürmek idi. Suâller İzzeddîn bin Abdüsselâm'a ulaşınca; "Bunlar, beni imtihân<br />

etmek için yazılmış, bu meseleler hakkında ne dediğimi öğrenmek istiyorlar. Fakat vallahi<br />

hak ne ise onu yazacağım." dedi ve meşhûr akîdesini kaleme aldı.İzzeddîn binAbdüsselâm'ın<br />

bu akâid yazısı şöyledir:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun ki, O, İzzet, Celâl, Kudret, Kemâl, İnâm ve İfdâl sâhibidir. O<br />

birdir, Samed'dir (Her yaratığın muhtaç bulunduğu eksiksiz bir mâbûddur). Doğmamış ve<br />

doğurulmamıştır. O'nun benzeri yoktur. Cisim ve sınırlı değildir. Hiçbir şeye benzemez.<br />

Hiçbir şey de O'na benzemez. Mahlûkâtı ve amellerini O yaratır. Mahlûkların rızıklarını ve<br />

ecellerini O takdîr etmiştir. O'ndan gelen her nîmet, O'nun fadl ve ihsânıdır. O'nun verdiği<br />

her cezâ da, adâletidir. Allahü teâlâ, bid'at ehlinin söyledikleri hâllerden berîdir. Arş, Allahü<br />

teâlâyı taşımaz. Bilakis Arş da, Hamele-i Arş da (Arş'ı taşıyan melekler de) O'nun kudretinin<br />

lütfu ve ihsânı ile taşınırlar. Allahü teâlânın ilmi herşeyi kuşatmıştır. O'nun ilminin hâricinde<br />

hiçbir şey yoktur. Hatırlarda ve gönüllerde bulunan düşünceleri, zihin faâliyetlerini bilir. O<br />

hayy'dır. İrâde edicidir. Semî, işitici, Basîr, görücü, Alîm, Kâdir'dir, kudret sâhibidir. Harf ve<br />

ses olmadan, ezelî ve kadîm kelâmı ile konuşucudur. Kur'ân-ı kerîm yazılarına çok hürmet<br />

etmek lâzımdır. Çünkü bunlar, Allahü teâlânın kelâmına delâlet etmektedir. NitekimAllahü<br />

teâlânın isimlerine hürmet edilmesi de, bu isimler, O'nun zâtına delâlet ettiği içindir. Aynı<br />

şekilde, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayı temin eden, Allahü teâlâyı hatırlatan<br />

kimse ve şeylerin büyüklüğüne inanmak ve O'na hürmeti gözetmek lâzımdır. Bu sebeple de<br />

peygamberlere (aleyhimüsselâm), âbidlere, sâlihlere ve Kâbe-i muazzamaya hürmet etmek<br />

lâzım gelmektedir.<br />

İmâm-ı Eş'arî'nin îtikâdı, Allahü teâlânın Kitabında ve Resûlullah efendimizin sünnet-i<br />

seniyyesinde bildirilen doksan dokuz İsm-i şerîfin delâlet ettiği şeylerdir.<br />

Allahü teâlâ ibâdet edilmeye lâyıktır. O'nun Celâl sıfatı ve vasfedenlerin vasıftan ve<br />

saymaktan âciz kaldığı kemâl sıfatları vardır.<br />

Her şey Allahü teâlâya muhtaçtır. Kur'ân-ı kerîmde Allahü teâlâ meâlen; "Yerde ve gökte<br />

bulunan her şey O'ndan ister." (Rahmân sûresi:29) buyuruyor. Bütün mahlûklar, Allahü<br />

teâlânın kudretindedir. Allahü teâlâ, Zümer sûresinin altmış yedinci âyet-i kerîmesinde<br />

meâlen; "O kâfirler, Allahü teâlâyı gerektiği gibi takdîr edemediler (büyüklüğünü<br />

anlıyamadılar). Hâlbuki kıyâmet günü, yer küresi tamâmen O'nun tasarrufundadır.<br />

Gökler de O'nun yed-i kudretinde dürülmüşlerdir. Allah, onların ortak koştuklarından<br />

münezzehtir ve çok yücedir." buyuruyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!