22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gelip; "Elhamdülillah! Nice kimseler vardır ki, şu anda gaflet uykusundadır. Onlar ne ibâdet<br />

eder, ne Allahü teâlânın emirlerine uyar, ne de haramlardan sakınırlar. Biz ise çok şükür<br />

gücümüz yettiği kadar ibâdet yapıyoruz." deyiverdi. Sonra kalkıp bir müddet gezindi. Birden<br />

kulağına Allahü teâlâyı zikreden sesler geldi.Etrâfı dinledi.Bu sesler çok hoşuna gitti. Hemen<br />

sesin geldiği tarafa yöneldi. Gördü ki, bir adam baş aşağıya durmuş diliyle Allahü teâlâyı<br />

anıyor, zikrediyor. Onun yanına yaklaştı, selâm verdi ve böyle durmaktaki maksadını sordu.<br />

O kimse; "Vücûdum bir zaman kıyam üzere ayakta idi. Lâkin ona alıştı. Sonra rükû üzere<br />

kaldım, ona da alıştı. Bir zaman da secdede kaldım. Onun da lezzetini alamaz oldum. Şimdi<br />

ben ibâdet ediciler ve hamdedenler zümresine katılmak için bu şekilde zikir ve hamdetmeyi<br />

bedenime lâyık gördüm. Ben yatsı namazını kıldıktan sonra buraya gelir, bu hâlimle Rabbimi<br />

zikrederim." buyurdu. Ömer Halvetî bunları işitince, kendini beğenme hâlini hatırlayıp, tövbe<br />

etti ve; "Allahü teâlânın zikreden nice sâlih kulları varmış." diyerek pişmanlık içinde<br />

hocasının dergâhına döndü. Hâlini hocasına anlatmak istedi. O sırada hocası talebelere vâz<br />

etmeye başlamıştı. Bu durumu kendisi şöyle anlatır:<br />

"Hocam bir müddet vâzla meşgûl oldu. Benim hâlimi anlamış olacak ki: "Bâzı insanlar vardır<br />

ki, hemen kendisinin yetiştiğini ve çok ibâdet ettiğini söyler. Bir-iki rekat namaz kılmakla<br />

öğünür, mânevî dereceler ümîd ederler. Halbuki öyle Hak âşıkları vardır ki, onlar akşamdan<br />

sabaha başı üzere durup Rabbini tahmîd (Elhamdülillah), tekbir (Allahü ekber) ve temcîd (Lâ<br />

havle velâ kuvvete illâ billah) ederler." buyurdu." Sonra Ömer Halvetî, hocasının yardımı ile<br />

dağlarda bu hâl ile hallenip, Allahü teâlâyı zikreder oldu.<br />

1) Lemezât, Üniversite Kütüphânesi, No: 1894, v.128<br />

2) Tıbyân-ül-Vesâil<br />

SİVÂSÎ ABDÜLMECÎD EFENDİ;<br />

Osmanlı âlim ve velîlerinden. Halvetiyye yolunun Şemsiyye kolu kurucusu Şemseddîn Sivâsî<br />

(Kara Şems) hazretlerinin kardeşi Şeyh Muharrem Efendinin oğludur. İsmi Abdülmecîd,<br />

künyesi Ebü'l-Hayr, lakabı Mecdüddîn'dir. Şiirlerinde Şeyhî mahlasını kullanmıştır. Sivâsî<br />

nisbesiyle meşhûr olmuştur. 1563 (H.971) senesinde Tokat'ın Zile ilçesinde doğdu. 1639<br />

(H.1049) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri Eyüb Nişancası'ndaki evinin bahçesindedir.<br />

İsmi Abdülmecîd Şirvânî hazretlerinin ismine hürmeten konulmuş olan Abdülmecîd Efendi,<br />

küçük yaşından îtibâren babasından ilim öğrendi. Yedi yaşına geldiği zaman Kur'ân-ı kerîmi<br />

ezberledi. AmcasıŞemseddîn Efendiden (Kara Şems) zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsîl etti. Arabî<br />

ilimler, fıkıh, tefsîr ve hadîs ilimlerinde yüksek derece sâhibi oldu. Keşşâf Tefsîri'ni<br />

okutması husûsunda amcasından icâzet aldı.<br />

Uzun müddet amcasıŞemseddîn Sivâsî'nin sohbetinde kalıp feyz aldı. Tasavvufî hakîkatlere<br />

kavuşup yüksek mânevî derecelere ulaştı. Otuz yaşına geldiğinde amcası Şemseddîn Efendi<br />

ona; "Doğru yolu göstermek sana geç vâki olur, ama gâyet güzel olur. Sen diğer akranlarını<br />

geçip hepsinden yüksek olursun." buyurarak, Merzifon ve çevresi ahâlisineAllahü teâlânın<br />

dînini ve sevgili Peygamberimizin güzel ahlâkını anlatmakla vazifelendirdi. SonraŞemseddîn<br />

Sivâsî hazretleriyle beraber Eğri seferine gidip, orada vefât eden Pîrîzâde Velî Efendinin<br />

yerine, Zile'dekiHalvetî Dergâhında vazifelendirildi. Burada insanlara doğru yolu ve güzel<br />

ahlâkı anlatmakla ve talebe yetiştirmekle meşgûl oldu.<br />

1604 senesinde Sivas'daki Şemsiyye Dergâhı şeyhi ve Kara Şems'in dâmâdı Receb Efendi<br />

vefât edince, onun vazifesini yürüttü. İlim ve irfândaki şöhretini duyan Sultan Üçüncü<br />

Mehmed Han tarafından İstanbul'a dâvet edildi. Üçüncü Mehmed Han, Abdülmecîd Efendiyi<br />

İstanbul'a dâvet ederken, kendi el yazılarıyla şu mektubu yazmışlardı:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!