22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tarafta duyuldu. Çevresi sevenleri ile doldu. Katı kalpleri, sohbetinde, Allahü teâlânın ihsan<br />

ettiği tesirli sözleri ile mum gibi etti. Talebelerini kısa zamanda evliyâlık derecelerine<br />

ulaştırırdı. Bu sebeple sohbetlerine koşanların çokluğundan Tokat sanki bir evliyâ dergâhı<br />

olmuştu.<br />

Gaflet ehlinden birisi bir gün insanlık îcâbı Abdülmecîd Şirvânî hazretlerine muhalefet<br />

ederek kalbini kırdı. Sonra da yakınlarını ziyâret maksadıyla Tokat dışına çıktı. Bu arada<br />

kendini yokladı kalbinde ilâhî feyz ve bereketlerden hiçbir şey kalmadığını anladı.<br />

O gece rüyâsında tamâmen som altın dolu bir hazîneye rastladı. Hazînenin bulunduğu yere<br />

girdi. O sırada birisi; "Bu hazîne senin iken, niçin, parasız pulsuz geziyorsun?" dedi. O da;<br />

"Evet öyle, fakat böyle basılmamış altınlarla pazara çıksam, belki bana onlarla bir şey<br />

vermezler. Hatta, sen bunu nereden aldın diye, beni yakalıyabilirler. Bunları, sikkehâneye<br />

götürüp sikke vurdurmam gerekir." dedi. Uyanınca, Sikkehânenin Mevlânâ Abdülmecîd'in<br />

dergâhı olduğunu anladı. Mevlânâ Abdülmecîd'den özür dilemek için yola çıktı. Tokat'a<br />

varınca, doğru bulunduğu mescide gitti. Mevlânâ Abdülmecîd, o sırada talebelerine ders<br />

veriyordu. O şahıs bir köşeye gizlenip, dinlemeye başladı. Bu sırada Mevlânâ Muhammed, o<br />

şahsın bulunduğu yöne doğru dönüp; "Bir hazîne altına sâhip olduğunu kabûl edelim. Mâdem<br />

ki sikkesi yoktur, kendine güveniyorsan, sultânın çarşısına bir götür de gör, başına ne belâlar<br />

gelir bakalım." diyerek, o şahsın rüyâsının tâbirini yaptı. O şahıs hemen kalkıp, Mevlânâ<br />

Abdülmecîd'in ellerini öptü ve af diledi. Mevlânâ Abdülmecîd de onu affetti.<br />

Makam sâhibi birisi, bir yolculuğu sırasında Tokat yolu üzerinde konaklamıştı. Bu sırada<br />

Tokat eşrâfının ileri gelenleri, hoş geldin demek için yanına gittiler. Hoşgeldiniz deyip,<br />

duâlarda bulundular. Teşrif ettiklerinden dolayı memnûniyetlerini belirttiler. Fakat o, kendini<br />

beğenen, gurur ve kibir sâhibi birisiydi. Ziyârete gelenlere hiç iltifatta bulunmadı. Bir müddet<br />

sonra; "Bizi karşılaması lâzım gelenlerin hepsi sizler misiniz?" diye sordu. Onlar da; "Evet<br />

efendim." diye cevap verdiler. Makam sâhibi ısrarla; "Doğru söyleyin, beni ziyâret etmesi<br />

gereken başka kimse kaldı mı?" dedi. Orada bulunanlar; "Hayır efendim! Fakat sâdece takvâ<br />

sâhibi, haramlardan kaçmaya çok dikkat eden ve kerâmet ehli velî bir zât kaldı. O da zâten<br />

dergâhından dışarı çıkmaz." deyince, kibir ve gurur içerisinde çok kızıp; "O nasıl adamdır?<br />

Hemen, birkaç kişi gitsin, zorla da olsa, onu bana getirsinler. Onun hakkından geleyim." diye<br />

emir verdi. Bunun üzerine orada bulunanlar, şöyle dediler:<br />

"Efendim sizden daha önce gelen vezirler ve diğer devlet ileri gelenleri, onun bulunduğu<br />

dergâha varıp, ellerini öptüler, ona çok hürmet ve ikrâmda bulundular. Onun için size de<br />

lâyık olan, onu ziyâret edip ellerini öpmek ve hayır duâlarını almaktır."<br />

Onlardan bu sözleri duyan kibirli ve gururlu şahıs, daha da kızdı. "Yarın dergâhına gidip,<br />

lâzım gelen cezâyı vereyim de görün." dedi ve huzûrunda bulunanları kovdu.<br />

Abdülmecîd Şirvânî hazretlerini sevenler durumu hemen ona bildirdiler. Mevlânâ<br />

Abdülmecîd onlara; "Sizler gam çekmeyin ve üzülmeyin. Bizim onun yanına varmamız,<br />

onun da bize gelmesi imkânsızdır." buyurdu.<br />

Makam sâhibi zât sabah olunca Abdülmecîd Şirvânî hazretlerini cezâlandırmak üzere<br />

harekete geçti. Yanına hizmetçilerini ve adamlarını da alarak dergâha doğru yola çıktı. Henüz<br />

yolu yarılamıştı ki o zamâna kadar sâkin duran atı birden bire huysuzlanarak şaha kalktı ve<br />

sâhibini yere vurdu. O zât "ah!" bile diyemeden can verdi.<br />

Mevlâna Abdülmecîd'i sevenler ve ona bağlı olanlar sevinçle hâdiseyi kendisine<br />

naklettiklerinde; "Benim bir veli kuluma düşmanlık eden, benimle harb etmiş olur."<br />

hadîs-i kudsîsini okudu.<br />

1564 senesinde Tokat'ta şiddetli bir tâûn salgını başladı. Her gün pekçok insan vefât ediyor<br />

gün geçtikçe hastalık daha da yaygınlaşıyordu. Kırk-elli gün süren tâûn salgınında,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!