22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

cihân saâdetine kavuşmaları için çalıştı. Bir gün talebelerine şöyle anlattı: "Sırrî-yi Sekatî<br />

buyurdu ki: "Korku, küfürden başka kalb hastalıklarını giderir. Muhabbet bunu da siler."<br />

Bunun için biz yolumuzda muhabbeti esas aldık. Talebelerinden Abdurrahmân Tâhî;<br />

"Muhabbet ve ihlâstan hangisi üstündür?" diye sorunca; "Bu ikisi yemek ve su gibidir. Yâni<br />

bu ikisi olmadan tasavvuf yolculuğu olmaz." buyurdu.Abdurrahmân Tâhî; "Hangisi asıldır?"<br />

dedi. Ona cevâben; "İhlâs" buyurdu.<br />

Tasavvuf yolcusunun durumuyla ilgili olarak buyurdu ki: "Fıkıhta bir mezhebe uyup amel<br />

edenin ictihâd derecesine varmadıkça, imâmından ayrılıp nasslara uyması doğru olmadığı<br />

gibi, tasavvuf yoluna intisâb eden bir kimsenin de, hocasının ve hocasının halîfelerinin<br />

koyduğu usûl ve edeplerden dışarı çıkması uygun değildir. Bununla meclisinde bulunan ve<br />

ayağını öpmek isteyen bir talebesine mâni olmak istedi. Abdurrahmân Tâhî; "Bu hususta<br />

hadîs-i şerîf vardır. Birisi Resûlullah'tan elini öpmek için izin istedi, müsâde buyurdu.<br />

Ayağını öpmek istedi, müsâde buyurdu.Secde için izin istedi, müsâde etmedi." dedi. Bunun<br />

üzerine Gavs buyurdu ki: "Bu yolun geçmiş büyüklerinin birinden ve kendi hocası Seyyid<br />

Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinden bahs edip; "Bu işe mâni olurlardı. Şöyle ki, Muhammed Pârisâ<br />

hazretleri vefât edince, oğlu babasının ayağını öpmek için eğildiğinde, öptürmemek için<br />

ayağını çekmiştir." buyurdu.<br />

Vefât etmeden önce; "Amel ediniz?" buyurdu. "Amel nedir?" diye sordular. "Amelden<br />

maksâd râbıtadır, yâni mürşidini düşünüp ona bağlanmaktır." buyurdu. Devâm ederek;<br />

"Maksad, İslâmiyet'in bildirdiği yönde istikâmet üzere olmaktır. Bid'atten ve İslâmiyet'e<br />

aykırı olarak yapılan amellerden feyz alınmaz. Tasavvuf, İslâmiyete uymak demektir. Molla<br />

Yûsuf Ali; "Evliyâlık, İslâmiyetin emirlerini yapmakla kazanılır." buyurdu. Fakat kalb<br />

hastalıklarının izâlesi için hocasıyla sohbet de şarttır. İslâmiyete uymadan vilâyete, yâni<br />

velîliğe kavuşulur diyen sapıktır, zındıktır. Namazlardan hemen sonra istigfâr ediniz.<br />

İslâmiyetin bildirdiği hususlara uymayan ve sünneti terk eden mürşid, yol gösterici olamaz."<br />

buyurdu.<br />

HalîfelerindenAbdurrahmân Tâhî'ye vasiyet ederken; "Büyüklerin yolunu değiştirme. Ben<br />

hocamın bana emrettiği gibi değiştirmedim. O da hocasından aldığı gibi hiç değiştirmedi.<br />

Rüyâda hocam Seyyid Tâhâ hazretlerini gördüm, buyurdu ki: "Talebenin hocasına saygılı<br />

olmasının faydası, onun büyüklüğünün ortaya çıkması ve olabilecek edepsizliklerden<br />

kurtulmasıdır."<br />

Seyyid Sıbgatullah hazretleri Bitlis'de bulunduğu sırada bir gün sabah namazından sonra;<br />

"Ölümüm sonbaharın sonuna doğru olacak." Başka bir zaman Abdurrahmân Tâhî'nin de<br />

bulunduğu bir sırada oturduğu odanın boşaltılmasını emir buyurdu ve vasiyetini<br />

yazdıracağını bildirdi. Abdurrahmân Tâhî; "Efendim bu vasiyet de ne oluyor?" dedi. "Bana<br />

ilhâm yoluyla yaşamayı veya ölmeyi tercih etmem istendi. Rûhum âhireti diledi." buyurdu.<br />

Abdurrahmân Tâhî hazretleri; "Efendimiz sizin hayatta olmanız insanların hayrını çoğaltır.<br />

Sadaka veriniz, zîrâ sadaka kaderin hükmünü önler. Kaderin hükmünün kesin olmayıp,<br />

sadaka verip vermemeye bağlı olması muhtemeldir." dedi. Bunun üzerine Sıbgatullah Arvâsî<br />

hazretleri emir verip çokça sadaka dağıttırdı. Fakat ertesi gün sâlihâ bir kadın gelip; "Eyvâh!<br />

Eyvâh! Gavs-ı Âzam şu alçak dünyâdan ayrılıp, Hakk'a kavuşma yolculuğunun eşiğindedir."<br />

dedi. "Bunu nereden biliyorsun?" diye sordular. Kadın; "Gavs bana dedi ki: Daha önce<br />

hastalanınca sadaka veriliyor ve ecel tehir ediliyordu. Halbuki bu sefer ecelim kesindir. Zîrâ<br />

Kazâ-i mübremdir. Ona hiçbir şey engel olamaz, buyurdu." dedi.<br />

Hazret-i Gavs'a halîfesi Abdurrahmân Tâgî, Teşrin-i sânînin (Kasım ayının) dokuzunda;<br />

"Daha önce belirttiğiniz ecelinizin vakti geçti." dedi. "Hayır geçmedi. Çünkü Kânun-ı evvelin<br />

(Aralık ayının) ilk on günü de sonbahardan sayılır." buyurdu. Bir gün; "Cumâ günü, ölüm<br />

için güzel bir gündür. Fakat Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem Pazartesi günü vefât<br />

etmiştir. Şeyhim Seyyid Tâhâ iseCumartesi günü vefât etti." buyurdu. "Cumartesi günü"

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!