22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kerâmetler görünen ve gittiğ iyerlerde câmi, mescid ve medrese yapan bir kişinin âdî bir<br />

sihirbaz olması imkânsızdır. Beni gönderin, inşâallah her şeyi öğrenir, gelirim." dedi.<br />

Eşrefoğlu bunun üzerine izin verdi. Vezir yanına birkaç adam aldı. Birer tulum katran ve bise<br />

yükleyip yola çıktılar. Güyâ buları hediye olarak götürüyorlardı. Hârun Velî'nin bulunduğu<br />

yere gelince, önce Beyşehir'den gelen hemşerileri ile karşılaştılar. Getirdikleri hediyeyi<br />

onlara söyleyince; "Sakın bunları o zâta vermeyin. Böyle hediye mi olur? O sizin<br />

zannettiğiniz gibi değildir. Büyük bir velîdir. Onun ne dünyâya ne de sultanlığa rağbeti<br />

vardır. Zâten sultanlığı terk edip gelmiştir. Hediye diye getirdiğiniz bu şeyleri dökün, onları<br />

götürmeyin." dediler.<br />

Vezir huzûruna çıkarıldığında Hârun Velî ona; "Hani getirdiğin hediyeler nerede/ Onları<br />

buraya getir." dedi. Vezir bu duruma çok şaşırdı. Getirdiği hediyeden hemşerilerinden başka<br />

hiç kimseye bahsetmemişti. Hemen hediyeleri o büyük zâtın huzûruna getirdi. Hârun Velî,<br />

her birinin içine biraz su atınca, biri saf bal, diğeri de yağ oldu. Bu duruma hayret eden vezir,<br />

kendini toparlayıp; "Biz çok hatâlı bir yolda imişiz." diyerek vezirlikten vazgeçip Hârun<br />

Velî'ye talebe oldu. Hârun Velî; "Ey vezir! beyine git benden selâm söyle, yerinde sağ olsun.<br />

Bizim için keder çekmesin. Onun düşündüğü işlerle ilgimiz yok. Biz bütün hizmetimizi Allah<br />

rızâsı için sarf ediyoruz. Geçici şeylere iltifât edecek vaktimiz yok." dedi. Vezir özür beyân<br />

edip geri dönmeyeceğini arzetti. O büyük zât bu isteği kabûl edince, vezir adamlarını<br />

tulumlarla birlikte geri gönderdi. Adamların yanında veziri görmeyen Eşrefoğlu'nun canı<br />

sıkıldı. Hem de gönderdiği hediyeler geri gelmişti. Eşrefoğlu gelenlere olanlar hakkında<br />

suâller sordu. Onlar da; "Efendim! Veziriniz orada kalıp, hizmetkârlık yapmayı vezirliğe<br />

tercih etti. Seyyid Hârun bu tulumların içine su atıp bizimle geri gönderdi. Eşrefoğlu gazaba<br />

gelip; "Getirin şu tulumları bir görelim." dedi. Tulumlar getirliip açılınca, herkes hayretler<br />

içinde kaldılar. Zîrâ birini bal, diğerini yağ olmuş gördüler. Yine de buna büyü dediler.<br />

Gayrete gelen Eşrefoğlu, askerlerini hazırladı. Hârun Velî'nin yaptıklarını yıkmak için yola<br />

çıktı. Eşrefoğlu adamlarını toplayıp meşveret etti. Sonunda; "Önce eski veziri çağıralım o ne<br />

derse ona göre hareket edelim." diye bir karâra vardılar. Velvelid iline geldiklerinde eski<br />

vezire adam göndererek; "Bugün biz Seyyid Hârun'i ziyârete geldik. Gel bizim rehberimiz<br />

ol." dediler. Vezir bu isteklerine herhangi birc evap vermeden Hârun Velî'ye; "Efendim!<br />

Eşrefoğlu Mehmed Bey sizi ziyârete gelmiş, bendenize adam göndermiş, gelsin ziyâretimize<br />

kılavuuz olsun demiş, ne buyurursunuz." diye sordu. Hârun Velî de izin verdi. Vezir,<br />

Eşrefoğlu'nun muazzam bir kalabalık ile geldiğini görünce; "Ey sultan! Bu nasıl harekettir?<br />

Bir Hak dostuna bu kadar askerle niçin geldin? Yoksa niyetin başka mıdır?" diye sordu.<br />

Eşrefoğlu; "Evet bizim yola çıkışımızda ilk niyetimiz öyle idi. Fakat yolda bir fikir bize mâni<br />

oldu. Şimdi niyetimiz dostluk ziyâretinden başka bir şey değildir. Ne yol gösterirsen ona göre<br />

gidelim, hattâ askerimin atlarını bile vermek niyetindeyim." dedi. Vezir; "Ey Sultan! Bu<br />

velîye gâibden bir ses gelip; "Yâ Hârun! rum'a git, Küpe Dağının doğu tarafına bir şehir kur.<br />

O şehir halkı sâlih ola. Şakî olanların sonu hayr olmaya." demiş. Bu ilâhi ilham ile buraya<br />

gelmiş. Ne olur sultânım. Allah dostuna alçak gönüllülük lâzımdır." dedi. Eşrefoğlu; "Ne<br />

şekil bir alçak gönüllülük yapalım." diye sorunca vezir; "Efendim kendiniz arkanıza bir<br />

büyük taş alın. Cümle asker de size uyarak, her birisi arkalarına birer taş alsınlar. O velînin<br />

yaptığı kalenin etrafına koysunlar. Sen de o zâta; "Mübârek olsun kolay gelsin." diyesin."<br />

dedi. Eşrefoğlu bunu makul karşılayıp, askerlerine; "Hepiniz arkanıza birer taş alın." diyerek<br />

kendisi de büyük bir taş alıp Hârun Velî'nin inşâ ettiği kalenin etrâfına geldiler. Bunu<br />

görenler hemen gidip Hârun Velî'ye; "Beyşehir beyi Eşrefoğlu, bütün maiyeti ile arkalarında<br />

taş getirmişler, ne buyurursunuz?" dediler. Hârun Velî; "O taşları koyun, lâkin bu hiç iyi bir<br />

şey olmadı. Zîrâ, zorla güç ile getirdiler. Bu kale tez harâb olsa gerek. Gerçi dünyâ fânîdir.<br />

Harab olmak revâdır." dedi.Eşrefoğlu, Hârun Velî'nin huzûruna gelip büyük bir edeble elini<br />

öptü ve sohbetini dinledi. Eşrefoğlu'nun yanında değerli âlimler de vardı. Hârun Velî cemâate<br />

gözlerinizi yumun dedi. Hepsi gözlerini yumdular ve Allahü teâlânın izni ile Cennet'i

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!