22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

makâmına yükseldi. Onun burayı teşrifi, bizim için büyük bir saâdettir." buyurdu. Daha sonra<br />

Şeyh Alâeddîn ve Hârun Velî birlikte kırk gün halvette kaldılar. Bu süre içinde Alahü teâlâya<br />

tât ve niyazda ve bilgi alış-verişinde bulundular.<br />

Seyyid Hârun Velî daha sonra izin isteyerek yoluna devâm etti. Hârun Velî, dâimâ tevekkül<br />

hâlinde idi. Hiç kimesye yol sormazdı. Sonra evliyâlar otağı, ilim ve irfân yatağı Konya'ya<br />

vardılar. Bir süre önce vefât eden bu beldenin büyük âlimi Hoca Ahmet Fakîh'e; "Sultânım!<br />

Senin dünyâya vedâ etme zamânın yaklaştı. Ne olur, yerine birisini bıraksan. Size halef olup,<br />

bizim rûhumuzu terbiye etse." diye yalvarmaları üzerine; "Yakın zaman içinde Acem<br />

taraflarından bir velî gelir. Onun adı Hârun'dur. Alâmeti, sağ elinde beyaz bir ben vardır.<br />

Beni isteyen onda bula." buyurdu. Seyyid Hârun Konya'ya vardığında uzun süre câmide<br />

Allahü teâlâya ibâdet etti. Bu duruma çok hayret eden Konyalılar, bu zâtı merak ettiler.<br />

Seyyid Hârun Velî olduğunu öğrenince, Mevlânâ Ahmed Fakih'in vefât etmeden önce<br />

kendilerine tavsiye ettiği zât olduğunu anladılar. Hemen Hârun Velî'nin yanına gidip;<br />

"Efendim! Bizim hocamız Ahmed Fakih vefât etmeden önce; "Benden sonra yakın bir<br />

zamanda Horasan'dan bir velî gelecek. Onun adı Hârun'dur. Sağ elinde beyaz bir beni vardır.<br />

Beni seven onu seve, beni isteyen onda bula." buyurmuştu." dediler ve hocalarının yerine<br />

oturmasını ısrar ettiler. seyyid aldığı ilâhî emre uymak için yola devâm edeceğini bildirdi ve<br />

yanındakilere; "Ey dostlarım! Yola çıkalım, gideceğimiz yer yakınlaşmış gibi görünüyor."<br />

dedi. Yola çıktılar. Hatunsaray köyünde kardeşi Seyyid Bedreddîn'in hastalığı şiddetlenerek<br />

vefât etti. Oraya defnettiler. Kabrinin bulunduğu yer, "Seyyid Kabri" ismiyle meşhurdur.<br />

Vefât eden kardeşi Seyyid Bedreddîn'in Mûsâ isminde bir oğlu vardı. Hârun Velî bu çocuğun<br />

üstüne titriyordu. Ona iyi bakılmasını isteyerek; "İnşâallah biz bu âlemden göçünce, Mûsâ<br />

bizim yerimizi alacaktır." buyurdu.<br />

Kâfile yoluna devâm ederek Çumra civârında bir yerde konakladı. Burada su yoktu.<br />

Kâfiledekiler kendi kendilerine; "Ah bir su olsaydı, ne olurdu?" diyordu. Seyyid Hârun<br />

Velî'ye bu durum Allahü teâlânın izni ile mâlum oldu ve onlara; "Size su mu gerek!" dedi.<br />

"Evet." dediklerinde, asâsını yere sapladı. Allahü teâlânın izni ile bir su fışkırdı. Hârun Velî<br />

kaynağın yanına küçük bir mescid inşâ ettirdi. Bir süre sonra kâfile yoluna devâm etti. Bulut<br />

gittikçe yere yaklaştı. Hârun Velî; "Ey yârenlerim! İnşâallah menzilimiz yakın olsa gerek."<br />

dedi. Bu arada bir tepeyi aştıklarında kendilerine rehberlik eden bulutun, ovanın batı<br />

kısımnda yer alan bir dağın eteğinde durduğunu gördüler. Hârun Velî'nin emri üzerine orası<br />

konak yeri oldu. Fakat Hârun Velî buranın Küpe Dağı olup olmadığında şüpheli idi. Burası<br />

bugün Karaviran nâhiyesi olarak bilinen yerdi. Hârun Velî burada içindeki şüphenin<br />

giderilmesi için kırk gün allahü teâlâya yalvardı.<br />

Bu arada bölge halkı onun, velî mi, yoksa velî kılığına girmiş biri mi olduğunu anlamak için<br />

imtihân etmek istediler. Diri birisini tabuta koyup; "Cenâzemiz var namazını kılıver." diyerek<br />

Hârun Velî'yi dâvet ettiler. Hârun Velî toplanan halka; "Ölü niyetine mi, yoksa diri niyetine<br />

mi kılacağız?" diye sorunca; "Dirinin namazı kılınır mı, tabiî ki ölü niyetine kılacağız ."<br />

dediler. Hârun Velî; "Öyleyse, buyurun cenâze için Allahü teâlâya duâ edelim. Sonra da<br />

namazını kılalım." dedi. Duâ ettikten sonra; "Haydin cenâzenizi yıkayın da namazını<br />

kılalım." dedi. Halk alaylı bir şekilde cenâzeyi kilimden çıkardılar. Akıllarınca; "Sen ölüyü<br />

diriyi bilmiyorsun." diyerek, Hârun Velî ile alay edeceklerdi. Fakat kilimi açtıklarında, diri<br />

sandıkları adamı, ölü bulunca, şaşırdılar. Böylece Hârun Velî'nin büyük bir zât olduğunu<br />

anlatılar.<br />

Bir süre sonra Hârun Velî; "Yâ Hârun! O dağa, yaklaş." diye bir ses işitti. Buna sevinen<br />

büyük velî, Küpe Dağına doğru yola çıktı. Kâfile, bulutun gösterdiği yere doğru yol alırken,<br />

Hârun Velî Haydar Baba ile iki talebesini önden gönderdi. Kâfilenin önünü kesmek için Bük<br />

denilen mevkide eşkiyâ pusu kurmuştu. Bunlar Haydar Baba'nın yanındaki iki talebeyi<br />

öldürdüler. Haydar Baba olanları büyük velîye anlatınca; "Öyle ise siz yavaş yavaş geliniz.<br />

Ben önden gidiyorum." dedi. Hârun Velî yüzünden örtüyü hiç eksik etmezdi. Eşkiyânın pusu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!