22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2) Sefînet-ül-Evliyâ; s.107<br />

3) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s.504<br />

4) Hülâsât-ül-Menâkıb, Süleymâniye Kütüphânesi,Şehîd AliPaşaKısmı, No: 2794<br />

5) Nesâyim-ül-Mehabbe; s.287<br />

6) Brockelman; Gal-2, s.221, Sup-2, s.311<br />

SEYYİD ATÂ;<br />

Türkistan'ın büyük velîlerinden. İsmi Ahmed'dir. SeyyidAtâ diye meşhûr olmuştur. Seyyid<br />

olup Yeseviyye yolu mensûblarından Zengî Atâ'nın dört büyük halîfesinden biridir.<br />

Buhârâlıdır. Doğum târihi bilinmemektedir. 1302 (H.702) senesinde Harezm yakınlarında<br />

Hakîm Atâ denilen yerde vefât etti. Kabri oradadır.<br />

Seyyid Atâ küçük yaşından îtibâren ilim öğrenmeye başladı. Buhârâ medreselerinde zamânın<br />

âlimlerinden ilim tahsîl etti. Aklî ve naklî ilimlerde yükseldi.<br />

Buhârâ medreselerinde okurken gönlüne bir ateş düşüp, ilim ve amelde ihlâs elde etmek ve<br />

îmân-ı kâmil sâhibi olmak iştiyâkıyla üç arkadaşıyla berâber bir tasavvuf âlimine teslim<br />

olmaya karar verdiler. Diğer arkadaşları, Uzun Hasan Atâ, Sadreddîn Muhammed Atâ ve<br />

Bedreddîn Muhammed Atâ adlarını taşıyorlardı. Bu dört genç, Buhârâ'da medreseyi terk<br />

edip, bir tasavvuf âlimi aramak için yola çıktılar. Taşkent yakınlarında bulunan Zengî<br />

Atâ'nın, kendilerine yol gösterebileceğini öğrendiler. Kendini ve âilesini çobanlık ücreti<br />

olarak Taşkentlilerden aldığı beş-on para ile geçindiren siyâhî renkli bir çoban olan Zengî<br />

Atâ'yı bir çalılıkta, evine götürmek için odun toplarken buldular. Selâm verdiler. Zengî Atâ,<br />

selâmlarına cevap verip, hâl hatır sordu. Buhârâ medreselerinde zâhirî ilimleri tahsîl<br />

ettiklerini, ancak bâtınî ilimleri tahsîl edebilecekleri bir mübârek kişiyi aradıklarını arz ettiler.<br />

Zengî Atâ; "Durun, sizi irşâd edecek zâtın nerede olduğunu haber vereyim." dedi. Bu temiz<br />

niyetli, iyi kalpli gençler çok sevindiler. Zengî Atâ yüzünü bir tarafa çevirip kokladı ve sonra<br />

da; "Sizin bu ilimde nasîbiniz bizden başkasında değildir!" buyurdu. Bu dört genç, Zengî<br />

Atâ'nın dört büyük halîfesi olacak olan Uzun HasanAtâ, Seyyid Atâ, Sadreddîn Muhammed<br />

Atâ ve Bedreddîn Muhammed Atâ'dan başkası değildi. Zengî Atâ'nın sözüne ilk önce inanıp<br />

tasdîk eden Uzun HasanAtâ ile Sadreddîn Muhammed Atâ idi. Bu sebepten ilk kemâle<br />

gelenler onlar oldu. İçlerinden SeyyidAtâ; "Ben, hem Resûlullah'ın torunu, hem<br />

mektep-medrese görmüş biri olayım, sonra da bu garip çobana talebe olayım!" diye düşündü.<br />

Ama arkadaşlarından da ayrılamadı. Onun soyu ve ilmi ile gurûrlanması yolunu tıkadı.<br />

Zengî Atâ'nın hizmetinde ne kadar çalıştı ve riyâzet çekti, mücâhede yaptıysa da, gönlü bir<br />

türlü açılmadı. Nihâyet hâlini Zengî Atâ'nın hanımı Anber Ana'ya arz edip: "Sizin sözünüz,<br />

Atâ hazretleri yanında makbûl, inâyet ve şefkâtiniz çoktur. Umarım ki, bana yardım<br />

edersiniz." dedi. Anber Ana kabûl edip; "Bu gece kendini siyah bir keçeye sarıp, hocan<br />

Atâ'nın yolu üzerine yat. Seher vaktinde abdest almaya çıktığında, seni o hâlde görüp,<br />

merhamet etsin." dedi. Seyyid Atâ söylenenleri yaptı. Anber Ana geceleyin Zengî Atâ'ya;<br />

"Ahmed seyyiddir, âlimdir. Bu kadar zamandır hizmetinizdedir. İnâyet nazarınıza<br />

kavuşamadı." dedi. Atâ hazretleri tebessüm edip; "Seyyidliği ve ilmi, yolunu kesti. Beni<br />

gördüğü gün ona kendimi tanıttım. O bunu anlamadı ve gönlünden; "Ben seyyid ve âlim iken<br />

bir sığır çobanı siyaha nasıl tâbi olurum?" düşüncesini geçirdi. Mâdem ki sen şefâat ettin,<br />

inşâallah hâli düzelir." dedi. Seher vaktinde dışarı çıkıp, yol üzerinde siyah bir şeyin yattığını<br />

gördü. Ayaklarını kaldırıp Seyyid Atâ'nın göğsüne bastı. Seyyid Atâ, hemen ayaklarını öpüp,<br />

yüzüne sürdü ve yalvardı. "Kimsin?" dedi. "Ahmed'im." dedi. "Kalk, bu kırık hâlin, işini<br />

düzeltti." buyurup, oracıkta, Seyyide husûsî iltifât etti. Seyyid Atâ, hemen maksadına<br />

kavuştu. Gönlündeki perdeler açıldı. Az zamanda irşâd mertebesine ulaştı. O günden sonra

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!