22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ise de hepsi üç kısımda toplanır. Bunlar; kalp ile, beden ile ve mal ile yapılan ibâdetlerdir.<br />

Kalp ile olan; tâat, îmân, tevekkül, sabır, şükür, teslimiyet ve işleri Allahü teâlâya havâle<br />

etmek, O'na sığınıp güvenmek. Sıdk, ihlâs, rızâ, yakîn, muhabbet, mârifet ve diğerleri. Bunlar<br />

keşf kapılarının anahtarları, müşâhede meclisinin ışıklarıdır."<br />

Seyyid Ali Hemedânî hazretleri kıymetli kitaplar yazmış olup, bir kısmı şunlardır: Şerh-i<br />

Esmâullah, Şerh-i Füsûs-ül-Hikem, Şerh-iKasîde-i Hemziyye, Zâhirât-ül-Mülûk,<br />

Esrâr-ı Vahy, Risâle-i Siyerü't-Tâlibîn ve daha pekçok eseri vardır. Eserlerininçoğu<br />

talebesi Nûreddîn Câfer Bedahşânî tarafından büyük bir kitap hâlinde biraraya toplanmıştır.<br />

Menkıbeleri de aynı talebesi tarafından eserlerini topladığı mecmua içinde<br />

Hülâsât-ül-Menâkıb adını verdiği eserde anlatılmıştır.<br />

RESÛLULLAH'IN EMRİ<br />

Seyyid Ali Hemedânî şöyle anlatır: Bir hac seferi için Hıtlan vilâyetinin Alişah köyünden yola<br />

çıkmıştım. Yolculuğum sırasında yanımda bulunan şeyleri muhtaçlara dağıtırdım. Bir müddet yol<br />

aldıktan sonra, çok az param kalmıştı. Bir yerde konaklamıştık. Bu sırada birisi gelip, bana iki bin<br />

dinar verdi ve kabûl etmemi istedi.Sonra parayı Peygamber efendimizin mânevî işâretiyle bana<br />

getirdiğini söyledi. Bunun üzerine kabûl edip aldım. Sonra onaPeygamber efendimiz sana ne sûretle<br />

işâret buyurdu diye sordum. Dedi ki: "Bu dirhemleri hacca gitmek niyetiyle saklamıştım. Bir gece<br />

rüyâmda Peygamber efendimizi gördüm. Bana; "Bu dirhemleri sakla benim evlâdımdan birisi hacca<br />

giderken falanca yerde konaklayacaktır. Dirhemleri ona ver." buyurdu. Resûlullah efendimiz böyle<br />

buyurunca; "Yâ Resûlallah! O torununuzun ismi nedir?" diye sordum. "AliHemedânî'dir." buyurdu.<br />

İşte o zamandan bu güne kadar bir sene geçti. Bu bir sene içerisinde dâimâ oraya gelecek birini<br />

bekledim, tâkib ettim. İşte şimdi zât-ı âlinizle müşerref oldum." dedi.<br />

Bu dirhemleri alıp Bağdât'a kadar yanımda taşıdım. Fakat o sene bir hâdise yüzünden hacca<br />

gidemedim. Bağdat'tan geri döndüm. Üç deveye çeşitli yiyecekler ve su ile, iki deveye de öteki<br />

eşyâları yükledim. Kervandakiler beni yanımda üzeri yiyecek yüklü develerle görünce şaşırdılar. "Bu<br />

seyyid az yerdi, yanında fazla şey bulunmazdı. Neden böyle yanına çok azık aldı." dediler.Halbuki on<br />

dört günde ancak bir yiyecek bulunan yere varabiliyorduk. Kervanla birlikte birkaç gün yol aldıktan<br />

sonra, kervan yolu şaşırdı. Kervandakilerin azıkları tamâmen tükendi. Benden yiyecek istediler. Ben<br />

de onlara yiyecek içecek verdim. Bunları yiyerek bir müddet sonra yiyecek bulunan mâmur bir<br />

beldeye ulaşabildik. Böylece Şam'a ulaştık. Ben yanımdaki dirhemleri muhtaçlara vermek için gâyet<br />

iktisatlı bir şekilde harcıyordum. Bu sırada biz Şam'da iken sıkıntıya sebeb olan başka bir hâdise<br />

meydana geldi. Yanımdaki dirhemler de iyice azalmıştı. Nihayet imkân bulup Şam'dan Mekke'ye<br />

gittim, hac ibâdetimi yapıp memleketim Hıtlan'a döndüm.<br />

Hac dönüşünden sonra ziyâretine gidenlere bir sohbeti sırasında şöyle buyurmuştur: "Buradan ayrılıp<br />

dönünceye kadar on ay müddetle ikâmet ettiğim, konakladığım her yerde Allahü telâ kalbime; "Git<br />

insanları irşâd et, rehberlik yap." diye ilhâm etti."<br />

DELÎLİN VAR MI?<br />

Seyyid Ali Hemedânî şöyle anlatmıştır: "Yedi sene yorgan örtünmedim. Arpa ekmeğinden başka bir<br />

şey yemedim. Yedi seneden sonra bir büyük zât gelip güzel bir yorgan ile lezzetli bir yemek getirdi.<br />

Bunları Peygamber efendimizin işâretiyle getirdiğini, kabûl etmemi söyledi. Ben de; "Bunun böyle<br />

olduğuna dâir bir delîlin var mı?" dedim. O zât tebessüm ederek; "Nasıl bir şâhid istiyorsun?" dedi.<br />

"Öyle bir şâhid ki, bana da işâret buyrulsun." dedim. "Senin de Resûlullah efendimize teveccüh etmen<br />

gerekir." dedi. O meclisten ayrılıp Resûlullah efendimize teveccüh ettim. Resûlullah efendimizi<br />

gördüm. Bana tebessüm buyurup; "O teklif benim işâretimledir." buyurdu. Bunun üzerine o zâtın<br />

verdiği şeyleri kabûl ettim.<br />

1) Nüzhet-ül-Havâtır; c.1, s.88

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!