22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

elli olmak ve eziyet vermemektir. Yâni fütüvvetin hakîkatı; hayra, iyiliğe ve Allahü teâlânın<br />

kullarının rahatına vesîle olmaktır." buyurdu.Sehl bin Abdullah da; "Fütüvvet, sünnet-i<br />

seniyyeye uymaktır." buyurdu. Hazret-iAli buyurdu ki: "Fütüvvet dört kısımdır. Gücü yettiği<br />

halde affetmek, gadab, kızgınlık ânında yumuşak davranmak, düşmanlığı olduğu halde<br />

karşısındakine nasîhat etmek, kendi ihtiyâcı olduğu halde başkasına vermek." Bütün bu<br />

buyrulanlardan anlaşıldı ki, fütüvvetin bütün mertebeleri ve şekli kul hakkı ile ilgilidir.<br />

Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîfte; "Kul, müslüman kardeşinin ihtiyâcını karşıladığı<br />

müddetçe Allahü teâlâ da onun ihtiyaçlarını giderir." buyurdu.<br />

"Biliniz ki, dünyâ, kıyâmet çölünün kenarında yapılmış bir menzildir. Öyle bir menzildir ki,<br />

ezel çölü ile ebed çölü arasında konmuştur. Allahü teâlânın kulları, misâfirleri âlem-i ervâh<br />

çölünden kıyâmet karargâhı sahrasına sefer yapsınlar. Bu menzilde âhiret seferine çıkmak<br />

için azık hazırlasınlar, bu uzun ve nihâyetsiz yolculuk için tedbir ile meşgûl olsunlar.<br />

Dünyâda bir yerde konaklamış misâfirler gibi gidici olan insanlar, Allahü teâlânın hikmetiyle<br />

değişik haldedirler. Bâzısı bedenen kuvvetli, mânen zayıf, bâzısı mânen kuvvetli, bedenen<br />

zayıfdır. Bâzısı her iki bakımdan da kuvvetli, bâzısı da her iki bakımdan da zayıf<br />

yaratılmıştır. Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "...İşte bütün bunlar azîz olan (ve her şeyi) iyi<br />

bilen Allah'ın takdîridir." (En'âm sûresi: 96) buyrulmuştur. Bunda sayılması, anlatılması<br />

mümkün olmayacak derecede çeşitli hikmetler vardır. Bir hikmeti, insanların güçleri<br />

nisbetinde birbirine yardımcı olmalarıdır. Peygamber efendimiz hadîs-i şerîfte; "Müminler<br />

binânın tuğlaları gibidirler. Biri diğerini destekler." buyurdu. Îmân sâhibi olanlar, din ve<br />

dünyâ işlerinde birbirine yardımcı olurlar. Bu dünyâdaki âhiret seferinde kulluk yükünü<br />

taşımaları için birbirlerine yardımcı olurlar. Âyet-i kerîmede müminlerin kardeş olduğu<br />

bildirilmiştir.<br />

Güç kuvvet sâhibi olanlara bu fâni nîmet Allahü teâlâ tarafından verilmiş bir emânettir ki,<br />

bununla ebedî saâdet tohumlarını ekerler. Bu ebedî nîmeti kazanırlar. Mağrur ve gâfil olanlar<br />

ise, bu cismânî bir nîmet olan güç ve kuvveti şu birkaç günlük kederli dünyâ hayâtı için<br />

harcarlar. Kısa ömrü bu murdar dünyâya âit şeyleri toplamakla zâyi ederler. Uzun âhiret<br />

yolculuğu için hazırlanmaktan gâfil olurlar. Böylece din kardeşlerinin de dünyâya ve âhirete<br />

âit haklarını unuturlar, yerine getirmezler. Allahü teâlânın emirlerine uymayı elden kaçırırlar.<br />

Âyet-i kerîmede meâlen; "Onlar dünyâ hayâtının görünen yüzünü bilirler. Âhiretten ise<br />

tamâmen gâfildirler." (Rûm sûresi: 7) ve "...Allah'ı unuttular, Allah da onları unuttu."<br />

(Tevbe sûresi: 67) buyruldu. Bu insanlar dünyânın fâni, geçici nîmetlerine dalıp, Allahü<br />

teâlâyı unutmaları sebebiyle âhirette Cehennem'e atılacaklar ve rahmet edilmeyecekler."<br />

"Ahî, gerçek kardeş olan kimsenin güzel ahlâka ve beğenilen hasletlere sâhib olması gerekir.<br />

Yaşlılara hürmet, gençlere nasîhat, çocuklara şefkat, zayıflara merhamet, fakirlere cömertlik,<br />

âlimlere hürmet eder. Zâlimlere düşmanlık, facirleri tahkîr eder. İnsanlara iyilik eder ve<br />

mertlik gösterir ve onlarla sulh içinde yaşar, iyi geçinir. Allahü teâlâya yalvarır, nefsine karşı<br />

savaş açar, onun boş isteklerine muhâlefet eder. Şeytanla mücâdele eder. İnsanlardan gelen<br />

sıkıntılara tehammül eder. Düşmanlık edenlere yumuşak davranır. Musîbetler karşısında<br />

sabırlı olur. Kendi ayıplarına bakıp başkalarının ayıpları üzerinde durmaz. İnsanlara musîbete<br />

uğradıklarında ve gamlı hallerinde yardımcı olur. Takdire, kadere râzı olur. Bid'atden ve<br />

nefsin boş isteklerinden sakınır. Dînin emirleri üzere hareket eder. Töhmet altında kalacak<br />

yerlerden uzak durur. Lâzım olan din bilgilerini öğrenmekte çok hırslı olur. Gaflet ehlinden<br />

nefret eder. Dostlarla yardımlaşır. Cemâate devâm eder. Emri altında bulunanlara nasîhat<br />

eder. Dâimâ âhireti düşünür. Hallerine ve sözlerine dikkat eder. Kıyâmet gününde rüsvâ, rezil<br />

olmaktan korkar. Allahü teâlânın fazlından ve ihsânından ümit kesmez."<br />

"Bütün mertebelere, yüksek derecelere ve âhiret saâdetlerine kavuşmak, tâatlar ile ibâdet ve<br />

kulluk ağacının meyveleri ile geçer. Âyet-i kerîmede meâlen; "Hakîkaten, insan için kendi<br />

çalışmasından başka bir şey yoktur." (Necm sûresi: 39) buyruldu. Tâatların çeşitleri çok

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!