22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

5) Kazâ ve belâdan emin olsunlar, 6) Düşmanın hîlesinden muhâfaza olsunlar, 7) Doğru<br />

yoldan ayrılmasınlar, 8) Hidâyet, doğru yol üzere olsunlar, 9) Yaptıkları ameller Allahü<br />

teâlânın katında makbûl olup, kıyâmet gününde yüzlerine vurulmasın, 10) Allahü teâlâ onlara<br />

ibâdet ve tâatın lezzetini versin, 11) Kendileri ve evlâdları cin ve şeytan şerrinden muhâfaza<br />

olsunlar, 12) Sıdk ile, samîmiyetle, doğrulukla bu yola inanan kimsenin evine Allahü teâlâ<br />

her gün ve her gece yetmiş rahmet yağdırsın, 13) Âilesini, çoluk-çocuğunu Allahü teâlâ tâûn<br />

şerrinden korusun, 14) Kim yoluna girerse, şehîd olarak vefât eder, 15) Bu yola fakir bir<br />

kimse girerse, kimseye muhtac olmaz. Ölümü öksüz ölümü gibi olur. Zengin bir kimse<br />

girerse, Allahü teâlâ ona ölüm acısını çektirmez, 16) Son nefesinde kevser şarabını içip,<br />

dünyâdan kanmış olarak çıkar, Cennet'e kanmış olarak girer, 17) Bu yola giren kimsenin<br />

kabri Cennet bahçelerinden bir bahçe olur, 18) Kabirde Münker ve Nekirin azâbından<br />

kurtulur, 19) Kabir azâbından kurtulur, 20) Mahşerde Burak'a binmiş olarak gelir, 21)<br />

Kıyâmet gününün sıcağından kurtulur. Livâ-ul-hamd'ın gölgesinde gölgelenir, 22) Cennet'e<br />

hesâbsız ve azâbsız ilk girenler ile girer, 23) Peygamberler ve evliyâdan sonra, ilk önce<br />

cemâl-i ilâhîyi görür.<br />

Daha sonra Peygamberimiz buyurdu ki: "Evlâdım Alâeddîn! Allahü teâlânın sana ihsân ettiği<br />

ilmi, ümmetime öğret ki, zâyi olmasın. Sana verdiğim şu asâyı Anadolu tarafına at. Nereye<br />

düşerse, orada bulunan ümmetime îmân ve ibâdet bilgilerini öğret, sünnetimi ihyâ et." Seyyid<br />

Alâeddîn, Resûlullah efendimizin bu emrine hem çok sevindi, hem de O'ndan ayrılacağı için<br />

çok üzüldü. Fakat emir böyle olduğu için; "Başüstüne." deyip elindeki asâyı Anadolu tarafına<br />

fırlattı. Asâ, SeyyidAlâeddîn'in bir kerâmeti, Peygamber efendimizin de bir mûcizesi olarak,<br />

Lârende, Karaman bölgesine düştü. SeyyidAlâeddîn ise, Allahü teâlânın izniyle, yanında<br />

evliyânın rûhları ile berâber, kısa zamanda Karaman'a asâsının düştüğü yere geldi. Kendisini<br />

o bölgedeki velîler karşıladı. Karamanlıları Ehl-i sünnet îtikâdı üzere yetiştirmek için gece<br />

gündüz demeden çalışmaya başladı.<br />

Talebelerinin önde gelenlerinden Hâce Ârif anlatır: "Bir gece çok acâib bir rüyâ gördüm.<br />

Öyle ki, hayretimden rüyâda gördüklerimi unuttum. Sabahleyin ne gördüğümü düşünerek<br />

dışarı çıktım ve nehrin kenarına kadar geldim. Abdest alıp, iki rekat şükür namazı kıldım.<br />

Selâm verdiğimde, bir ses duydum. "Nereden geliyor?" diye bakınırken, havada bir seccâde<br />

üzerinde kıbleye karşı oturan, yaşlı, nûr yüzlü bir kimsenin, bana seslendiğini gördüm.<br />

Buyurdu ki: "Ey Ârif! Ey kavminin en âdil insanı! Dünyâyı terketmek, hürriyete kavuşmak<br />

demektir. Kıyâmet günü, iyi bir makam elde etmek, dîn-i İslâma hizmet etmekle<br />

mümkündür." Bu sözleri işitince, rüyâda gördüğüm hâl hatırıma geldi ve; "Muhterem<br />

efendim! Rüyâ âleminde gördüğüm anlaşılmaz şeyleri, zât-ı âlinizi görmekle hatırladım."<br />

dedim. O mübârek zât da; "Ey Hâce Ârif! Ben, Resûlullah efendimizin torunu ve<br />

türbedârıyım. Bu zamânın kutb-i aktâbı olan Semerkandlı Seyyid Alâeddîn'im. Cenâb-ı<br />

Hakk'ın emri ile seni talebeliğe kabûl ettim. Acele ile yanıma gelip nasîbini alasın ve rüyânın<br />

hakîkatine vâsıl olasın!" buyurdu. Ben de; "Ey evliyânın büyüğü! Gökyüzünün vefâlı yıldızı!<br />

Ben, dermansız, mecalsiz bir fakîrim. Medîne-i münevvereye nasıl gelebilirim? Oraya<br />

kavuşmak mümkünse, lütfedip himmet buyurur musunuz?" dedim. O da; "Ey Ârif! Allahü<br />

teâlânın izniyle arzuna kavuşacak, Resûlullah efendimizi ziyâret etmekle şerefleneceksin!"<br />

dedi ve gözden kayboldu. Gördüklerime inanamıyordum. Bunları nasıl görmüştüm? Derhâl<br />

evime gidip, bir odaya kapandım. Günlerce dışarı çıkmayıp, ibâdetle vakit geçirdim. Fakat<br />

zihnim hep bunlarla meşgûl idi. Nihâyet sekizinci günü, yine nehre abdest almaya gittim.<br />

Önceki yere geldiğimde, heybetli ve korkunç bir arslanla karşılaştım.<br />

Onu görenlerin korkudan dili tutulurdu. Ben de öyle oldum. Benim hareketsiz donup<br />

kaldığımı gören arslan, fasîh bir lisân ile; "Korkma! Sırtıma bin de, seni kısa bir zamanda<br />

Medîne-i münevvereye ulaştırayım." dedi. Bu sözü duyunca, korkum gitti. Üzerine bindim,<br />

beni Medîne yakınlarında indirdi ve vedâlaşarak ayrıldık. Edeb ile, Peygamber efendimizin<br />

mübârek huzurlarına geldim. Ellerimi açıp uzun uzun duâ ettim. Duâyı bitirince, yanımda

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!