22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sığın. Ümid olunur ki, Allahü teâlâ seni ihlâs sâhibi kullarından eyler" dedi.<br />

Ali Şebrâmelîsî diyor ki: "Hocamın bu sözleri bana çok tesir etti. Ben önceki<br />

düşüncelerimden vazgeçtim. İlim öğrenmeye devâm ettim. Vakitlerim hocamdan okuduğum<br />

ve okuyacağım dersleri mütâlaa etmekle geçti."<br />

1) Câmiu kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.20<br />

2) Hulâsât-ül-Eser; c.2, s.202<br />

3) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.4, s.202<br />

4) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.381<br />

5) Îzâh-ul-Meknûn; c.1, s.56<br />

SALTUK TÜRKÎ;<br />

Büyük velîlerden. Zamânının büyüklerinden Mahmûd Rıfâî'den ilim öğrenip feyz aldı. İlimde<br />

yüksek mertebeler, tasavvufta üstün dereceler sâhibi oldu. Pekçok talebe yetiştirip, Allahü<br />

teâlânın dîninin yayılmasına faydalı hizmetlerde bulundu. Kıpçak memleketlerniden, Sabiha<br />

denilen yerde, 1297 (H.697) yılında vefât etti. Kendisini çok seven çevre halkı, mezarının<br />

üzerine güzel bir türbe yaptılar.<br />

Saltuk Türkî'nin kerâmetleri pek meşhûr oldu. Bunlardan bâzıları Tuhfet-ül-Ervâh adlı<br />

eserde şöyle anlatılmaktadır. Bir gün Sabiha'daki hemşehrileri, sevenleri, ona suları<br />

olmadığını bildirip, kendinden su istediler. Bunun üzerine Saltuk Türkî, eliyle bir kayaya<br />

vurdu ve kayadan hemen su fışkırdı.<br />

Aralarında Seyyid BehramŞâh Haydârî'nin de bulunduğu îtimâd edilir bir cemâat, topluluk<br />

şöyle anlattılar: "SaltukTürkî'nin bulunduğu şehirden mevcudu binden az bir grup, düşmanla<br />

muhârebe etmek üzere yola çıkmışlardı. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Saltuk Türkî,<br />

bulunduğu yerde ayağa kalkıp, muhârebe eder gibi hareketlerde bulundu. Vücûdundan kanlar<br />

aktı. Yanında bulunanlar kanları sildiler. Üç saat böyle devâm etti. Sonra oturup, sükûn<br />

buldu. Yanındakiler, bunun sebebini sordular. "Birkaç gün önce buradan ayrılanların<br />

karşısına, büyük bir düşman kuvveti çıktı. Sayıları üç bine yaklaşıyordu. Müslümanların<br />

zayıf olduğunu anlayınca, Allahü teâlânın izni ile onlara katıldım. Düşmana karşı ben de harb<br />

ettim. Müslümanlardan üç kişi şehîd oldu. Onlardan ilk grup, yedi gün sonra buraya<br />

gelecekler." dedi. Bunun üzerine yanında bulunanlar, o günün târihini attılar. Yedi gün sonra,<br />

ilk grup gelmeye başladı. Gelenler, evlerine gitmeden önce Saltuk Türkî'nin zâviyesine<br />

geldiler ve Saltuk Türkî'nin önünde boyunlarını büktüler; "Uzun zamandan beri senin<br />

büyüklüğünü, senin kıymetini bilemedik. Ey Allah'ın velîsi! Biz bin kişiden azdık. Üç bin<br />

civârında kâfir karşımıza çıktı. Tam, mağlûb olup helâk olacağımız sırada sen yetiştin. Bizim<br />

ile berâber harb ettin. Biz seni görüyorduk. Onları, Allahü teâlânın izni ile üzerimizden def<br />

ettin. Sağ-sâlim onlardan kurtulduk." dediler. On gün sonra geride kalanlar da geldi. Onlar da<br />

aynı şekilde anlattılar.<br />

Saltuk Türkî'nin talebelerinden biri anlatır: "Bir akşam hatırımdan; "Bir balık olsaydı da<br />

yeseydik." diye geçirdim. Sabahleyin Saltuk Türkî, bize; "Kalkınız, balık arzu ettik"<br />

dedi.Berâberce denize gittik, oraya varınca; "Ey su! Geriye dön!" dedi. Su, bir ok atımı<br />

mesâfe kadar geriye çekildi ve durdu. Denizin çekildiği yerde çok balık vardı. Yanımda<br />

bulunanlarla, ihtiyâcımız kadar onlardan aldık. İşimiz bitince tekrar; "Ey su! Yerine dön!"<br />

dedi. Su yerine döndü. Bu sırada Saltuk Türkî bana bakıp; "Ey falanca! Fakirler için böyle<br />

şeyler kolaydır." deyince; "Efendim! Allahü teâlâdan af ve magfiret dilerim." dedim."<br />

Bir gün Saltuk Türkî, talebelerine, Berhâbiyye'de bir yerde, pekçok altın, gümüş ve kıymetli

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!