22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çünkü Rızâ makâmında olan, sevgilinin yaptığı elemi çirkin görmez. Bu makamda ise,<br />

elemden lezzet almaktadır. Mahbûbun cefâsı arttıkça, sevenin ferâhı ve sevinci artmaktadır.<br />

Bu ikisi birbirine benzer mi? Sevgili, sevenin gözünde, belki aslında, her zaman her halde<br />

sevgili olduğu için sevenin gözünde, belki aslında mahbûb olur. Her zaman ve her<br />

hareketinde medhedilir, hamdolunur. Seven, onun elemini de, nîmetini de, hep medheder.<br />

Bunun için, sâdık âşıkların; "Elhamdülillahi Rabbil'âlemîn alâ küll-i hâl" demeleri doğru<br />

olur. Sıkıntılı ve neş'eli zamanlarında hep hamd eden, hâmidlerden olur. Hamd etmenin<br />

şükretmekten daha kıymetli olmasının sebebi belki budur. Çünkü şükretmekte, sevgilinin<br />

nîmetleri göz önündedir ki, sıfatlarından, hattâ işlerinden meydana gelmektedir. Hamd<br />

ederken ise, sevgilinin hüsn-i cemâli, yâni kendisi göz önündedir. Yâni zâtı da, sıfatları da,<br />

işleri de, nîmetleri de elem vermesi de, hep sevilmekte, metholunmaktadır. Çünkü, Allahü<br />

teâlânın verdiği elemler, nîmetleri gibi güzeldir. Görülüyor ki hamd, senâ etmenin, övmenin<br />

en üstün şeklidir ve hüsn-i cemâli, en toplu olarak göstermektedir. Sevinç hâlinde de, sıkıntı<br />

hâlinde de hamd edilmektedir. Şükür ise, nîmet zamanlarında olup, devamlı değildir. Nîmet<br />

kalmayınca, ihsân bitince, şükür de kalmaz.<br />

Suâl: Bâzı mektuplarda, rızâ derecesinin, sevmekten ve sevgi derecesinden üstün olduğunu<br />

bildirmiştiniz. Şimdi ise, sevmek makâmının rızâ derecesinden üstün olduğunu<br />

söylüyorsunuz. Bu iki söz arasını bulmak nasıl olur?<br />

Cevap: Şimdi bildirdiğimiz muhabbet makâmı, o mektuplarda yazmış olduğumuz muhabbet<br />

makâmından başkadır. O sevgide, az da olsa, çok da olsa, başka bağlılıklar ve görüşler de<br />

vardır. O sevgiye de her ne kadar muhabbet-i zâtiyye diyorlar ve yalnız kendisini sevmekdir<br />

biliyorlar ise de, yalnız zâta, kendine sevgi değildir. Çünkü, o sevgi makâmında bulunan<br />

bağlılıklardan başka şeyler de görmekten kurtulamıyor. Bu makamda ise, hiçbir bağlılık,<br />

hiçbir başka görüş yoktur. Bâzı mektuplarda, rızâ makâmının üstünde, ancak, Peygamberlerin<br />

sonuncusuna yol vardır. Başka kimse buradan ileri geçemez demiştik. Her şeyin doğrusunu,<br />

özünü, Allahü teâlâ bilir.<br />

Şunu bilmelidir ki, herhangi bir şeyin, zâhire (nefse, bedene) çirkin gelmesi, bâtınının, kalbin<br />

beğenmemesi demek olmaz. Görünüşte acı olması, hakîkatte tatlı olmasına mâni olmaz.<br />

Çünkü, olgun bir ârifin şeklini, görünüşünü, herkes gibi bırakmışlardır. İnsanlık sıfatlarını,<br />

ondan almamışlardır. Böylece, onun kemâlini, başkalarının gözünden örtmüşlerdir.<br />

Dünyânın, tecrübe, imtihan yeri olmasını sağlamışlardır. Doğru yolda olan ile, yoldan çıkan,<br />

birbirine karışmakta, benzemektedir. Kâmil olan ârifin, görünüşü ve şekli yanında, içi ve özü<br />

tıpkı bir insanın, üzerindeki elbisesine bağlılığı gibidir. İnsanın kıymeti yanında, elbisenin ne<br />

kıymeti vardır? Onun sûretinin, hakîkati yanındaki kıymeti de böyledir. Câhiller, ârifin<br />

sûretini, dağ gibi görür. Kendi hakîkatsiz, özsüz sûretleri, görünüşleri gibi sanır. Bunun için,<br />

bu büyükleri inkâr eder, inanmazlar, bunlardan istifâde edemez, mahrûm kalırlar. Allahü<br />

teâlâ, doğru yolda gidenlere ve MuhammedMustafâ'nın izine yapışanlara selâmet versin!<br />

Âmîn." (İkinci cild, otuz üçüncü mektup)<br />

1) Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî<br />

2) Berekât-ı Ahmediyye; s.370<br />

3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1138<br />

4) Tezkire-i İmâm-ı Rabbânî; s.337<br />

5) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.16, s.162<br />

SÂLİH SIBKÎ;<br />

Bitlis velîlerinden. Aslen Bitlislidir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1852 (H.1269) senesinde

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!