22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kemâle gelen Mevlânâ Sâlih'e, bu yüksek yolu başkalarına anlatmak ve onların da bu yolda<br />

yetişip, ilerlemelerine vesîle olmak için, hocası tarafından icâzet verildi. Bu yolda bulunmak<br />

ve ilerlemek arzusunda olan birçok talebeye ilim ve feyz saçtı.<br />

Muhammed Hâşim-iKeşmî buyurdu ki: "Mevlânâ'nın mârifetlerini ve yüksekliklerini, İmâm-ı<br />

Rabbânî'nin mübârek dilinden defâlarca işittim. Bir gün; "Mevlânâ Sâlih, bu yolun<br />

yüksekliklerinden, sıfatların seyrinden ve tecellîlerinden büyük pay almıştır" buyurdu."<br />

Mevlânâ Muhammed Sâlih, İmâm-ı Rabbânî'ye yazdığı bir mektubunda diyor ki:<br />

"O mukaddes makâmın süpürgecilerinin en aşağısı olan Muhammed Sâlih, o kapının<br />

hizmetçilerine arz ederim ki, bu garîb zerre, o makâmın kölelerinin sadakasına kavuşarak,<br />

muhlislerinize ihsân buyurduğunuz hâller içindeyim. Hep tecellîlerle şereflenmekteyim. Her<br />

tecellîde, başka bir fenâ hâsıl olmaktadır. Bir tecellîde, bundan başka tecellî olmaz<br />

sanıyorum. Bu sonsuz tecellîlerden anlaşılıyor ki, isimlerde ve sıfatlarda ayrı ayrı seyr edip<br />

ilerlemek nasîb olmaktadır. Böyle ayrı ayrı tecellîlerle, bu yolda ilerlemek pek güç olacaktır.<br />

O hakîkî kapınıza sığınarak, bu hiçbir şeye yaramıyan beceriksizi, alçak olan yerinden<br />

kaldırdığınız, böyle şerefli hâllere ulaştırdığınız ve bu alçağın hatırına, hayâline bile<br />

gelmeyen nîmetlere kavuşturduğunuz gibi, lütuf ve ihsân buyurarak, husûsî bir teveccühünüz<br />

ile, bu yolun sonuna ulaştırmanızı, noksanlıktan, yolda kalmaktan kurtarmanızı, kendi<br />

muradlarından, isteklerinden vazgeçerek, Allahü teâlânın rızâsından başka hiçbir şey<br />

söylememek, yapmamak ve düşünmemek saâdetine kavuşturmanızı, yalvarırım. Arayanların<br />

özlediği o yüksek teveccühünüz ve ihsânınız olmadıkça, bunlara kavuşmak imkânsızdır. Ucu<br />

bucağı olmayan, o merhamet deryânızdan bu fakîre birkaç damla serpmekle<br />

şereflendireceğinizi ümîd ediyorum. Bunları yazmak, bunları istemek, bu alçak için çok<br />

yersiz olduğunu düşünüyorum. Bu garîbi, doğru olarak, size lâyık olarak sevebilmekle<br />

şereflendiriniz. İnsanı, bütün saâdetlere, bütün yüksekliklere kavuşduracak, ancak, sizi böyle<br />

sevebilmekdir. Allahü teâlâ, sizin yetiştirme, yükseltme gölgenizi bütün insanların başları<br />

üstünden ayırmasın! Âmîn."<br />

Mevlânâ Sâlih, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin her gün ve her gece yaptığı ibâdetleri ve<br />

vazifeleri, mübârek oğullarının işâret ve emirleri üzerine, toplamış ve yazmışdır. Bu<br />

yazılarının bir yerinde diyor ki: "İbâdetlerinin, vazifelerinin hepsini yapmaklığım için izin<br />

vermelerini ricâ ettim. "Yapılacak, uyulacak iş, yalnız Resûlullah efendimizin yaptıklarıdır.<br />

Bunları öğrenip, hepsini yapmaya çalışmalı." buyurdu. "Efendim sizin her hareketiniz, her<br />

işiniz, o insanların ve cinnin en yükseğinin işleri gibidir." dedim. "Evet öyledir. Fakat, her<br />

yapacağınızı iyi düşününüz! Sünnete uygun olan her sözü, her işi yapınız. Uygun olmayanı<br />

yapmayınız." buyurdu.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, bu yüksek talebesine yazdıkları bir mektubu:<br />

"Allahü teâlâya hamd olsun. O'nun seçtiği kullarına selâm olsun!<br />

Kıymetli kardeşim Mevlânâ Muhammed Sâlih! Biliniz ki, sevilen şey, sevenin gözünde, hattâ<br />

aslında, her zaman ve her hâlinde sevgilidir. İncitirse de sevilir. İyilik ederse de sevilir.<br />

Sevmek nîmeti ile şereflenenlerin, sevmenin tadını alanların çoğu, sevgilinin iyiliklerine<br />

kavuşunca, sevgileri artar. Yahut incitmesinde de, iyiliğinde de, sevgileri değişmez. Hâlbuki,<br />

sevenler içinde pek azı vardır ki, sevgilinin incitmesi, sevgilerini arttırır. Bu en kıymetli<br />

nîmete kavuşmak için, sevgiliye hüsn-i zan etmek lâzımdır. Hattâ, sevgili, bıçağını, sevenin<br />

boğazına dayasa ve her uzvunu parça parça etse, seven bunun kendi için hayırlı olduğunu<br />

bilmeli, bunu büyük iyilik ve saâdet görmelidir. İşte, böyle hüsn-i zan ele geçerse, sevgilinin<br />

hiçbir hareketi çirkin gelmez ve "Muhabbet-i zâtiyye" ile şereflenir. Arada hiçbir sıfat, hiçbir<br />

nisbet, hiçbir îtibâr olmaksızın, yalnız zât-ı ilâhiyyeyi sevmek, Habîb-i Rabbil'âlemîne<br />

mahsustur. Böyle sevmekle şereflenenlere, sevgilinin verdiği elemler, iyiliklerinden daha çok<br />

lezzet verir ve ferahlandırır. Sanıyorum ki, bu makam, Rızâ makâmından daha üstündür.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!