22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

haber-i nebevî vardır. Eğer yetmiş bin defa "Lâ ilâhe illallah" söylenip bir ölünün veya<br />

kişinin kendisinin Cehennem ateşinden kurtulması için bağışlansa bunun fâidesi tam hâsıl<br />

olur.<br />

1) Nefehât-ül-Üns (Osmanlıca); s.635<br />

2) Menâhic-ül-İbâd ile'l-Meâd; s.51<br />

3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1137<br />

SÂKIB DEDE;<br />

Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. İsmi Mustafa'dır. Endülüs'ten İzmir'e göç eden bir<br />

âilenin çocuğu olarak doğdu. Doğum târihi belli değildir. Babası ticâretle uğraşırdı. Sâkıb<br />

Dede doğmadan önce, annesi Halime Hâtun rüyâsında mübârek bir zât gördü. O zât; "Allahü<br />

teâlâ sana üç beş gün içinde bir oğul verecektir. Gözünü aç onun kıymetini bil. O bizim<br />

yüksek oğlumuz olacaktır. Sana da dünyâ ve âhirette faydası çok olacaktır." dedi. Annesinin<br />

bu rüyâsından birkaç gün sonra Sâkıb Dede doğdu.<br />

Sâkıb Dede yürümeye başladığı sırada babası ticâret için Mısır'a gitmişti. Aradan birkaç sene<br />

geçtiği halde kendisinden hiç haber alınamadı. Bu yüzden geçim sıkıntısı çekiyorlardı.<br />

Annesinin, bir gün akşam yemeği hazırlamaya çalışırken, ağladığını ve mahzûn olduğunu<br />

gören Sâkıb Dede, yemek yemeyip üzgün olarak bir köşede oturdu. Bu sırada kapı çalındı ve<br />

bir zât pekçok erzak ve çeşit çeşit hediyelerle birlikte mektup getirdi. Mektupta babası yakın<br />

zamanda döneceğini bildiriyordu.<br />

Yedi sekiz yaşlarına geldiğinde hocaya gitmeye başladı. Çalışkanlığı ve zekîliği ile kısa<br />

zamanda Kur'ân-ı kerîmi ve başlangıç ilimlerini öğrendi. Daha sonra tahsîline devâm etmek<br />

için İstanbul'a gitti. Fâtih Câmii Medreselerinde meşhûr âlimlerden ders aldı. Sonra<br />

Köprülüzâde Mustafa Efendinin derslerine devâm etti. Bu arada hocası ile birlikte küffâr<br />

üzerine yapılan bir sefere katıldı. Çehrin Kalesi muhâsara edildi. Muhâsaranın başlamasından<br />

üç ay geçmesine rağmen bir netîce alınamadı. Zaman zaman asker arasında, Sultan<br />

Süleymân'ın Kânunnâmesinde; "Yeniçerilerin üç aydan fazla muhâsara üzerinde<br />

kalmayacağının" yazılı olduğu konuşulmaya başlandı. Bu sırada bir ikindi vakti sefer<br />

kumandanının çadırına bir derviş geldi. Komutan ona çok hürmet etti. Sohbetin sonunda<br />

derviş; "Bu gece mânâ âleminde Mevlânâ Celâleddîn Rûmî hazretlerinin bütün halîfeleri<br />

talebeleri ile gelip kalenin hizâsında murâkabe hâli üzere oturduklarını gördüm. İnşâallahü<br />

teâlâ yarın ikindi vakti kalenin alınma ihtimâli vardır." dedi ve askerin kaleye gireceği yeri<br />

gösterip, oradan ayrıldı. Komutan bu haber üzerine rahatladı. Bu hâdiseyi gören Sâkıb<br />

Dede'de bambaşka haller oldu. Sevdiği ve güvendiği Fevzi Efendiye durumunu arz edip,<br />

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin ahvâlini anlatmasını istedi. O da bildiği kadar anlattı. O güne<br />

kadar tasavvuf ehlinin sohbetlerine katılmamış olan Sâkıb Dede'de tasavvufa karşı bir sevgi<br />

ve meyl hâsıl oldu. Gece rüyâsında şunları gördü: Çehrin Kalesinin semâsında bir kubbe<br />

vardı. Burada evliyâ zâtlar gömülüydü. O kubbeden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî çıkıp,<br />

koltuğunda bulunan kopcayı Sâkıb Dede'ye eliyle işâret etti. Sâkıb Dede; "Peki efendim."<br />

deyip süratle yanına vardı. Elini öpüp, emirlerini, ne buyuracaklarını beklediği sırada o zât;<br />

"Ey genç! Ben seni kabûl ettim." dedikten sonra mevlevî elbisesi giydirdi ve; "Senin dünyevî<br />

bir işin yok." buyurdu. Ertesi gün rüyâsını Fevzi Efendiye anlattı. O da rüyâsını tâbir etti ve<br />

bundan sonra mevlevî olduğunu söyledi.<br />

Sâkıb Dede'yi sefer dönüşünde Farsça öğrenmek husûsunda büyük bir merak sardı. Bunun<br />

için Bursa'ya gitti. Kısa zamanda Farsçayı öğrendi. Üstelik bu dili Bursa'nın ileri gelenlerine<br />

öğretmeye başladı. Daha sonra Uşak üzerinden Manisa, Isparta havâlilerinde hem ders<br />

vererek hem de vâz u nasîhatlerde bulunarak Konya'ya gitti. Konya'da câmilerde vâz u

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!