22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Haramı terk etmek vâcibdir. Şüphelileri terk etmek sünnettir. Buna takvâ denir. Zühd, helâlin<br />

azıyla kanâat etmektir. Verâ, mübahları ihtiyaç mikdârı kullanmaktır. Bu zâhire âit zühddür.<br />

Bir de mânevî zühd vardır. O ise dünyâ sevgisini terk etmek, gönlü dünyâ sevgisinden<br />

temizlemek ve âhiret ile meşgûl olmaktır.<br />

Her şeyi yiyen, her şeyi konuşur. Her şeyi konuşan her şeyi yapar. Her şeyi<br />

yapanCehennem'e gider.<br />

Bir kimsenin başına musîbet gelirse, şükretmesi gerekir. Sabır ile şükür, insanın kemâlinin<br />

alâmetidir. Îmân iki parçadır. Yarısı sabır, yarısı şükürdür.<br />

O SANA DUÂ ETSİN<br />

Talebelerinden İzzeddîn isminde birisinin küçüklüğünde gözü sakatlanmıştı. Hiçbir tedâvî ve<br />

ilaç fayda vermedi. Âmâ oldu ve gözlerinin göreceğinden ümidini kesti.Akrabâları bu<br />

duruma üzülüyorlardı. Nihâyet Cumâ gecesi bir rüyâ gördü. Rüyâsında, her taraf aydınlıktı.<br />

Kalabalık bir topluluk vardı. Bu sırada gâyet heybetli bir zât gördü. Onun kim olduğunu<br />

sordu. Birisi; "Resûlullah efendimizdir." dedi. Gidip mübârek ayaklarına kapandı ve öptü.<br />

Sonra; "Bana yardım eyleyin yâ Resûlallah! Bana duâ buyrun, gözlerim görsün." diye<br />

yalvardı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Üzülme. Gözünün iyileşmesi için<br />

Safiyyüddîn Erdebilî'nin yanına git. O sana duâ etsin. Onun duâsı ile şifâ bulursun" buyurdu.<br />

Peygamber efendimizden bu müjdeyi alınca, çok sevinip, sevinçle uyandı. Akrabâlarına bu<br />

haberi müjdeledi. Hepsi sevinerek onu Safiyyüddîn Erdebilî'nin huzûruna götürdüler. Onun<br />

muhabbet nazarı gözüne gelince derhal, gözleri açıldı. Görmeye başladı. Gözlerinde<br />

hastalıktan hiç eser kalmadı.Safiyyüddîn Erdebilî'nin talebeleri arasına girdi.<br />

SEBEBİ NEDİR?<br />

Şeyh Sâdüddîn, Basra'da deniz kenarında bulunuyordu. Bir geminin sâhile yaklaştığını gördü.<br />

Bu sırada tâcir olduğu hâlinden belli birinin başında kıymetli bir sandığı dışarı çıkardığını<br />

gördü. O sandığa gâyet îtinâ gösteriyordu. Onda kıymetli bir şey bulunduğunu tahmin etti.<br />

Bu sebeple onu tâcirden satın almak istedi. Tâcire; "O sandıkta ne var ki, öyle başında<br />

dikkatle taşıyorsun." diye sordu. "Bunda Şeyh Safiyyüddîn'e âit bir hediye var." deyince,<br />

hediye getirmesinin sebebini sordu. Tâcir şöyle anlattı: Bu gemi ile giderken, deniz birden<br />

kabardı. Gemi battı, batacaktı. Bu sırada Safiyyüddîn Erdebilî'den cân u gönülden yardım<br />

istedim. AnsızınSafiyyüddîn hazretlerini karşımda gördüm. Mübârek eli ile gemiyi çekip,<br />

selâmetle sâhile ulaştırdı. Bunun için ben bu sandığı ve içindekileri ona hediye etmeyi<br />

adadım. İşte sandığa bu kadar kıymet vermemin sebebi budur." dedi.<br />

1) Risâle-i Eşrefzâde Şirvânî; s.66<br />

2) Kâmûs-ül-A'lâm; c.4, s.2961<br />

3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1137<br />

4) Eshâb-ı Kirâm; (6. Baskı) s.389<br />

5) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.9<br />

6) Safvet-us-Safâ, Süleymâniye Kütüphânesi, Ayasofya Kısmı, No:3099, Hekimoğlu Ali<br />

Kısmı, No:775<br />

7) Lemezât

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!