22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

doğru buyurmuş. Daha önce yine böyle bir iş yapmış ve ölümden kurtulmuştum. Demek ki<br />

hocamızın himmeti bereketiyle kurtulmuşum. Şimdi de bir ânda iyileştiğimi hissettim.<br />

Hocamızın büyüklüğü karşısında yaptığım bu işten dolayı utanıyorum. Artık böyle bir iş<br />

yapmaktan cenâb-ı Hakka sığınırım." dedi.<br />

Sa'düddîn-i Kaşgârî'nin talebelerinden Alâeddîn anlattı: "Bir gün memleketimde bulunan<br />

anne ve babamdan mektup geldi. Beni evlendirmek için bir kız bulduklarını, acele gelmem<br />

îcâbettiğini yazıyorlardı. Fakat böyle bir dâveti annem-babam yaptığı için üzüldüm. Bir ara<br />

hocam beni üzgün görünce sebebini sordu. Durumu anlatınca; "Mâdem ki annen ve baban<br />

çağırıyor, hemen gidiniz." buyurdu. Hocama vedâ ederek memleketime gittim. Söyledikleri<br />

kızla evlendim. Annem ve babam beni senelerce bırakmadılar. Hocamdan ayrı kalmanın<br />

üzüntüsü çok fazlaydı. Buna rağmen her gün hocamı hatırlar, gözlerimi yumup onu<br />

düşünürdüm. Bu yönden hiç gaflete düşmüyordum. Memlekette, ne hikmetse hükümet<br />

memuru bizi sık sık rahatsız ediyor, daha doğrusu zulm ediyordu. Zulümde aşırı gittiği bir<br />

gün; "İmdâd yâ mübârek hocam! Allahü teâlânın izniyle himmetinizi istirhâm ediyorum!"<br />

diye hocamdan yardım istedim. O gece rüyâmda hocamı gördüm. Elinde bir yay ile ok vardı.<br />

Bir ara karşıdan o zâlim memurun geldiğini gördük. Hocam hemen elindeki oku yaya<br />

yerleştirip memura fırlattı. Ok, o zâlimin göğsüne saplandı. Uyandığımda artık bu zâlimden<br />

kurtulacağımı anladım. O günden sonra memur bize gelmez oldu. Araştırdığımda, ânî olarak<br />

felç geçirdiğini ve artık yerinden kımıldayamaz hâle geldiğini öğrendim. Her zaman olduğu<br />

gibi, şimdi de hocamın yüzlerce kilometre uzaktaki bir himmeti ile kurtuldum."<br />

Talebesi Alâeddîn anlatır: "Sa'düddîn hazretlerine yeni talebe olmuştum. Arabî, mantık,<br />

kelam, fıkıh gibi derslere ara verip, tasavvuf üzerinde çalışmamı emrettiler. "Başüstüne"<br />

deyip kendimi tasavvufa verdim. Fakat o sıralarda hadîs ilmi üzerinde bir hocadan ders<br />

alıyordum. Kendi kendime; "Hadîs ilmini okumak herhâlde hocamın bu emri dışındadır,<br />

bunu öğrenebilirim." diye içimden geçti. Kitabı bitirmeye karar verdim. Bu kararımdan<br />

sonra, kitabı okutan hocanın yanına gitmek üzere evimden çıktım. Kapıdan çıkar çıkmaz,<br />

sanki ayaklarıma kalın zincirlerle büyük bir ağırlık bağlamışlar gibi adım atamadım.<br />

Ayaklarımı kaldırmak için sarfettiğim gayretlerden ter içinde kaldım. Ayaklarımı sürükleye<br />

sürükleye yürümeye başladım. Yolda bir köprü vardı. Oraya yaklaşırken şiddetli bir fırtına<br />

çıktı, başımdan takkemi alıp götürdü. Gözüme kum tânecikleri kaçtı. Dehşet içinde kaldım.<br />

Gitmekten vazgeçtim. Geriye döner dönmez fırtına kesildi, ayaklarımdaki ağırlık kayboldu<br />

ve başımdan uçup giden takkem önüme geldi. Hayret ettim. Anladım ki, bu iş hocamın<br />

emrine muhâliftir. Derhâl hocamın huzûruna koştum. Onu câmide murâkabe ederken<br />

buldum. Beni görünce gülümseyerek; "Söz dinleyen kurtulur." buyurdular."<br />

Yine çok sevilen talebesi Alâeddîn anlattı: "Hocam Sa'düddîn hazretlerine teslim olmuş,<br />

onun hizmetiyle şerefleniyor, dertlere dermân olan sohbetlerini can kulağı ile dinliyordum.<br />

Bir gün, tasavvufta kabz hâli denilen müthiş bir sıkıntıya düştüm, bunalmaya başladım.<br />

Kalbim kararmaya başladı. Gönlüme, söylenmeyecek derecede kötü şeyler geliyordu. Beni<br />

gökyüzünden atıp parça parça etseler de, bunlar hatırıma gelmese diyordum. Çâresiz kaldım.<br />

Durumumu hocama anlatmak için huzûruna vardım. Daha bir şey konuşmadan, bir eliyle<br />

göğsümden diğer elinin şehâdet parmağıyla da ensemden bastırdı. O ânda, hocamın kerâmeti<br />

olarak öyle müthiş birşey oldu ki, gönlümdeki bu düşünceler silindiği gibi, kalb gözüm<br />

açılıp, melekler âlemini görmeye başladım. Elhamdülillah bendeki o sıkıntı kayboldu.<br />

Hocamın himmetiyle bu derdimden kurtuldum."<br />

Tasavvufun yüksek hakîkatleri ile ilgili, işitip de anlıyamadığı bâzı meselelerde müşkili olan<br />

bir kimse, müşkilini halletmek için bir rehber arıyordu. Diyâr diyâr dolaştığı hâlde, bir yol<br />

gösterici bulamadı. Bir gün yolu Sa'düddîn-i Kaşgârî hazretlerinin bulunduğu şehre geldi ve<br />

bir câmideki hocaya durumunu anlatıp; "Bu derdime çâre olacak bir rehber arıyorum. Bu<br />

şehirde derdimin dermânı olacak Allahü teâlânın evliyâsından bir kimse var mıdır?" diye<br />

sordu. O da Sa'düddîn-i Kaşgârî'yi tavsiye edip, huzûruna götürdü. O kimse, Sa'düddîn-i

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!