22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Burada söze değil, mânâya bakılır. Bunun gibi, fakire verilen hediye, sadaka olur. Zengine<br />

verilen sadaka da hediye olur. İbn-i Hacer-i Heytemî, evliyânın kabirlerine nezir yapılırken,<br />

onun çocuklarına veya talebesine, yâhut orada bulunan fakirlere sadaka olması gibi başka bir<br />

kurbet, yâni başka bir hayır niyet edilirse, bu nezrin sahîh olacağına fetvâ vermiştir. Böyle<br />

nezirlerin, niyet edilen kimselere verilmesi lâzım olur. Şimdi türbelere yapılan nezirlerin<br />

hepsinde böyle niyet edilmektedir. Velîye nezr sözünden bunu anlamak lâzımdır. Geçmiş<br />

evliyâya dil uzatmak, onlara câhil demek, sözlerinden dinimize uymayan mânâlar çıkarmak,<br />

öldükten sonra da kerâmet gösterdiklerine inanmamak ve ölünce velîlikleri biter sanmak ve<br />

onların kabirleri ile bereketlenenlere mâni olmak, müslümanlara sû-i zan, zulmetmek,<br />

mallarını gasb etmek gibi, hased, iftira ve yalan söylemek ve gıybet etmek gibi haramdır.<br />

Pekçok insanın, Allahü teâlânın yoluna girmesine vesîle olan, İslâmiyet'e pek büyük<br />

hizmetler yapmış olan büyük âlim ve velîlerin kıymetlerini bilip hiçbirine dil uzatmamalıdır.<br />

Çünkü inkâr eden mahrûm kalır.<br />

A<br />

ABAPÛŞ-İ VELÎ;<br />

Anadolu evliyâsından. İsmi Bâli Mehmed Çelebi olup, Bâlî Sultan olarak da bilinir.<br />

Germiyan şehzâdelerinden Hızır Paşanın oğludur. Dedesi Süleymân Şah, Mevlânâ<br />

Celâleddîn Rûmî'nin oğlu Sultan Veled'in kızı Mutahhara Sultan ile evli olduğundan, soyu<br />

Mevlânâ hazretlerine ulaşır. Babası ona, saltanat elbisesi yerine tarîkat abası giydiği için<br />

"Abapûş-i Velî" lakabını vermiştir.<br />

Abapûş-i Velî, küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. Kısa zamanda ilim tahsîlini tamamladı.<br />

Ahlâk ve edeb nümûnesi idi. Küçük yaşta Mevleviyye tarîkatı büyüklerinin mânevî<br />

bakışlarına kavuştu. İnsanlara doğru yolu göstermek üzere icâzet, diploma aldı.<br />

Devrinin büyük âlimleri ve devlet ileri gelenlerinin çoğu onun sohbetlerini tâkib ederlerdi.<br />

Tîmûr Han Afyon taraflarına geldiğinde, onun bölgesine girmedi ve bâzı ihsânlarda<br />

bulunmak isteyince; "Bizim abamız, elbisemizi terk ve ihtiyaçsızlık elbisesidir" deyip kabûl<br />

etmedi. Tîmûr Han Abapûşî hakkında; "Böyle zatlar boş değildir. Allahü teâlâdan<br />

başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler. Şahların gönüllerinde onların heybeti, korkusu<br />

yer etmiştir." dedi.<br />

Abapûş-i Velî ömrünün sonlarını babasından kalan dergâhında yalnız geçirdi. Devamlı<br />

ibâdetle meşgûl olurdu. Talebeleri ve sevenleri huzuruna gidip ders ve sohbetlerini dinler,<br />

ondan istifâde ederlerdi. Çeşitli zamanlarda insanlar arasına çıkıp, onlara Allahü teâlânın<br />

emir ve yasaklarını anlatır, herkesi iyiliğe teşvik ederdi.<br />

Vefâtından önce kendi evine geçen Abapûş-i Velî, üç gün sonra 1485 (H.890) senesinde<br />

vefât etti. Afyonkarahisar Mevlevî Dergâhının bahçesine defnedildi. Definden sonra bâzı<br />

hâller görüldü. Talebeleri bunları hocalarının kerâmeti olarak kabûl ettiler. Bu sırada sâdece<br />

görünüşe bakarak konuşanlardan birisi bu hâllerin, talebeler tarafından uydurulduğunu,<br />

bunların aslının olmayacağı gibi sözler söyledi. Ayrıca kabre inkâr gözü ile baktığı anda,<br />

Allahü teâlânın gazâbına uğrayarak gözleri görmez oldu, dili tutuldu. Baştan ayağa kadar<br />

bütün vücûdu titremeye başladı. Bu hâle yakalandığının üçüncü günü kötü bir vaziyette öldü.<br />

Allahü teâlânın evliyâsı hakkında uygunsuz konuşmanın, onu inkâr etmenin cezâsını hemen<br />

gördü.<br />

Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyye; (Sâkıb Dede; Mısır 1283) c.1, s.4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!