22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Emîr-ül-Müminîn hazret-i Ali; “Ben hiç kimseye aslâ iyilik ve kötülük etmedim” buyurdu.<br />

Oradakiler bu söze hayret ettiler ve; “Ey Emîr-ül-müminîn, belki sizden hiç kimseye karşı bir<br />

kötülük meydana gelmiş değil, ama iyilik için ne buyurursunuz?” dediler. Buyurdu ki:<br />

“Allahü teâlâ, Câsiye sûresi 15. âyetinde meâlen; “Sâlih (iyi) amel eden kendine, kötülük<br />

eden de kendine etmiş olur” buyurdu. O hâlde benden meydana gelen her iyilik ve kötülük,<br />

aslında benim içindir ve banadır, başkasına değil.” Bu sebebledir ki büyükler; “Bu, kişinin<br />

iyiliği için yeter” demişlerdir. Beyt:<br />

Mâdem bildin her şeyin faydası kendindedir,<br />

O hâlde hep iyilik etmek daha iyidir.<br />

Akıllı olana, dünyâ ve âhiret işlerinde bu kadar nasîhat yeter.”<br />

AĞZI YIKAMANIN HİKMETİ<br />

Mecma’ul-Ahbâr’da bildirildiğine göre; birgün şehid sultan Gıyâseddîn Tuğluk Şah,<br />

Mevlânâ Topal Zahîreddîn’e; “Şeyh Rükneddîn’den hiç kerâmet gördün mü?” diye sordu.<br />

Mevlânâ da şöyle anlattı: “Bir Cumâ günü bir grup kimsenin, Şeyh Rükneddîn’in elini öpmek<br />

için toplandıklarını gördüm. İçimden; “Acabâ Şeyh hazretleri sihirbaz mıdır? Ben de âlimim,<br />

bana hiç kimse gelmez” dedim. Sabahleyin Şeyh’in huzûruna gidip; “Ağzı ve burnu<br />

yıkamanın hikmeti nedir?” diye sorup, onu imtihan edecektim. Gece yatınca, rüyâmda<br />

hazret-i Şeyh, bana bir miktar tatlı verdi ve sabaha kadar onun tadını damağımda hissettim.<br />

“Kerâmet böyle mi olur?” diye düşündüm. “Şeytan, bilmeyenleri bu gibi şeylerle yoldan<br />

çıkarabilir” diye düşünüp, imtihân etmek niyetimden vazgeçmedim. Sabah erkenden Şeyh’in<br />

huzûruna vardım. Şeyh; “Sizi bekliyordum” deyip konuşmaya başladı; “Cünüblük iki çeşittir.<br />

Biri kalbin, diğeri bedenin cünüblüğü. Bedenin bu husustaki cünüblüğü bellidir. Kalbin<br />

cünüblüğü ise uygun olmayan kimse ile sohbet etmekten hâsıl olur. Bedenin cünüblüğü su ile<br />

giderilip, temizlenir. Ama kalbin cenâbeti, göz yaşı ile giderilir” buyurduktan sonra şöyle<br />

devâm etti: “Suyun temizlemesi ve cünüblüğü gidermesi için üç sıfat lâzımdır. Bunlar; renk,<br />

tad ve kokudur. Bunun için dînimiz, mazmaza ve istinşâkı, yâni ağza ve burna su vermeyi<br />

abdestte öne aldı. Böylece; tat mazmaza, koku istinşâk ile gerçekleşir” buyurdu.<br />

Rükneddîn’in söze başlaması ile, ter dökmeğe başlamam bir oldu. Sonra Şeyh; “Şeytan,<br />

Peygamberimizin şekline giremediği gibi, hakîkî mürşid-i kâmilin sıfat ve şekline de<br />

giremez. Çünkü onun Peygamber efendimize tam mütâbeatı ve bağlılığı vardır. Mevlânâ<br />

Zahîreddîn’in söz ilminden nasîbi var, ama hâl ilminden bir şeyi yoktur” buyurdu.”<br />

1) Ahbâr-ül-Ahyâr; s.69<br />

2) Siyerü’l Evliyâ<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.4<br />

RÜSTEM HALÎFE BURSEVÎ;<br />

Bursa'da yaşayan evliyâdan. Aslen Bolu vilâyetinin Göynük kazâsından olup, orada dünyâya<br />

geldi.Doğum târihi bilinmemektedir. Bursa'ya yerleşti. Önceleri ticâretle meşgûl olurdu.<br />

SonraKastamonulu Şeyh Hacı Halîfe'ye talebe olup, tasavvuf yoluna girdi. Ölmeyecek kadar<br />

yer içer, az şey ile kanâat edip yaşardı. Dâimâ riyâzet hâlindeydi. Devâmlı Kur'ân-ı kerîm<br />

okumakla meşgul olurdu. 1511 (H.917) senesinde Bursa'da vefât etti.Kabri, Hisar içinde,<br />

OrtaPazar'daNakkâş Ali Mescidi civârında, Osman Çelebi'nin kabri yanında bulunmaktadır.<br />

Nefehât-ül-Üns kitabının mütercimi Lâmii Çelebi, bu zâtı şöyle anlatır: "Aslen Anadolu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!