22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hakîkatte bâtıldır.”<br />

Şeyh Rükneddîn, Sultan Kutbüddîn Mübârek Şah zamânında, Dehlî’ye gitti. Sultan kendisini<br />

dâvet etmiş, onu, halk arasında büyük hürmet gören ve çok sayıda talebesi olan Nizâmüddîn<br />

Evliyâ’nın nüfûzunu azaltmak için kullanmak istemişti. Nizâmüddîn Evliyâ, Dehlî’de bütün<br />

insanlara nasîhat ediyor, İslâmiyete aykırı iş yapmaya müsâade etmiyordu. Nizâmüddîn<br />

Evliyâ, şehir dışında Alâî Havuzu denilen yere kadar gidip, Dehlî’ye gelmekte olan Şeyh<br />

Rükneddîn’i karşıladı. Oradaki bir dergâhta oturup sohbet ettiler. Şeyh Rükneddîn, Sultan<br />

Kutbüddîn’in meclisini şereflendirince, sultan; “Sizi şehir halkından kim karşıladı?” diye<br />

sordu. Şeyh Rükneddîn; “Şehrin en iyisi” cevâbını verip, sultânın Nizâmüddîn Evliyâ<br />

hakkındaki kötü zannını ortadan kaldırdı.<br />

Büyüklerin hâl ve hayâtını anlatan Siyer-ül-Evliyâ kitabında, Şeyh Nizâmüddîn Evliyâ ile<br />

Şeyh Rükneddîn Ebü’l-Feth’in bu karşılaşmaları şöyle anlatılır: Şeyh Nizâmüddîn ve Şeyh<br />

Rükneddîn namaz kıldılar. Daha sonra Şeyh Nizâmüddîn, Şeyh Rükneddîn’in yanına vardı.<br />

Bir müddet sohbet ettiler. Ertesi gün Şeyh Nizâmüddîn, bugün kabrinin bulunduğu yere gitti.<br />

Orada yeni inşâat yapılıyordu. Âniden; “Şeyh Rükneddîn geliyor!” sesleri işitildi. Şeyh<br />

Nizâmüddîn, o gün orada büyük bir ziyâfet verdi. Yolculuk sebebiyle ayakları ağrıyan ve<br />

taht-ı revan üzerinde oturan Şeyh Rükneddîn’in önünde, yanındakilerle birlikte oturup sohbet<br />

ettiler. Şeyh Rükneddîn’in kardeşi Şeyh İmâdüddîn İsmâil şöyle bir suâl yöneltti:<br />

“Büyüklerin bir araya gelmesi, ganîmettir. Onların nefeslerinden hâsıl olan faydadan daha iyi<br />

bir şey yoktur. Bu fakîrin hâtırına, Resûl-i ekremin Medîne’ye hicretindeki hikmet ne olabilir<br />

diye geldi.” Şeyh Rükneddîn; “Gâliba onun hikmeti; Resûl-i ekreme verilmesi takdîr olunan<br />

bâzı kemâl dereceleri vardır ki, bunların zuhûrunun, bu dünyâda Resûlullah efendimizin<br />

Suffa Eshâbı ile sohbet etmesine bağlı kılınmış olmasıdır” buyurdu. Şeyh Nizâmüddîn de;<br />

“Bu fakîrin hâtırına gelen şöyledir ki; onun hikmeti, Medîne’de bulunup da, Resûlullah<br />

efendimizin sohbetine kavuşması imkânsız gibi olan bâzı fakîrlerin bu nîmetle şereflenmiş<br />

olmalarıdır” buyurdu. Derler ki, bu iki büyüğün, bu sözlerinden murâdları; birbirlerine karşı<br />

olan tevâzularıdır. Şeyh Rükneddîn’in maksadı: “Bizim buraya gelmekliğimiz, kemâlimizi<br />

arttırmak ve istifâde etmektir.” Şeyh Nizâmüddîn’in bu sözünden murâdı; "Şeyh<br />

Rükneddîn’in Dehlî’ye geliş maksadı, olgunlaştırmak ve faydalı olmaktır” demekti.<br />

Siyer-ül-Evliyâ kitabının müellifi burada şu açıklamayı ilâve eder: “Bu fakîr derim ki; hiç<br />

şüphe yoktur ki, Eshâb-ı Suffanın sohbetine bağlı olan Resûlullah efendimizin kemâl<br />

derecesi, irşâd ve olgunlaştırmak idi. Bununla dâveti yapmış, sevap kazanmış ve derecelere<br />

kavuşmuş olur. Yoksa murâd, hâşâ zâtının kemâli değildir.”<br />

O hâlde, iki sözün de mânâsı aynı olur. Bu karşılama yemeğinden sonra, hizmetçi, birkaç<br />

parça iyi kumaşı ve ince bir mendile bağlanmış yüz altını şeyhin ayağının altına koydu. Şeyh<br />

Rükneddîn; “Altınını, paranı gösterme!” buyurdu. Şeyh Nizâmüddîn cevâbında: “Zehâbeke<br />

ve mezhebek, gidişini ve gittiğin yolu, yâni; altın, yolu örtmektir ve dervişin hâlinin<br />

örtüsüdür. Derviş, avâmın gözünden bununla saklanır” buyurdu. Şeyh Rükneddîn, bunları<br />

alıp almamakta tereddüd etti. Bunun üzerine Şeyh Nizâmüddîn, o mendili Şeyh İmâd’a teslim<br />

etti.<br />

Bir başka zaman Şeyh Rükneddîn, hastalanan Şeyh Nizâmüddîn’i ziyâret etti. “Zilhiccenin<br />

onudur. Herkes bir sebeble hac sevâbını bulmaya çalışsın. Ben, Şeyh-ül-meşâyıhın ziyâret<br />

saâdetini bulmaya çalıştım” buyurdu. Bundan sonra Şeyh Nizâmüddîn vefât etti. Cenâze<br />

namazında Şeyh Rükneddîn bulundu ve; “Anlaşılıyor ki, bizi üç sene Dehlî’de tutmalarının<br />

sebebi, bizi bu nîmete kavuşturmaktı” buyurdu ve kısa bir zaman sonra yurduna döndü.<br />

KİMSEYE İYİLİK VE KÖTÜLÜK YAPMAZDIM<br />

Şeyh Rükneddîn, talebelerinden birine yazdığı mektubunda şöyle buyurur: “Bir gün

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!