22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2) Zübdet-ül-Makâmât; s.101<br />

3) Umdet-ül-Makâmât; s.110<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.301<br />

RÜKNEDDÎN EBÜ’L-FETH;<br />

Hindistan’ın büyük velîlerinden. Dedesi Şeyhülislâm Behâüddîn Zekeriyyâ ve babası Şeyh<br />

Sadreddîn’den ilim ve feyz aldı. Yüksek dedesinin bütün mânevî mîrâslarına sâhib oldu.<br />

Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî ve Ferîdüddîn Şeker Genc gibi Çeştiyye büyükleriyle görüştü.<br />

Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin yolunda dîn-i İslâma hizmet ile meşgûl oldu. Doğum<br />

yeri olan Mültan’da binlerce talebe yetiştirdi. Zamânın büyüklerinden Nizâmüddîn Evliyâ ile<br />

sohbet etti. Sultanlara ve diğer insanlara emr-i mârûf yapıp, Allahü teâlânın emir ve<br />

yasaklarını bildirdi. 1320 (H.720) yılından sonra Mültan’da vefât etti.<br />

Rükneddîn Ebü’l-Feth, bir talebesi tarafından toplanan Mecma’ul-Ahbâr adlı eserdeki bir<br />

mektubunda buyurdu ki:<br />

“O azîz, kesin olarak bilmelidir ki, insan iki şeyden ibârettir. Sûret ve sıfat. Hüküm sıfata<br />

göredir, sûrete göre değil. Hadîs-i şerîfte; “Allahü teâlâ, sûretlerinize ve amellerinize<br />

bakmaz, kalblerinize bakar” buyruldu. Ama sıfatın hükmü, hakîkat üzere, ancak âhirette<br />

görünür. Çünkü orada her şeyin hakîkatı zâhir olur. Bu sûret gidicidir ve herkes kendi sıfatına<br />

uygun şekilde haşrolunur. Nitekim Bel’am-ı Bâurâ, o kadar tâatiyle birlikte, köpek sûretinde<br />

haşrolunacaktır. A’râf sûresi 176. âyet-i kerîmede meâlen; “Onun hâli köpeğe benzer”<br />

buyruldu. Bunun gibi zulmeden, başkasının malına, canına tecâvüz eden, kendini kurt<br />

sûretinde; kibirli olan, kaplan sûretinde; bahîl ve harîs olan da, kendini domuz şeklinde<br />

bulacaktır. Kâf sûresi 22. âyet-i kerîmede meâlen; “Şimdi senin perdeni açtık! Artık bugün<br />

gözün keskindir” buyrulması, bunu gösterir. İnsan, bu kötü sıfatlardan temizlenmedikçe,<br />

hayvanlar sırasında yer almaktadır. A’râf sûresi 179. âyet-i kerîmede meâlen; “İşte onlar,<br />

hayvanlar gibidir; doğrusu daha sapık ve aşağıdırlar” buyruldu. Nefsin tezkiyesi,<br />

temizlenmesi ise, ancak Allah’a sığınmak ve O’ndan yardım istemekle mümkündür. Yûsuf<br />

sûresi 53. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefs,<br />

gerçekten kötülüğü şiddetle emreder. Ancak Rabbimin koruduğu nefs müstesnâdır.<br />

Çünkü Rabbim Gafûrdur, Rahîmdir” buyruldu. Hakk'ın ihsânı ve yardımı olmadıkça, nefs<br />

tezkiye olmaz. Nûr sûresi 21. âyet-i kerîmede meâlen; “Eğer üzerinize Allah’ın ihsânı ve<br />

rahmeti olmasaydı, içinizden hiçbiri ebediyyen (günah kirinden) temize çıkamazdı. Fakat<br />

Allah dilediğini temize çıkarır” buyruldu. Bu ihsân ve rahmetin alâmeti, ayıplarının<br />

kendine gösterilmesidir. Bütün kâinâtın yanında yok hükmünde olduğu ilâhî azametin<br />

nûrundan bir şuâ onun kalbinde parlasa; bütün dünyâ büyüklükleri, onun nazarında toprak<br />

hükmünde olur. Kalbinde dünyâ ehlinin kıymeti kalmaz. Bu hâl kalbini kaplayınca; dünyâ<br />

ehlinin tutulduğu hayvânî sıfatlarından nefret eder ve onların yerine, melek ahlâkının<br />

sıfâtlarının görünmesini ister. Zulüm, gadap, kibir, bahillik ve hırs yerine; af, hilm, tevâzu,<br />

cömertlik ve îsâr hâsıl olur. Bütün bunlar, âhireti isteyenlerin hâlleridir. Hakk'ı isteyenlerin<br />

hâlleri ise, bunlardan daha yüksektir. “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanınız” hadîs-i şerîfi,<br />

onların hâline uygundur. Herkesin anlayışı buna erişemez. Beyt:<br />

“Ahdim vardır ki, senden gayri dost etmeyeyim,<br />

Şartım vardır ki, senden başka istemeyeyim.<br />

Şeyh Rükneddîn bir talebesine nasîhat edip şöyle buyurdu: “Amellerde mütâbeat, yâni<br />

Resûlullah’a ve getirdiklerine uymak; uzuvları, O’nun yasak ettiği ve mekruh buyurduğu<br />

işlerden, söz ve fiil olarak uzak tutup bağlamak, faydasız meclis ve toplantılara gitmemektir.<br />

Tâlibi, Hak’tan meşgûl edip alıkoyan her şey, o vaktin mâlâyânîsi, yâni faydasızı, boş şeyi<br />

demektir. Bâtılların sohbetinden, arkadaşlığından kaçınmalıdır. Hakk'ı istemeyen ise,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!