22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sohbetleriyle insanlara faydalı olmaya çalışırken, diğer taraftan da Tahtakale'de bir<br />

ticârethânenin muhâsebesini tutarak geçimini temin etti. Onun vâz ve sohbetlerine fakir,<br />

zengin, esnaf, işçi, memur, tüccar, fabrikatör pekçok kimse devâm ederek istifâde etmeye<br />

çalıştı. Senelerce İstanbul'da kaldıktan sonra gönlündeki Resûlullah sevgisi onu Medîne-i<br />

münevvereye çekti. Yakınları kendisine Eyüb Sultan'dan bir kabir yeri almasını teklif<br />

ettikleri zaman; "Herkesi arzusuna bıraksalar, biz Cennetü'l-Bakî'yi arzu ederiz." dedi. 1979<br />

senesinde Medîne-i münevvereye giderek oraya yerleşti. İstanbul'da tutulduğu hastalığı<br />

Medîne-i münevverede de devâm etti. Fakat o en acılı ağrılı zamanlarında bile hiçbir<br />

şikâyette bulunmadı. Yanına gelenlere yüzünden tebessümü hiç eksik etmedi. 12 Şubat 1984<br />

(H.1404) Pazar günü vefât etti. Cennetü'l-Bakî Kabristanına defnedildi.<br />

Mahmûd Sâmi Efendi uzuna yakın orta boylu, buğday tenli, seyrek sakallı, kıvırcık saçlı bir<br />

zâttı. Temiz ve düzgün giyinirdi. Sakalı bir tutamı geçmezdi. Çok az yer içerdi. Sohbetlerinde<br />

az yemenin fazîletinden ve çok yemenin zararlarından sık sık bahsederdi. Kendisi halîm,<br />

selîm ve yumuşak huylu idi. Dâimâ sükûtu tercih eder, zarûret hâlinde pek kısa kelimelerle<br />

karşısında bulunan kimselerin seviyesine göre konuşurdu.<br />

Sohbet mevzûlarını, âyet-i kerîme, hadîs-i şerîfler, Peygamber efendimizin ve diğer<br />

peygamberlerin, Eshâb-ı kirâmın ve velîlerin güzel ahlâkları, gazâları, Allah yolunda<br />

gösterdikleri fedâkarlıkları, sabır ve tahammülleri ve nasîhatları teşkil ederdi.<br />

Sohbetleri ve vâzları esnâsında bütün konuları kitap veya defterden okumalarına veya<br />

huzurlarındaki herhangi bir şahsa okutmalarına rağmen, kalp mevzûunda bizzat bir kaynağa<br />

bakmadan konuşurdu. Bir seferinde buyurdular ki: "Kalb-i selîm, ne incinen ne de inciten<br />

kalbdir. İncinmemek incitmemekten daha zordur. Çünkü incitmemek eldedir, fakat<br />

incinmemek elde değildir." Kendilerinin terbiyesi ile meşgûl oduğu kimselerin hallerini<br />

gördükçe üzülür, fakat yüzlerine karşı ve arkalarından tevilli sözler bile olsa bir şey demezdi.<br />

"Hiç kimseden incinmem ve kimseyi incitmemeye çalışırım." derdi. Hiç kimseye; "Şunu niye<br />

yaptınız veya şunu niye yapmadınız." demez, yeme, içme ve giyinme husûsunda; "Şunu alın<br />

yiyelim, bunu alın içelim, şöyle olsun veya böyle olmasın." demezdi.<br />

Kapısına gelen herkesi kabûl eder, onlarla görüşür ve ikrâmlarda bulunurdu. Hayâtı belli bir<br />

düzen ve disiplin içerisindeydi. Nitekim Erenköy'deki evinden Tahtakale'deki iş yerine gidiş<br />

ve gelişlerinde vapur ve trene aynı saatlerde biner, gişe memurlarına bilet ve jeton paralarını<br />

devamlı sûrette bozuk olarak verirdi. Ayrıca Karaköy'den Eminönü'ne dolmuşa binmediği<br />

günlerde sıhhatinin şükrü olarak dolmuş ücretini fakirlere sadaka verirdi. Yolculuğa çıkarken<br />

çantasında, iğne, iplik, çakı, kibrit, sabun, çengelli iğne, kalem, kâğıt gibi lüzumlu şeyleri<br />

bulundururdu.<br />

Mahmûd Sâmi Efendi dâimâ abdestli bulunur ve her vakit câmiye giderek namazlarını<br />

cemâatle kılardı. Son senelerine kadar böyle devâm etti. Son senelerinde hastalığı sebebiyle<br />

câmiye gidemez oldu.<br />

Mahmûd Sâmi Efendi, bir sohbet sırasında büyüklerden şu sözü nakletti; "Kalbin nûrlanması<br />

için beş şey lâzımdır. Birincisi; az yemek, az uyumak, ikincisi; devamlı Allahü teâlânın<br />

ismini anmak, üçüncüsü; seher vaktinde kalkarak teheccüd, gece namazına devâm etmek,<br />

dördüncüsü; namazlarda huşû üzere bulunmak, beşincisi; sâdıklarla berâber olmak."<br />

Mahmûd Sâmi Efendi hiç kimseye; "Bizden ders al, bizim sohbetimize katıl, sakal bırak,<br />

sarık sar, cübbe ve şalvar giy." gibi emirler vermezdi. Dikkat çekecek, fitne uyandıracak<br />

hareketlerden kaçınırdı. "Bizim kapımız, hak kapısıdır. Nasîbi olan gelir. Hiç kimseyi<br />

zorlamayınız." derdi.<br />

Mahmûd Sâmi Efendi, Kur'ân ehline ve âlim kimselere karşı ayrı bir iltifât gösterir,<br />

meclislerinde onlara hemen yanıbaşında yer verirdi. Bayramlarda onların gelmesini<br />

beklemeden, ziyâretlerine giderdi. Nitekim AhıskalıAli Haydar Efendi bir sohbeti sırasında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!