22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hem de sen demiştin ki, Unuttum, pişmedi et,<br />

Hâlbuki bu et pişmiş, acaba nedir hikmet?”<br />

Dedi: “Kul unutmazsa, eğer ibâdetini,<br />

Onu da unutmazlar, pişirirler etini.”<br />

Yine bir gün misâfir, var iken hânesinde,<br />

Yemeğe koymak için, soğan yoktu evinde.<br />

Dediler; “Ey Râbia, şu komşudan istesek,<br />

Zîrâ soğan olmazsa, iyi olmaz o yemek.”<br />

Buyurdu: “Kırk senedir, söz verdim ki ben şuna,<br />

Aslâ el açmıyayım, Rabbimden gayrısına.”<br />

Râbia’nın bu sözü, bitmemişti ki, o an,<br />

Bir kuş, ayaklarıyla, bıraktı iki soğan.<br />

Bir gece de dostları, geldiler ona, ancak,<br />

Kandil yoktu evinde, gece aydınlatacak.<br />

Râbia hazretleri, üfledi bir avcuna,<br />

Nûr geldi birden bire, parmakları ucuna.<br />

Kamış girdi gözüne, bir gün namaz kılarken,<br />

Hiç farkına varmadı, acımasına rağmen.<br />

Öyle sarmış idi ki, onu aşk-ı ilâhî,<br />

Hissetmedi kamışı, gözüne girse dahî.<br />

Selâm verip sordu ki, “Gözümde bir şey mi var?”<br />

Baktılar kamış girmiş, güçlükle çıkardılar.<br />

Yâ Rabbî, bu mübârek velînin hürmetine,<br />

Kavuştur bizi dahî, senin muhabbetine.<br />

BENİ KENDİNLE MEŞGÛL EYLE<br />

Hazret-i Râbia, çok oruç tutardı.Bir defâsında bir hafta hiç yiyecek bulamadı. Sekizinci gece açlığı<br />

iyice şiddetlendi. Nefsine eziyet ettiğini düşünürken birisi kapıyı çaldı. Bir tabak yemek getirdi, o da<br />

yemeği alıp, yere koydu. Mum getirmeğe gitti, gelince bir kedinin yemeğini dökmüş olduğunu gördü.<br />

Su bardağını almaya gitti. Mum söndü. Su içmek isterken bardak düşüp kırıldı. O da; "Yâ Rabbî! Bu<br />

zavallı kulunu imtihan ediyorsun, fakat âcizliğimden sabredemiyorum." diyerek bir âh çekti. Bu âhtan<br />

neredeyse ev yanacaktı. Bir ses duyuldu: "Ey Râbia, istersen dünyâ nîmetlerini üstüne saçayım.<br />

İstersen, üzerindeki dert ve belâları kaldırayım. Fakat bu dertler, belâlar ile dünyâ bir arada<br />

bulunmaz." Bu sözü işitince; "Yâ Rabbî! Beni kendinle meşgûl eyle ve senden alıkoyacak işlere<br />

bulaştırma." diye duâ etti. Bundan sonra dünyâ zevklerinden öyle kesildi ki; kıldığı namazı;"Bu<br />

benim son namazımdır." diye huşû ile kılar, hep Allahü teâlâ ile meşgûl olurdu. Hattâ birisi gelip<br />

kendisini Allahü teâlâ ile meşgûliyetten alıkoyar korkusuyla; "Yâ Rabbî! Beni kendinle meşgûl eyle<br />

de, kimse senden alıkoymasın." diye duâ ederdi.<br />

BOŞA YORULMUŞ<br />

Râbia-i Adviyye, bir gece, evinde geç vakitlere kadar namaz kılarken hasırın üzerinde uyuya kaldı.<br />

Bu arada evine bir hırsız girdi. Her tarafı aradı, çalacak bir şey bulamadı. Giderken; "Girmişken boş<br />

çıkmayayım" diyerek, Râbia hazretlerinin dışarıda giydiği örtüsünü aldı. Evden çıkarken yolunu<br />

şaşırdı, kapıyı bulamadı. Geri dönüp örtüyü aldığı yere bıraktı. Bu sefer rahatlıkla kapıyı buldu.<br />

Kapıyı bulunca tekrar geri dönüp, örtüyü aldı. Fakat yine kapıyı bulamadı. Bu hâl yedi defa

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!