22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

içindir. Hamdolsun o fitneyi söndürdük. Allahü teâlâ papazlara müslüman olmalarını nasîb eyledi."<br />

dedi. Bu görüşmelerinden sonra pâdişâh bir vezîri vâsıtasıyla yedi yüz altın gönderdi. Para takdim<br />

edilince tebessüm ederek; "Bizim yedi yüz değil yedi altına dahi hakkımız yoktur. Biz fakir bir<br />

dervişiz. Bunu İslâm askeri için ve devlet işlerine sarf eylesinler. Pâdişâha duâ etmek bizim<br />

vazîfemizdir. Pâdişâhımız âdildir. Ona dâimâ duâ ederiz. Bu durum pâdişâha bildirilince, pâdişâh;<br />

"Mutlakâ bir arzuları vardır, beyân etsinler." diye haber yolladı. Bunun üzerine; "Bir murâdımız<br />

yoktur. Lâkin pâdişâha itâat etmek ve hâtır-ı şerîflerini hoş tutmak için bir nesne teklif edelim ki,<br />

Allahü teâlâ indinde biz ve zât-ı şâhâneleri mesûl olmayalım. Zîrâ şimdi bir şey arzu eylesek onlar<br />

dahi esirgemeyecekler. Lakin devlet hazînesinden bize verilecek hardal dânesi kadar istihkâkımız<br />

yoktur. Eğer lutfederlerse, merhum kaynatam ve şeyhimiz Şeyhülislâm Berdeî'ye Hamidoğlu Hızır<br />

Bey merhum bir mikdar arâzi ve mülk vermişti. Şeyh merhum da bunları evlâda vakfeylemişlerdi.<br />

Temlik ve vakfı sahîh olmak için bir ferman ihsân buyursunlar." dedi. Bu arzusu pâdişâha iletilince,<br />

bir menşur-u hümâyûn gönderdi ve arzusunu yerine getirdi.<br />

1) Μεν®κ⎬β−⎬ Βυρη®νεδδ⎩ν Ε ριδιρ⎩ (⇒εριφζ®δε Μυηαµµεδ Εφενδι, Σ⎫λεψµ®νιψε Κ⎫τ⎫πη®νεσι, Ηαχ⎬ Μαηµ⎦δ Κ⎬σµ⎬, Νο:<br />

4552)<br />

2) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.130<br />

3) Sicilli Osmânî; c.2, s.43<br />

R<br />

RÂBİA-İ ADVİYYE;<br />

Tâbiînden ve hanım velîlerin büyüklerinden. Babasının adı İsmâil'dir. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 752 (H. 135) yılında Kudüs civârında vefât etti.<br />

Babası İsmâil'in üç kızı vardı. Bir tane daha doğunca adını Râbia (dördüncü) koydu. Babası<br />

İsmâil Efendi çok fakir olduğundan Râbia doğduğu gece evde ihtiyaç olan şeylerden hiçbiri<br />

yoktu. Bu duruma annesi çok ağlayıp mahzûn oldu. Efendisine; "Filân komşuya gidip, bir<br />

mikdar kandil yağı isteyebilir misin?" dedi. Hazret-i Râbia'nın babası, Allahü teâlâdan başka<br />

kimseden bir şey istememeğe söz vermişti. Bununla beraber hanımını üzmemek için<br />

komşuya gitti. Kapıya elini sürdü ve geri gelip; "Kapı açılmadı" deyince hanımı ağladı. O da<br />

çok üzüldü. Babası, başını dizine dayadı ve öylece uyuya kaldı. Rüyâsında Peygamber<br />

efendimizi gördü. Peygamber efendimiz, kendisine buyurdu ki: "Hiç üzülme! Bu kızın, öyle<br />

bir hanım olacak ki, ümmetimden yetmiş bin kişiye şefâat edecek. Yârın bir kâğıda şöyle yaz:<br />

"Sen her gece Peygamber efendimize yüz salevât-ı şerîfe, Cumâ geceleri de dört yüz salevât<br />

gönderirdin. Bu Cumâ gecesi unuttun. Bunun keffâreti olarak, bu yazıyı sana getiren zâta<br />

dört yüz altını helâl parandan ver." Sonra Basra vâlisi Îsâ Zâdân'a git. O yazıyı ver." Hazret-i<br />

Râbia'nın babası uyandığında, Peygamber efendimizi görmenin şevkiyle ağlıyordu. Hemen<br />

kalktı, denileni yaptı ve Îsâ Zâdân'ın yanına gitti. Vâli mektubu alınca, Resûlullah<br />

efendimizin kendisini hatırlamasının şükrü için, binlerce altını fakirlere sadaka verdi. Râbia-i<br />

Adviyye'nin babası İsmâil Efendiye de mektupta yazılanı ve ona ilâve olarak pekçok altını da<br />

sadaka verip, bir ihtiyâcı olursa tekrâr gelmesini tenbîh etti. Altınları aldıktan sonra lüzumlu<br />

ihtiyaçlarını temin etti. Böylece bolluğa kavuştular ve kızlarına rahatça bakıp güzel edeb ve<br />

terbiye ile büyüttüler.<br />

Râbia-i Adviyye biraz büyümüştü. Annesi ve babası vefât etti. Üstelik, Basra'da kıtlık ve<br />

fevkalâde pahalılık vardı. Bu hengâmede Râbia'nın ablaları dağıldılar. Kimsesiz kalan<br />

Râbia'yı zâlim bir kimse yakaladı ve hizmetçi olarak iş gördürdü. Sonra da köle olarak altı<br />

gümüş karşılığı bir ihtiyara sattı. O ihtiyarın hizmetçisi olarak, gösterilen zor işleri sabırla<br />

yapmaya çalışıyordu. Çok sıkıntılı günler geçirdi. Çok zahmetler çekti, fakat isyân etmedi.<br />

Allahü teâlânın takdirine râzı oldu. Edebi fevkalâde idi. Bir gün karşısına bir nâmahrem,<br />

yabancı çıktı. Ondan sakınayım diye hızla giderken düşüp kolu kırıldı. Acz ve kırıklık içinde,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!