22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Talebelerinden biri Berdağ kasabasında meyve yetiştirirdi. Meyveler olgunlaşınca, hocasına<br />

götürmek istedi. Ancak hocasının yayladan dönüp dönmediğini bilmiyordu. Bunu öğrenmek<br />

için yol üzerine çıktı ve atlı bir kimsenin kendisine doğru geldiğini gördü. Yanına yaklaşınca,<br />

daha o sormadan; "Şeyh hazretlerini sorarsan o, dün yayladan döndü." dedi. Bu haberi alınca,<br />

alelacele dönüp bir heybeye kavun karpuz doldurup atına yükledi. Kendisi de ata binip yola<br />

çıktı. Giderken kendisine şeyh hazretlerinin yayladan döndüğünü haber veren atlıyı gördü.<br />

Elinde bir de silah görünce korktu. "Kaçsam zâten kurtulamam." dedi. Doğruca yanına<br />

yaklaşıp selâm verdi.Selâmını alıp; "Ben de Şeyh hazretlerinin bulunduğu yere gidiyorum.<br />

Berâber gidelim." dedi. Bunun üzerine ister istemez onunla yola devâm etti. Kendisine yoldaş<br />

olan bu kimse; "Heybende herhalde meyve var gibi. Bize bir kavun versen de yesek olmaz<br />

mı?" dedi. O kimse; "Bunları Pîr Muhammed Gencevî hazretlerine götürüyorum. Vermek<br />

için ondan izin almamız lâzımdır." dedi. "Eğer bedâva vermezsen borç olarak ver." deyince,<br />

heybesinden bir kavun çıkarıp uzattı. Bunun üzerine; "Soyuver de yiyelim." deyince, kavunu<br />

soyup dilimledi. O kimse de kavunu yedi. Berâberce yola devâm ettiler. Hocasına kavun<br />

karpuz götüren talebeye yolun korkulu yerlerinde yoldaşlık etti. Hocasının bulunduğu<br />

beldeye yaklaştıkları sırada yol kenarında bir harman sâhibinin yanında durdular. Talebeye<br />

yoldaşlık eden atlı, harman sâhibine yaklaşıp;<br />

"Şu sûfîden bir kavun ödünç aldım. Bana bir kavun verin de bunun kavununu ödeyeyim."<br />

dedi. Harman sâhibi yemin ederek; "Bizim kavunumuz yoktur." dedi. Harman sâhibine; "Bu<br />

samanın içinde kavun bulursak bizim olsun mu?" dedi. "Kavun değil altın bulsanız sizin<br />

olsun." deyince, saman yığınının bir yerini mızrakla gösterip burada kavun var çıkarıp bize<br />

ver!" dedi. Harman sâhibi merakla işâret ettiği yeri karıştırıp saman yığınının içinden iki<br />

kavun çıktığını gördü. Buna çok şaşırdı. Çünkü oraya kavun koymamıştı. Kavunları alıp ona<br />

verdi. Hocasına kavun karpuz götürmekte olan talebe de çok şaşırmıştı. Çünkü saman<br />

yığınının arasından çıkan kavunlar ödünç verdiği kavunun aynısı idi. Kavunlardan birini alıp<br />

borç aldığı kavunun yerine verdi. Diğerini de kesmesini söyledi. Borç verdiği kavunu alıp<br />

heybesine koydu. Diğerini de kesti. Harman sâhibi ile birlikte yerlerken birara kavunun<br />

çekirdeklerini bir kenara dökmek için bir tarafa eğildi. Sonra doğrulup, baktığında kendisine<br />

yol arkadaşlığı eden kimse bir anda gözden kaybolmuştu, orada yoktu. Bunun üzerine kalkıp<br />

hayret içinde yoluna devâm etti. Yolda öğle namazı vakti girdi. Bir yerde durdu ve durduğu<br />

yerde akar su kaynağı gördü. Bu sudan abdest aldı. Namaza duracağı sırada suyun başında<br />

Pîr Muhammed Gencevî'nin durduğunu gördü. Yanına yaklaştı bu sefer başka bir kimse<br />

şeklinde gördü. Bu kimse; "Şeyhin köyünde şimdi ezân okunur acele git! İnşâallah cemâate<br />

yetişirsin." dedi. Bunun üzerine hemen yürüdü. Cemâate yetişip cemâatle namaz kıldı.<br />

Namazdan sonra bekledi. Bu sırada hocası Pîr Muhammed hazretleri; "Dağdan gelen sûfiyi<br />

çağırın gelsin!" buyurdu. Gelip huzûruna oturunca; "Bugün başından geçen hâdiseleri bu<br />

cemâate anlat." dedi. O da başından geçen hâdiseleri tek tek anlattı. Cemâat de hayretle<br />

dinledi.<br />

Maksudlu aşîretinden Akkaşoğlu Hüseyin Ağa adında biri vardı. Bu şahsın bir kızı, Pîr<br />

Muhammed Gencevî hazretlerinin oğlu Habîb Muhammed ile nişanlanmıştı. Fakat kız nişanlı<br />

iken öldü. Bunun üzerine kızın babası pek ziyâde üzüldü. Şeyh hazretleri ona tâziye için<br />

gittiğinde, Akkaşoğlu Hüseyin Ağa ağlayıp; "Dünyâda sizinle akrabâlık kurmuştuk, nasîb<br />

olmadı. Bu akrabâlık sebebiyle âhirette size yakın olmayı ümid ediyorduk. Ancak buna sebeb<br />

olacak kızımız vefât etti. Bundan dolayı üzüntümüz pek ziyâdedir." dedi. Pîr Muhammed<br />

Gencevî hazretleri; "Yakınlığımız kesilmez, elem çekme. Zîrâ şu anda sizin hanımınız<br />

hâmiledir. Henüz kendisinin de haberi yok. Bir kız çocuğunuz dünyâya gelir. O zaman biz ve<br />

siz dünyâdan göçeriz. Bu kızınız yetişip büyür. Oğlum Habîb Muhammed'le Allahü teâlânın<br />

izni ile evlenirler ve böylece akrabâlığımız devâm eder." dedi. Sonra Hüseyin Ağanın bir kızı<br />

dünyâya geldi. Şeyh hazretlerinin ve Hüseyin Ağanın vefâtından sonra bu kız ile Şeyh<br />

hazretlerinin oğlu Habîb Muhammed evlendi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!