22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

konuştuğu lisan bu kitaplardan birinde bulunursa, ne âlâ yoksa onu ateşte yakarım." dedi. Pîr<br />

Muhammed hazretlerine; "Siz bir lisan ile konuşurmuşsunuz. Bu dil kitaplarda var mıdır?"<br />

deyince; "Vardır." cevâbını verdi. Bunun üzerine kitapları getiren kimse, hizmetçisine bir<br />

sandık gösterip bunu aç deyince, Pîr Muhammed hazretleri; "O sandıkta değil, öbür<br />

sandıktadır." dedi. Gösterilen sandığı açtı. Aradıkları kitabı buldular. "Hangi sandıkta<br />

olduğunu bildin. Hangi kitapta onu da bildir." diyerek gösterilen sandıktaki kitapları birer<br />

birer göstererek bunda mı bunda mı diye sordu. Gösterdikçe "Onda değil" dedi. Sonunda bir<br />

kitap çıkardı; "İşte o kitaptadır." deyince; "Peki hangi sayfada onu da belirt." diyerek,<br />

sayfalarını çevirmeye başladı. İlerde deyince, çevirmeye devâm etti. Açarken; "Bir yaprak<br />

daha çevir o sayfanın üst yüzünde yazılıdır." dedi. İşâret ettiği sayfaya baktı. O sayfada şöyle<br />

yazıyordu: "Gerçekte bir lisan vardır ki o lisan ne Arapça, ne Farsça, ne Türkçe ve ne de<br />

Süryânî lisanlarındandır. Hiçbir dile uymaz. Fakat Allahü teâlâ o lisanı bâzı kullarına<br />

bildirir." O âlim zât bu hâle şâhid olunca, Pîr Muhammed hazretlerine büyük bir muhabbetle<br />

bağlandı.<br />

Bulundukları memleketin ileri gelen bir âilesinin Beşâret Efendi adında bir hizmetçileri<br />

vardı. Bu hizmetçi uzun zaman hizmetlerini gördükten sonra onu serbest bıraktılar. Beşâret<br />

Efendi onlara; "Sakalım ağardı, ihtiyarladım. Bu âna kadar bana İslâmiyetin şartlarından ve<br />

din bilgilerinden hiçbir şey öğretmediniz. Namaz kılmayı da öğretmediniz. Şimdi ben ne<br />

yapayım." diye üzüntüsünü dile getirince, ona; "Sen Şeyh Pîr Muhammed hazretlerinin<br />

hizmetine git. Namaz kılmayı ve din bilgilerini onun hizmetinde öğrenirsin." dediler. Bunun<br />

üzerine Pîr Muhammed hazretlerinin huzûruna gidip hâlini arzetti. "Kırâat öğrenebilir<br />

misin?" deyince, buna gücüm yetmez, diye cevap verdi. Bunun üzerine Şeyh hazretleri bir<br />

talebesine; "Namazın rekatlarını, adedini, her vakitte sünnet ve farz kaçar rekat namaz<br />

kılındığını öğret. Kur'ân-ı kerîmi okumaya kâdir olmayan ümmîler gibi bu da namazını<br />

kılsın." buyurdu. Bu ihtiyar; "Bana bir hizmet emredin." diye arzedince de; "Bizi ziyârete<br />

gelen misâfirlerin abdest sularını hazırlamayı sana vazîfe olarak verdik." dedi. Canla başla<br />

kabûl edip, su lâzım oldukça bir ağacın iki ucuna bağladığı iki testi ile taşırdı. Bu ihtiyâr<br />

hizmetçi, Şeyh hazretlerine derin bir muhabbetle dâimâ su çeker dururdu.<br />

Bir defâsında Pîr Muhammed hazretleri yaylaya çıkmıştı. Bu sırada Üçoğlan aşîretinden<br />

Üveys Ağa namında bir kimse yanında bir grupla birlikte Şeyh hazretlerini ziyârete gitmek<br />

üzere yola çıkmıştı. Yolda öğle namazının vakti girdiğinden namazı kıldılar. Bu arada Üveys<br />

Ağa cemâatte bulunanlara Şeyhe ne hediye götürüyorsunuz? diye sordu. Herkes birer birer<br />

hediyesini söyledi.Aralarında Genç Sofi denmekle meşhur biri daha vardı. Ona sıra gelince;<br />

"Senin hediyen nedir?" diye sordu. "Benim kendi tarafımdan hediyem yoktur. Lâkin Şeyh<br />

hazretlerininLenberân adındaki nâhiyede bir talebesi var. Bu talebesi bahçesinde zerdali<br />

yetiştirir. Yetişen ilk zerdalileri benimle Şeyh hazretlerine gönderdi. Ben de bu zerdalileri<br />

götürüyorum." diye cevap verdi. Üveys Ağa sözü geçen hatırlı biriydi. "Baharın ilk<br />

günlerinde zerdali yetişir mi? Aç bakayım." dedi. Genç Sofi; "Emânettir ben açamam.<br />

İsterseniz siz kendiniz açın bakın." dedi. Üveys Ağa kabı açıp bakınca zerdalileri gördü.<br />

Genç Sofiye, iki tâne zerdali ver yiyeyim." dedi. "Emânettir veremem." deyince, Üveys Ağa<br />

iki tâne zerdali için Şeyh bize ne yapar diyerek iki tâne alıp yedi.Sonra herkes atına binip<br />

yola koyuldu. Üveys Ağa atı üzerinde bir düz yolda giderken atı sürçüp attan düştü ve sağ<br />

kolu kırıldı. Pîr Muhammed hazretlerinin dergâhına yaklaştıkları sırada yaşlı hizmetçiBeşâret<br />

Efendi onları karşılayıp herbirine hoş geldin diye müsâfeha yaptı. Üveys Ağanın sağ kolu<br />

kırılmış olduğundan sol elini tutarak müsâfeha yaptı veÜveys Ağa özrümüz var kusura<br />

bakma dedi. İhtiyar hizmetçi; "İki zerdali için kolunuzu niçin kırdınız?" deyince, gelen<br />

misâfirler çok şaşırdılar. "Bu husûsun Şeyh hazretleri tarafından keşfedileceğini beklerken,<br />

hizmetçisi keşfedip, durumu bildirdi." dediler. İhtiyar hizmetçi Beşâret Efendi, hiçbir şey<br />

bilmediği halde, Pîr Muhammed hazretlerine muhabbeti ve hizmeti sebebiyle kalp gözü<br />

açılmış, velîlik derecesine yükselmişti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!