22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uzak yerdedir. Oğullarımın her birini üçer kere ismiyle çağırayım. Hangisi uykudan uyanırsa<br />

yerimi ona bırakayım. Eğer oğullarımdan hiçbiri uykudan uyanmazsa üç defâ daPîr<br />

Muhammed'i çağırayım. Eğer üçüncü çağırışımda yarım günlük yoldan kalkıp gelirse ve<br />

kapıdan içeri girip; "Buyurun!" der ise yerime, insanlara rehber olarak Pîr Muhammed'i<br />

bırakacağım. Hak onun olduğuna senin de şüphen kalmasın." dedi. Buna hanımı da râzı oldu.<br />

Bundan sonra oğullarının her birini üçer defâ isimleriyle çağırdı. Hiçbiri uykudan uyanmadı.<br />

Daha sonra talebesi Pîr Muhammed'i iki defâ çağırdı, üçüncü çağırışında kapıdan içeri girdi.<br />

"Niçin geç geldin?" deyince; "Efendim birinci çağırışınızda çarığımı giydim. İkinci<br />

çağırışınızda yolu katettim. Üçüncü çağırışınızda huzûrunuza girdim." dedi. Bundan sonra<br />

hanımına; "Bunu kuluna Allahü teâlâ verir. Senin benim gayretimle olmaz. Bu iş nasîb<br />

meselesidir." dedi.<br />

Pîr Muhammed Gencevî bebek iken, annesi abdestsiz emzirmek istese emmez ve babası<br />

böyle bir halde iken yüzünden öpmek istese beşikte yüzünü çevirip o hâliyle öpmesine mâni<br />

olmaya çalışırdı.<br />

Hocası Şeyh Abdülgaffâr hazretleri vefâtından önce hasta yatağında huzûrunda bulunup,<br />

hizmetlerini görür iken vefâtının yaklaştığı bir sırada; "Sizden sonra kimin hizmetine<br />

girelim?" diye sorunca, hocası; "Bizden sonra seccâdemiz, yerimiz senindir. İnsanları irşâda,<br />

hak yolu anlatmaya sen müstehaksın. Kimseye ihtiyâcın yoktur. İnsanları Allah'ın emirlerine<br />

çevir, onlara dîn-i İslâmı anlatıp rehberlik yap. Sen o derecede kâmil biri olursun ki, ben<br />

kendi talebem için üzülmem. Fakat senin Cennet'e giren talebenin derecesinin daha yüksek<br />

olmamasına üzülürüm." demiştir.<br />

Maksudlu aşîretinden Mehmed adında bir kimse, Kazvin şehrine koyun satmaya giderken,<br />

Pîr Muhammed hazretlerine gelip talebe olmak, bîat etmek istediğini söyledi. "Bîat etmek<br />

herkesin kârı değildir. Var yoluna git. Şimdi bîat zamânı değildir." dedi. Fakat o, ısrarla<br />

talebeliğe kabûl etmesini isteyerek; "Lutfedip beni de talebelerinizin arasına alınız." dedi. Bu<br />

ısrarı ve şiddetli arzusu üzerine kabûl etti ve; "Haramlardan dâimâ sakın ve ihtiyât üzere ol<br />

yoksa pişmanlık çekersin." dedi. Bu kimse bîat edip talebesi olduktan sonra ticâret için<br />

Kazvin şehrine gitmişti. Orada koyun satıp para kazanmıştı. Çarşıda gezerken bâzı ahlâksız<br />

kadınlar yanına yaklaştığında hocası Pîr Muhammed Gencevî'yi hatırladı. Hemen vücudu<br />

titremeye başladı. Böylece o kötü kadınlara meyletmekten kurtuldu. Bir gün Pîr<br />

MuhammedGencevî, ikindi namazı sırasında âdeti olmayan bir hareket yaptı. Namazdan<br />

sonra sebebini sorduklarında şöyle dedi: "Bize talebe olan Mehmed, hayvan ticâreti için<br />

giderken bizden bîat almıştı. Kazvin'de çarşıda gezerken yanına düşük kadınlar yaklaşıp<br />

meyletmek isteyince vücûduna bir titreme geldi. Bugün ikindi vaktinde falan bağda<br />

buluşalım diye bir kadınla anlaşmışlardı. Biz namazda iken kötü kadın bağın içinden kendini<br />

gösterdi. Mehmed, bağın duvarından o tarafa atlarken beline bastım. Düşüp, beli şiddetli<br />

derecede ağrıdı. Sonra o düşük kadına kızarak, bağırıp çağırdı ve bırakıp gitti." dedi. Bu<br />

sözleri söyledikten sonra; "Bre hey gâfil! Sana bîat verdikten sonra, senin günah işlemene<br />

mâni olmayan, mahşer gününde seninle Cehennem'e gider." buyurdu.<br />

Pîr Muhammed Gencevî hazretlerinin memleketi, Karabağ'da Gence vilâyetidir. Burası yaz<br />

aylarında çok sıcak olması sebebiyle yazın şehre üç günlük mesâfede bulunan yaylaya<br />

çıkardı. Yaylada iken bir gün abdest alıyordu. Ayaklarını yıkadığı sırada âniden süratli bir<br />

şeklide ayağını ileriye uzattı. Sanki bir şeye vurur gibiydi. Yüzünde de kızgınlık belirtileri<br />

görüldü. Âdetiniz olmadığı halde ayağınızı neden böyle uzattınız? diye sorduklarında,<br />

buyurdu ki: "Bizim falan talebemiz sâhilde pamuk tarlasını sularken bir kimse yanına gelip;<br />

"Suyu ben tarlama bağlamıştım neden suyumu kesip kendi tarlana akıtıyorsun? Beni de avâre<br />

bırakıp oyalıyorsun?" deyince, bizim talebemiz dedi ki: "Suyun sizin tarlanıza aktığından<br />

benim haberim yoktur. Ben suyu sahraya boşa akıyor zannettim. Al suyu sen tekrar tarlana<br />

bağla." dedi. Fakat adam bu özrü kabûl etmedi. Kızgın bir halde yanına yaklaşıp elindeki beli<br />

tam başına indirmek üzere iken, talebemiz Allahü teâlânın izni ile bizden yardım istedi. O

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!