22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

1) Kalâid-ül-Cevâhir; s.120<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.221<br />

ÖMER MUHDÂR BİN ABDURRAHMÂN;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ömer el-Muhdâr bin Abdurrahmân es-Sekkâf’dır. Doğum<br />

târihi bilinmemektedir. 1429 (H.833) senesinde Terîm denilen yerde, öğle namazının<br />

secdesinde iken vefât etti. Zenbil Kabristanına defnedildi. Fevkalade hâller sâhibi olup, çok<br />

kerâmetleri görüldü. Tarla ve bahçesindeki mahsûlü korumak için bir bekçi bulundurmazdı.<br />

Kendisinden izinsiz olarak kim bir şey aldı ise, hayvan olsun, insan olsun, derhâl başına bir<br />

belâ gelirdi. Bir karga gelip, ona âid olan hurma ağacına konup, hurmalardan yedi. Sonra da<br />

uçtu gitti. Çok geçmeden geri döndü ve orada öldü.<br />

Ömer Muhdâr, talebelerinden birine, içinde para olan bir küp verdi. O talebe, âilesi için<br />

kendilerine yetecek kadarını alıp, ihtiyaçlarına sarfetti. Bu durum, aylarca devâm etti. Bir gün<br />

hanımı merakla, içinde olan parayı saymaya kalktı. Birkaç gün sonra talebe gidip, küpte para<br />

kalmadığını arzettiğinde, Ömer Muhdâr buyurdu ki: “İçindeki altınlar sayılmasaydı, daha<br />

nice seneler size yeterdi.”<br />

Ömer Muhdâr sevdiklerinden birisine, canının arzu ettiği şeyi sordu. O da tâze hurma<br />

istediğini söyledi. Mevsim kış olup, hurma zamânı değildi. Ömer Muhdâr, o kimse ile<br />

kabristana gidip, ziyârette bulundu. O esnâda yanına birisi geldi ve bir müddet onunla<br />

görüştü. O kişi; “Bu, arkadaşının yiyeceğidir” diyerek birşey verdi. Ömer Muhdâr onu aldı ve<br />

sevdiği kişiye dönüp; “Bunu alınız” diyerek, canının arzu ettiği tâze hurmaları verdi. Sevdiği<br />

kişi çok şaşırdı. Hocasının kabristanda görüştüğü kişiden ve tâze hurmalardan bir şey<br />

soramadı.<br />

Ömer Muhdâr, kırk gün süren hac yolculuğunda bir şey yiyip içmedi. Yürümekden hiç<br />

yorulmadı ve kuvvetinden hiçbir şey kaybetmedi.<br />

Ömer Muhdâr, tek bir nefesde, Allahü teâlânın el-Latîf ism-i şerîfini bin defâ, el-Hafîz ism-i<br />

şerîfini de aynen bin defâ okudular.<br />

Birisi Ömer Muhdâr’a bir eziyet ve sıkıntı verdiğinde, mutlaka üç gün sonrasında başına bir<br />

musîbet gelir, cezâsını görürdü. Ancak, tövbe ettiğinde bu musîbetten kurtulurdu.<br />

Ömer Muhdâr’ın duâsı müstecâb olup, kabûl olurdu. Nice kimseler gelip duâ istediler ve<br />

maksadlarına kavuştular. Hasta birisi gelip duâ istedi. Çok geçmeden hastalıktan kurtulduğu<br />

görüldü. Bir kadıncağız, şiddetli bir baş ağrısına tutuldu ve hiçbir ilâç fayda vermedi. Ona<br />

haber gönderip duâ istedi. Âfiyetle duâ ettiğinde, kadıncağız derhâl iyileşti, ağrıdan eser<br />

kalmadı.<br />

Birisi gelip para kesesini kaybettiğini ve kazancının gittiğini söyleyip duâ istedi. “Onu alanı<br />

görüyorum. Falan yerde sana verecek” buyurdu. Dediği gibi oldu.<br />

Talebesi anlatır: “Amcamın bir kızı vardı. Bâzı kimseler gelip onu istediler. Fakat o,<br />

kimseyle evlenmeyi kabûl etmedi. Bu durumu gidip hocam Ömer Muhdâr’a anlattım.<br />

Buyurdu ki: “Doğrudur. O, kimseyle evlenmeyecek. Ancak, seninle evlenecek ve bir oğlunuz<br />

dünyâya gelecek.” Ben fakir bir kimse olduğum için, hocamın buyurduğu evlilik işine ihtimâl<br />

vermeyip, uzak gördüm. Aradan çok geçmeden kız benimle evlenmek istedi, onunla<br />

evlendim. Bir oğlumuz dünyâya geldi.”<br />

Birisi gelip, hanımının zînetlerinin çalındığını Ömer Muhdâr’a bildirdi. O da; “Kim çaldı ise<br />

üç güne kadar getirsin. Yoksa ölecek” diye nidâ etmesini söyledi ve ayrıca; “Bu üç gün

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!