22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Abdülbâkî Efendinin hizmet ve sohbetinde bulunan ve tasavvuf yolunda ilerleyen Ömer<br />

Füâdî bu hâlini; “Mekteb-i aşka tekrar elifden başladım.” mısraı ile ifâde etti. Tasavvuf<br />

âlemine dalıp bu âlemde coşarak;<br />

“Ben belâ sahrâsının mecnûnu eller bîhaber<br />

Leylâyı Mevlâya tebdîl ettim eller bîhaber<br />

gibi âşıkâne ve sofiyâne şiirler söyledi.<br />

Yüksek mânevî derecelere kavuşan Ömer Füâdî, hocasının hizmetine devâm ederken<br />

Abdülbâkî Efendi vefât etti. Abdülbâkî Efendinin vefâtı üzerine boşlukta kalan Ömer Füâdî,<br />

hocasının yerine geçen Muhyiddîn Efendinin olgunluğunu ve derecesinin yüksekliğini görüp<br />

onun sohbetlerine devâm etti. Muhyiddîn Efendinin 1604 (H.1013) senesinde vefâtından<br />

sonra Ömer Füâdî Efendi, Şâbân-ı Velî Dergâhına postnişîn seçildi. Kendinden önceki<br />

şeyhler gibi Cumâ günleri Şâbân-ı Velî Câmiinde verdiği vâzları Kastamonu halkı tarafından<br />

ilgi ile tâkib edildi. Pekçok kimse onun vâz ve nasîhatleri sebebiyle Allahü teâlânın rızâsını<br />

kazandıran yola girdi. Ömer Füâdî Efendinin Kastamonu’daki şöhreti kısa zamanda çevre<br />

kazâlarda da duyuldu. İnsanlar kendini görmek ve ilminden istifâde etmek için grub grub<br />

Kastamonu'ya geldiler. Ömer Füâdî Efendi, Şâbân-ı Velî’nin türbesinin inşâsına teşebbüs etti.<br />

Bu iş için bir teberrû ve bağış defteri açtı. Pekçok kimse türbenin yapılması için bağışta<br />

bulundu. Muntazam şekilde yapılan türbenin üzerine alem konarak, kubbesi kurşunla<br />

kapatıldı.<br />

Şâbân-ı Velî’nin kabri üzerine güzel bir sanduka yapıldı ve çuha kumaşı ile tahtalar örtüldü.<br />

Ömer Füâdî halkın yaptığı bağış defterini sanduka ile örtü arasına koydu.<br />

Ömer Füâdî, Şâbân-ı Velî Câmiinde verdiği vâzlarıyla ve sohbetleriyle insanlara İslâmiyetin<br />

emir ve yasaklarını anlattığı gibi, şiirleriyle de anlatmıştır. İslâmiyeti bilmeyen ve tarîkatçı<br />

geçinerek insanları saptıran nâkıs kimselerle ilgili olarak buyurdu ki:<br />

“Varmayın nâkıs u nâdân yanına tâlipler<br />

Dervişi nâkıs eder, mürşidi nâdân olsa<br />

Feyz-i Rahmân ile kâmil olurdu derviş<br />

Ey Füâdî mürşidi mazhar-ı rahmân olsa.”<br />

Halvetiyye yolunun esâsını anlatırken de buyurdu ki:<br />

“Zikr-i Hak’da hûya girmek isteyen<br />

Sâlih olsun Halvetî erkânına<br />

Hû ile Lâhûta ermek isteyen<br />

Mâlik olsun Halvetî irfânına.”<br />

Kelime-i tevhîdin fazîletiyle ilgili olarak da buyurdu ki:<br />

Sâliklerin yoldaşı Lâ ilâhe illallâh<br />

Âşıkların haldaşı Lâ ilâhe illallah<br />

Müminlere veren îmân, îmânda sâbit kılan<br />

Günahlarını yuyan Lâ ilâhe illallah<br />

Belâları def eden, mâsivâyı kat’ eden<br />

Hicapları ref’ eden Lâ ilâhe illallah<br />

Cehennemden kurtaran, Cennet safâsı veren<br />

Dost Cemâlini gösteren Lâ ilâhe illallah<br />

Ey Füâdî fikreyle, bu nîmete şükreyle<br />

Dâim Hakk’ı zikreyle Lâ ilâhe illallah<br />

Allahü teâlânın yarattıklarına karşı güzel muâmele etmek husûsunda da buyurdu ki:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!