22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Zamânında yaşayan velî ve âlimler kendisine çok hürmette bulunur ve büyüklüğünü kabûl<br />

ederlerdi. İçinden çıkamadıkları bir meseleyi ona sorarlardı. Verdiği cevaplara hiçbir velî<br />

veya âlim îtirâz etmezdi. Osman bin Merzûk, âriflerin süsü olup, çok heybetliydi.<br />

Görüldüğünde korku hâsıl eden bir muhabbet meydana gelirdi. Allahü teâlâdan çok korkar,<br />

gelen dert ve belâlardan lezzet alırdı.Zaman zaman; "Allahü teâlâdan gelen her şeye râzı<br />

olmak lâzım gelir. Bir kimse Allahü teâlâdan râzı, Allahü teâlâ da ondan râzı ise, en büyük<br />

makâma kavuşmuştur." buyururdu.<br />

Keşfi, kerâmeti kesintisiz devâm ederdi. Bir gün Nil Nehri taştı. Her tarafı su bastı. Şehir<br />

deniz gibi oldu. Tarlalardaki mahsüller telef olmak üzereydi. Halk, Ebû Amr Osman<br />

hazretlerine koşup, duâ istedi. Bunun üzerine, kalkıp Nil Nehrinin kenarına gitti.Oradan<br />

abdest aldı.Nil Nehrinin suları Allahü teâlânın izniyle hemen çekildi. Arâzideki sular nehrin<br />

yatağına doldu. Böylece halk sıkıntıdan kurtuldu ve tarlalarını rahatça ekip biçmeye başladı.<br />

Bir sene, yağmurlar yeterince yağmamıştı. Topraklar susuzluktan çatlamış, zirâat yapılamaz<br />

hâle gelmişti. Nil Nehrinin suları da azalmış, istifâde edilemez bir durumda akmaya<br />

başlamıştı. Ekilen ekinler kurumak üzereydi. Herkes kıtlık korkusundan mahzûn ve<br />

telaşlıydı. Ebû Amr Osman bin Merzûk hazretlerine başvurup durumu anlatınca, bir ibrik su<br />

alıp, Nil Nehrinin kenarına gitti. Getirdiği su ile abdest aldı.Abdestten sonra, Nil Nehrinin<br />

suları birden kabarmaya başladı. Öyle ki, etrâfına taştı. Tarlalar suyla doldu. Sonra tekrar eski<br />

hâline geldi. O seneAllahü teâlâ bereketler ihsân etti. Halk, ekinlerden bol mikdarda mahsûle<br />

kavuştular.<br />

Şeyh Ahmed bin Berekât anlatır: "Şeyh Osman Kureşî hazretleri bir gece yatsı namazını<br />

evinde kıldı. Sonra mescide geldi. Bir müddet sonra oradan çıktı. Karanlık bir geceydi. Ben<br />

de yanındaydım. Yer, ayağımız altında dürüldü. Etrâfımızı nûrlar kapladı. Beldeleri, çölleri<br />

bir anda geçip Mescid-i harâma vardık. Kâbe'yi tavâf ettik. Gecenin bir kısmını namazla<br />

geçirdik. Sonra çıkıp bir anda Medîne-i münevvereye vardık. Resûlullah efendimizin<br />

mübârek ravdasını ziyâret ettik. Bir mikdâr da ibâdetle meşgûl olduk. Oradan da çıktık. Bir<br />

anda Kudüs'e Mescid-i Aksâ'ya geldik. Ziyârette bulunup, ibâdetle meşgûl olduk. Sonra bir<br />

anda Mısır'a vardık. Müezzinler sabah namazının ezanlarını okuyorlardı. Câmiye girip, sabah<br />

namazını edâ eyledik. Bu sırada Osman Kureşî hazretleri bana; "Ben hayatta iken sakın bu<br />

sırrı kimseye söyleme!" buyurdu. Ben de bu vasiyeti tuttum. Vefâtından sonra açıkladım."<br />

Yine Ahmed bin Berekât anlatır: "Bir defâsında Osman Kureşî hazretleriyle Şam'a<br />

gidiyorduk. Üç gün üç gece yiyecek ve içecek bir şey bulamadık. Şiddetli açlık ve<br />

susuzluktan adım atamaz hâle geldim. Şeyh Osman hazretleri benim bu hâlimi görünce;<br />

"Kumdan küçük bir tepe üzerine çıktı ve iki eli ile kum aldı. Benim elime verdi. Kumlar<br />

elime değince, yiyecek gıdâ oldu, doyuncaya kadar yedim. Sonra Şeyh Osman hazretleri eli<br />

ile yere vurdu. Hemen tatlı bir su çıktı.Kana kana içtim. Bu onun açık bir kerâmetiydi."<br />

Osman bin Merzûk hazretlerinin hikmetli sözleri de pekçoktur. Sevdiklerine sık sık; "Nefsini<br />

bilene, insanların övmesi zarar vermez. Kendini bilmeyip de insanların medhetmesine<br />

kapılanların vay hâline!.."<br />

Kendisine; "Tasavvuf nedir." dediler. Bunun üzerine o; "Tasavvuf, halk içindeHak ile<br />

olmaktır. İnsan, sâhibini bir an unutmamalıdır. Allahü tâlâyı bir an kalpten çıkarmak<br />

(unutmak), büyük bir felâkettir. Yüksek bir yerden düşmektir." buyurdu.<br />

Yine ona; "Hakîki kul kime denir?" dediler. O; "Hakîkî kul, Mevlâsı hâriç, her şeyden<br />

ümidini kesendir." buyurdu.<br />

Kimlerden sakınalım diye sorduklarında; "İşi karışık kimselerle düşüp kalkanın, hâli de<br />

karışık olur." buyurdu. Talebelerine nasîhatı şöyle oldu:<br />

"Bu yola girenin, her şeyden önce bu yolun edebini öğrenmesi lâzımdır. Hiçbir edepsiz

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!