22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sülûk vâsıtası ile, insanda "Fenâ" hâsıl olarak, Allahü teâlâdan başka her şeyin sevgisi<br />

kalbinden silinir. Sonra "Bekâ" hâsıl olarak, Allahü teâlânın sevgisi, kalbine yerleşir. Her<br />

şeyi Allah için sever. Her işi Allah için yapar. Böyle insana "Velî" denir. Ancak bunun<br />

yaptığı farzlar kurb hâsıl eder. Takvâ hâsıl etmek için iki yol vardır: Birincisi, Ehl-i sünnet<br />

îtikâdını ve ibâdetlerin şartlarını ve haramları öğrenip, haram işlememek için kendini<br />

zorlayarak, ibadetleri yapmaktır. Bunları öğrenmek ve yapmak senelerce sürer. İkinci yol,<br />

sülûk vazîfeleridir. Bu yol ile, takvâ az zamanda hâsıl olur. Eshâb-ı kirâmın hepsi, hep bu<br />

yoldan takvâya kavuştular. Bir "Mürşid"i, "Rehber"i tanıyıp, sohbetinde bulunan, yâni<br />

yanında edeb ile, severek oturan yâhut uzaktan râbıta yapan, yâni yüzünü hayâline getirerek<br />

edeb ile bakan kimsenin kalbine, mürşidin kalbinden feyz gelir. Yâni kalbinde fenâ ve bekâ<br />

hâsıl olur. Bir "Rehber" tanımayınca, birinci yolda çalışmak îcâb eder. Mazhâr-ı Cân-ı Cânân<br />

hazretleri; "Bütün feyzlere, bütün nîmetlere, üstâdlarıma olan sevgim sebebi ile kavuştum.<br />

Kusurlu ibâdetlerimiz, bizi Allahü teâlâya yaklaştırmaya sebeb olabilir mi?" buyurdu.<br />

İbâdetin, insanı, Allahü teâlâya yaklaştırabilmesi için, ihlâs ile yapılması lâzımdır. İhlâs da,<br />

ancak âriflerden feyz almakla hâsıl olur. Künûzu'd-Dekâik'daki hadîs-i şerîfte; "Her şeyin<br />

menbâı vardır. İhlâsın, takvânın menbâı, kaynağı, âriflerin kalpleridir." buyruldu. Velî<br />

olmak için, yâni Allahü teâlâya yakın olmak, yâni O'nun sevgisine kavuşmak için, farzları<br />

yapmak lâzımdır. Farzların birincisi, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmektir.<br />

Bundan sonra, haramlardan sakınmak ve farz olan ibâdetleri yapmak ve evliyâyı sevmektir.<br />

Sevdiği velîden feyz gelerek kalbi temizlenir. Muhakkak velî olur.<br />

Senâullah-ı Pânî-pütî'nin yazdığı on ciltlik kıymetli kitabı Tefsîr-i Mazharî'de Cin<br />

sûresinin 26. âyet-i kerîmesinin tefsîrinde Allahü teâlânın, gaybdan bildiği şeylerin bâzılarını<br />

Peygamberlerinden dilediğine bildirdiğini açıklarken; "Allahü teâlâ, evliyâsına vâsıtasız da<br />

bildirir. Hazret-i Ömer'e, Sâriye'yi gösterdi. Mûsâ aleyhisselâmın annesine, oğlunu denize<br />

koymasını, yine geri göndereceğini ve peygamber yapacağını bildirdiğini haber veriyor.<br />

Havârîlere vahiy gibi bildirdiğini ve hazret-i Meryem'e; "Hurma kütüğünü salla, tâze hurma<br />

olacak. Onları ye." dediğini haber veriyor. Bunlar peygamber değildi. Velî idiler."<br />

buyruluyor. Akâid kitaplarında, evliyânın kerametlerinden bir kısmı yazılmıştır.<br />

Abdülganî Nablüsî'nin, El-Hadîkat-ün-Nediyye fî Şerh-it-Tarîkat-il-Muhammediyye<br />

(c.2, s.126) isimli kıymetli kitabında açıkladığına göre: "Resûlullah ile, Eshâb-ı kirâm ile ve<br />

Tâbiîn ile, bunlar öldükten sonra da, Allahü teâlâya tevessül etmek, yâni bunların hürmeti<br />

için, dilekte bulunmak câiz ve meşrûdur. Tevessül etmek, şefâatini istemektir. Ehl-i sünnet<br />

âlimleri, bunun câiz olduğunu bildirdiler. Mûtezile fırkası ise buna inanmadı. Tevessül<br />

edenin duâsının kabûl olması, tevessül olunanın kerâmeti olur. Yâni, öldükten sonra kerâmet<br />

göstermesi olur. Bid'at sâhibi, sapık olanlar buna inanmadılar. İmâm Abdürraûf el-Münâvî<br />

El-Câmiu's-Sagîr şerhi olan Feyz-ul-Kadîr'inde bu câhillere cevap vermektedir. İmâm-ı<br />

Sübkî de buyuruyor ki: "Resûlullah ile tevessül etmek, yâni istiğase etmek, O'ndan şefâat<br />

istemektir. Bu ise güzel bir şeydir. Önceki ve sonraki İslâm âlimlerinden hiçbiri buna karşı<br />

bir şey dememişlerdir. Yalnız İbn-i Teymiyye, bunu inkâr etmiştir. Böylece doğru yoldan<br />

ayrılmıştır. Kendisinden önce gelen âlimlerden hiçbirisinin söylemediği bir bid'at çıkarmış,<br />

bu bid'ati ile müslümanların diline düşmüştür. Resûlullah'ın ismi ile kasem ederek, yâni<br />

Resûlullah hakkı için diyerek, Allahü teâlâdan bir şey istemenin câiz olduğunu, İbn-i<br />

Abdüsselâm uzun bildirmektedir. Resûlullah'ın vârisi olan evliyâ ile de kasem câiz olduğunu,<br />

Ma'rûf-i Kerhî bildirmekte ve bu husus Kuşeyrî Risâlesi'nde yazılmaktadır."<br />

Yine Hadîka'da (s.151) deniliyor ki: Herhangi bir müctehidin câiz olur dediği bir şeyi<br />

yapana mâni olmamalıdır. çünkü dört mezhebden birini taklid etmek câizdir. Bunun için,<br />

kabir ziyâret edenlere, evliyânın mezarları ile teberrük edenlere, hastası iyi olmak için veya<br />

gâib olan şeyin bulunması için bunlara nezir yapanlara mâni olmamalıdır. Adak yaparken,<br />

evliyâya adak demek mecâz olup, türbeye hizmet edenlere adak demektir. Fakire zekât<br />

verirken, ödünç verdiğini söylemek gibidir ve böyle söylemenin câiz olduğu bildirilmiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!