22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

elbiseler giyerek İstanbul'a geldi. Zeyrek Câmii civârında bulunan hücrelerden birinde<br />

kalmak istediği zaman, câminin imâmı onu misâfirliğe kabûl etti. Onun gelişinin bir nîmet<br />

olduğunu, hayır ve berekete vesîle olacağını düşünerek ikrâmlarda bulundu. Nûreddînzâde<br />

Muslihuddîn Efendi oradan ayrılmak isteyince, imâm onun ayrılmasına müsâade<br />

etmedi.NihâyetCumâ günü namaz kılındıktan sonra, alışıldığı üzere Şeyhülislâm Ebüssü'ûd<br />

Efendi câminin önünde bulunanlarla müsâfeha ettiği esnâda, Nûreddînzâde de yolun<br />

kenarında ve müslümanların arasındaydı. Ebüssü'ûd Efendi onunla da müsâfeha edince,<br />

yakınlık duyup tanışmak üzere fetvâ odasına dâvet etti. Fetvâ odasında başkaları da vardı.<br />

İlmî konuşmalar yapılıyordu. O sırada Ebüssü'ûd Efendinin tefsîrinden bir yer okunup<br />

müzâkere edildi. Müzâkere ve sohbet esnâsında Nûreddînzâde'ye konuşma sırası gelince,<br />

âyet-i kerîmedeki hakîkatleri ve incelikleri anlattı. Bunun üzerineEbüssü'ûd Efendi kalkıp<br />

hürmet gösterdi. Kim olduğunu ve memleketini sordu. O da; "Nûreddînzâde dedikleri âsî ve<br />

günahkâr kimse bu fakîrdir" dedi.Ebüssü'ûd Efendi, sadrâzama haber gönderip;<br />

"Nûreddînzâde dedikleri muhterem kimse gelmiş, fetvâ makâmımızı teşrîf etti. Yüksek şânını<br />

ve irfânını gördüm. Bu kıymetli zât hakkında söylenilenler iftirâdır. Böyle bir kimsenin<br />

devlet merkezine gelmesi büyük şereftir" dedi. Bunun üzerine sadrâzam, Şeyhülislâm<br />

Ebüssü'ûd Efendinin söylediklerine uyup, Nûreddînzâde Muslihuddîn Efendi'ye ihtimâm ve<br />

iltifât gösterdi. Âilesini ve çocuklarını getirmek üzere memleketine gönderildi. Döndükten<br />

sonra Küçük Ayasofya Dergâhına yerleştirildi. Orada Allahü teâlânın dînini ve Peygamber<br />

efendimizin güzel ahlâkını insanlara anlatmakla vazifelendirildi. Vâz ve sohbetlerinin<br />

yanında, hadîs-i şerîf ve tefsîr okutmakla da meşgûl oldu. Onun sohbet ve ilim meclislerinde<br />

âlimler hazır bulunuyor ve istifâde ediyorlardı. Bir kısım âlimler ona talebe olup feyz aldılar.<br />

Vezîr-i âzam Sokullu Mehmed Paşa onun talebeleri arasındaydı. Osmanlı pâdişâhı Kânûnî<br />

SultanSüleymân da ona muhabbet edip, sohbet meclislerinde bulundu. Bâzan da saraya dâvet<br />

edip, sohbetleriyle şereflenirdi.<br />

Nûreddînzâde Muslihuddîn Efendi, zamanında yetişen âlimlerin en yükseklerinden, aşk ve<br />

muhabbet ateşi ziyâdesiyle fazla, Allahü teâlânın dînini insanlara anlatmakta son derece<br />

gayretli bir zât idi. Sahâbe-i kirâm, Tâbiîn, Tebe-i tâbiîn ve daha sonra gelen<br />

müfessirlerinKur'ân-ı kerîmden anladıklarını bilen, bâtını (kalbi) ve zâhiri (dış görünüşü)<br />

temiz, âlim, fazîletli, kâmil bir yol göstericiydi. Vâz ve sohbetlerinde her ilimden nice<br />

konuları açıklar ve insanlara faydalı olurdu. Dergâhında ilmî müzâkereler yapılır, insanların<br />

ihtiyaçları giderilir, dînî ilimler öğretilirdi. Yiyip içmede ve giyinmede, gösterişten ve<br />

başkalarını külfete sokmakdan uzaktı. Fakirlere ve ihtiyaç sâhiplerine yardım etmeyi severdi.<br />

Birçok kıymetli eserleri vardır. Bunlardan bâzıları şunlardır: 1) Kur'ân-ı kerîmde, En'âm<br />

sûresi sonuna kadar olan kısmın tefsîri, 2) Şerh-un-Nüsûs li Sadreddîn Konevî, 3)<br />

Menâzil-üs-Sâirîn Tercümesi: Tasavvuf ve ahlâkî hikmetlerden bahseden bir eserdir.<br />

Evliyânın büyüklerinden Abdullah-i Ensârî Hîrevî'nin eseridir. Birçok kimseler şerh<br />

yazmıştır. 4) Risâle-i Mi'râc, 5) Risâle-i Vahdet-i Vücûd.<br />

ÜMİD BEKLER<br />

Bir gece Nûreddînzâde Muslihuddîn Efendi, fener hazırlatıp saraya gitti. Saraya varınca, kapıda<br />

bulunan görevliler içeri aldılar. Pâdişâha durumu arzedilince, kendisini kabûl etti. Pâdişâhla uzun<br />

müddet sohbet ettikten sonra şu rüyâsını anlattı: "Bu gece Resûlullah efendimizi rüyâmda gördüm.<br />

Emir buyurdu ki: "Süleymân'a bizden selâm söyle; İslâmın düşmanlarıyla farz olan cihâdı niçin terk<br />

etti? Benim şefâatimden ümit bekler ve rızâmı almak isterse, İslâm askerini hazır bulundurup, İslâm<br />

düşmanlarını ihtar etmekten uzak durmasın!" Bunun üzerine Pâdişâh yerinden saygı ile kalkıp, şevkle<br />

ve gözleri yaşararak nîmete şükür ettikten sonra; "Efendim, şimdiPeygamberlerin Sultânı bu tâkatsız<br />

ve güçsüz kölesine ismiyle zikr edip emir buyuruyorlar. Bu emre boyun eğmemiz gerekmez mi? Buna<br />

binlerce hamd olsun" deyip, gazâya gitmek üzere niyet etti. Ertesi günZigetvar seferine gitmek üzere<br />

hazırlıklar yapıldı. Ordu, İslâmın düşmanlarıyla cihâd etmek üzere yola çıktı.Kânûnî Sultan Süleymân

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!