22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1) Sefînet-ül-Evliyâ; c.3, s.299<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.17, s.250<br />

NÛREDDÎN TAŞKENDÎ;<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin talebelerinden. Doğum ve vefât târihleri belli değildir.<br />

Nisbesinden Taşkentli olduğu anlaşılmaktadır. Hayâtı hakkında fazla bilgi olmayan Mevlânâ<br />

Nûreddîn, on beşinci asırda yaşamıştır.<br />

Mevlânâ Nûreddîn, hocası Hâce Ubeydullah-ıAhrâr için kendini fedâ edenlerdendir. Bir<br />

salgında Hâce Ubeydullah tâûn hastalığına yakalandı. Mevlânâ Nûreddîn, hocasının<br />

huzûruna varıp, tam bir yalvarma ve yakarışla; "Efendim ne olur bana izin verin. Sizin<br />

hastalığınız bana geçsin. Sizin hastalığınızı ben taşıyayım. Çünkü benim varlığım olsa da<br />

olur, olmasa da olur. Sizin vücûdunuz lâzım. Hak teâlânın sizin yüzünüzden nice nice<br />

faydalar yaratması umulur." deyince, Hâce Ubeydullah; "Sen çok gençsin. Henüz âlemi<br />

görmemişsin ve kendin için nice ümitlerin ve gönlünde nice arzuların vardır." buyurdu.<br />

Mevlânâ Nûreddîn ağlayarak; "Efendim! Benim bundan başka bir arzum yoktur. Kendimi<br />

size fedâ ettim." dedi. Hâce Ubeydullah onun bu isteğini kabûl edip, izin verdi. Mevlânâ<br />

Nûreddîn hocasının hastalık yükünü üzerine aldı. Hâce Ubeydullah iyi olup ayağa kalktı ve<br />

talebeleri ile meşgûl olmaya devâm etti. Mevlânâ Nûreddîn hastalıktan yatağa düştü ve<br />

birkaç gün sonra vefât etti.<br />

Bir gün Hâce Ubeydullah kabristandan geçerken, Mevlânâ Nûreddîn, mezar içerisinde<br />

hocasından tarafa döndü. Hâce Ubeydullah; "Hey Nûreddîn! Dönme, sağına yat ve rahat ol."<br />

buyurdu. Bunun üzerine Mevlânâ Nûreddîn kıbleye dönüp yattı. Bu hâdiseyi orada bulunan<br />

ve kalp gözü açık talebelerin hepsi gördü.<br />

1) Bahr-ul-Velâya; (Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4528)<br />

2) Reşehât Tercümesi; s.394<br />

3) Hadâik-ül-VerdiyyeTercümesi; s.692<br />

NÛREDDÎNZÂDE MUSLİHUDDÎN;<br />

Osmanlı âlimlerinden ve büyük velîlerden. İsmi; Muslihuddîn bin Nûreddîn'dir.<br />

Nûreddînzâde diye bilinir. 1502 (H.908) senesinde Filibe'ye bağlı Anbarlı köyünde doğdu.<br />

1573 (H.981) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri, İstanbul'da Edirnekapı dışında,Sırt<br />

Tekkesi bahçesindedir.<br />

Küçük yaşından îtibâren, zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl ettikten sonra,<br />

Kânûnî Sultan Süleymân Hânın kadıaskerlerindenMîrim Kösesi diye meşhûr olan<br />

Muhammed Efendinin hizmet ve sohbetlerinde bulunup, ilmî yüksek derecelere kavuştu. Bu<br />

sırada dünyâdan ve dünyâ makamlarından yüz çevirip, tasavvuf ehlindenSofyalı Bâlî<br />

Efendinin dergâhına gidip, ona talebe oldu. Hizmetinde ve sohbetinde uzun müddet kalıp,<br />

feyz aldı. Tasavvufta yükselip, insanları Allahü teâlânın yüce dînine dâvet etmek ve<br />

Resûlullah efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem güzel ahlâkını öğretmekle meşgûl oldu.<br />

Allahü teâlâya muhabbetinden dolayı, dünyâya hiç önem vermez oldu. Onun bu durumunu<br />

anlayamayan bâzıları pâdişâha şikâyet ettiler. Pâdişâh meselenin tahkîk edilmesini emretti.<br />

Tahkîkat için İstanbul'a geldi. Tahkîkat sonunda berâat etti ve hakkındaki ithamlardan<br />

kurtuldu.<br />

Nakledilir ki: Tahkîkatla ilgili haberin Filibe'ye ulaşmasından sonra gösterişi olmayan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!