22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ulaştığı için, Cerrâhî denilmiştir. Cerrahpaşalı olduğu için böyle denildiği de söylenmiştir.<br />

Çoğunluk birinci rivâyette ittifak etmişlerdir. Nûreddîn Cerrâhî, daha küçük yaştaKur'ân-ı<br />

kerîmi, Cerrahpaşa mektebinde öğrendi. Kur'ân-ı kerîm hocası Yûsuf Efendidir. Tahsîlini<br />

tamamlayan Nûreddîn Cerrâhî, zâhirî ilimleri öğrenmek için medreseye gitti. Medrese<br />

tahsîlini tamamladıktan sonra, çok genç yaştaMısır kâdılığına tâyin edildi.<br />

Nûreddîn Cerrâhî Mısır'a gitmeden önce, vedâ etmek için Üsküdar'da bulunan dayısı Hüseyin<br />

Efendinin konağına gitti. Hava iyi olmadığı için dayısının konağında bir müddet bekledi.Bir<br />

gece dayısı, onu evin karşısında bulunan Selâmi Dergâhına götürdü. Yatsı namazından sonra<br />

dergâhta ders veren Ali Efendinin yanına gittiler. Nûreddîn Cerrâhî, Ali Efendinin elini<br />

öpünce Ali Efendi; "Oğlum Nûreddîn!Safâ geldiniz." diye ismini söyledi. Bunun üzerine<br />

Nûreddîn Cerrâhî'yi bir muhabbet ve cezbe hâli kapladı.SonraAllahü teâlâyı zikrederken<br />

vecde geldi.Nûreddîn Cerrâhî, Ali Efendiden kendisini talebeliğe kabûl etmesini ricâ etti. Ali<br />

Efendi de, onun ricâsını kabûl buyurup; "Oğlum Nûreddîn! Mâsivâdan sıyrılıp, abdestini<br />

tâzele." diye uyardı. Bunun üzerine kendisine verilen Mısır kâdılığı vazîfesini kabûl<br />

etmeyerek, tâyin fermânını şeyhülislâma geri gönderdi. Nûreddîn Cerrâhî bütün dünyevî<br />

işlerini terk edip, hocası Ali Efendiye tam teslim oldu. Bunun üzerine Ali Efendi, Nûreddîn<br />

Cerrâhî'yi abdest aldıktan sonra halvete koydu. Erbaîni (kırk gün Allahü teâlâya ibâdetini)<br />

tamamlayınca, onda büyük bir huzur hâli meydana geldi.Ali Efendi ona icâzet vererek, hırka<br />

giydirdi. SonraAli Efendi; "Oğlum Nûreddîn! İstanbul'a git, Karagümrük yakınında ve dört<br />

yol ağzında, Kethüdâ Canfedâ'nın yaptırdığı câmi-i şerîfin yanında, Bakkal İsmâil Efendi<br />

isminde bir zât senin için bir oda yaptırdı. O odada ibâdetle meşgûl ol. Umulur ki, senin için<br />

o civarda bir dergâh yapılır. O zaman insanlara doğru yolu göstermeye çalış. Süleymân<br />

Veliyyüddîn ve Muhammed Hüsâmeddîn efendiler senin yanında kemâle gelecekler."<br />

buyurdu. Nûreddîn Efendi, hocasının emri ile, Süleymân Veliyyüddîn ve Muhammed<br />

Hüsâmeddîn yanında olduğu halde Karagümrük'e gittiler. İsmâil Efendi, hocasının bahsettiği<br />

odanın anahtarını Nûreddîn Cerrâhî'ye teslim etti ve odayıResûl-i ekremin emri ile yaptığını<br />

söyledi. Nûreddîn Cerrâhî, evinin yanındaki Cerrah Mehmed Paşa CâmiindeAllahü teâlânın<br />

emir ve yasaklarını anlatırdı. Onun sohbetlerinin güzelliği kısa sürede İstanbul'a yayıldı.<br />

Sultan bile sohbetlerini dinlemeye gelirdi.<br />

Kapı kethüdâlarından Bekir Efendinin 1703 (H.1115)'de vefât etmesi üzerine, Karagümrük<br />

civârında bulunan konağı boş kaldı. Dârüsseâde ağası Beşir Ağa, bu konağı alacağı sırada<br />

rüyâsında Nûreddîn Efendiyi gördü.Konağı satın almamasını söyledi. Aynı gece Sultan<br />

Ahmed Hana da rüyâsında Nûreddîn Efendinin ihtiyâcını gidermesi emredildi.Pâdişâh ertesi<br />

gün, boş kalan konağı satın alsınlar diye, Yahyâ Efendiyle Nûreddîn Cerrâhî'ye üç yüz altın<br />

gönderdi. Nûreddîn Cerrâhî bu altınları kabûl etmedi. Bir dergâh yaptırsalar, daha makbûle<br />

geçeceğini söyledi. Yahyâ Efendi, huzûrundan ayrılırken, Nûreddîn Cerrâhî'nin ellerini<br />

öpeceği sırada, Nûreddîn Efendinin Ali Efendiye talebe olması sırasında meydana gelen<br />

mânevî hâlin aynısı, Yahyâ Efendide de meydana geldi. Bu sırada Yahyâ Efendi, Nûreddîn<br />

Efendiden kendisini talebeliğe kabûl etmesini ricâ etti.Yahyâ Efendi, getirdiği paraları başka<br />

birisi vâsıtasıylaSultana gönderdi. Bunun üzerine Sultan o konağı aldırarak, orayı dergâh<br />

hâline getirdi ve Nûreddîn Efendiye tahsis etti. Nûreddîn Cerrâhî, burada ibâdet yapmak ve<br />

insanlara doğru yolu göstermek için çalıştı.<br />

Nûreddîn Cerrâhî bir gün annesine; "Anneciğim!Bana izin ver de hacca gideyim. Dînin bana<br />

farz kıldığı vazîfemi yapayım." dedi.Annesi bu isteğini uygun buldu. Nûreddîn Cerrâhî<br />

hazırlıklara başlayıp, gerekli parayı tedârik ettikten sonra, annesi ve sevenlerine vedâ etti.<br />

Onu hacca götürecek kervanın yanına giderken, yolda iki gözü iki çeşme ağlayan bir adam<br />

gördü. Adam âdetâ kendisinden geçmiş, hem ağlıyor, hem Allahü teâlâya şöyle duâ ediyordu:<br />

"Yâ Rabbî! Ölümden evvel lütfet, bana borçlarımı ödemek nasîb eyle. Beni borçlu yatırma yâ<br />

Rabbî!" Nûreddîn Cerrâhî merak edip, adamın koluna girerek; "Kardeşim ne kadar borcun<br />

var?" diye sordu. Borçlu adam kendine suâl soran bu nûr yüzlü gence ümitle bakarak,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!